Şahane Agahoğlu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kıbrıs, Türk Dünyasının Stratejik Sırrı mı?

Kıbrıs, Türk Dünyasının Stratejik Sırrı mı?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kıbrıs, tarih boyunca sadece bir ada olmadı. O, Akdeniz’in kalbinde, Türk’ün direnişinin, inancının ve umudunun adasıdır. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, mazlumların sesi, milletimizin azminin timsalidir. Yavru vatan diye andığımız bu topraklar artık büyümüştür; Türk dünyasının yeniden dirilişinde stratejik ve manevi bir mihenk taşı hâline gelmiştir. Kıbrıs’ı anlamak, sadece bir coğrafyayı değil, bir ideali anlamaktır. 1974’teki Barış Harekâtı, sadece bir askerî zafer değil, yüzyıllardır süregelen bir adalet mücadelesinin taçlanmasıydı. Bugün Kıbrıs’ın her karış toprağında bu mücadelenin izleri vardır; Lefkoşa sokaklarında, Girne limanında, Maraş’ın sessiz taşlarında… Ve o izler bize bir gerçeği hatırlatır: Türk milleti asla esir yaşamaz.

Ancak Kıbrıs’a yönelik hesaplar bitmemiştir. İsrail’in Doğu Akdeniz’deki enerji projeleri, Avrupa Birliği’nin deniz yetki alanı oyunları ve Yunanistan-Güney Kıbrıs ikilisinin askeri yapılanmaları; adayı sadece bir enerji hattı değil, bir jeopolitik çatışma merkezi hâline getirmiştir. İsrail’in son yıllarda GKRY ile yürüttüğü doğalgaz hatları, güvenlik üsleri ve deniz gözetim sistemleri; Türkiye’nin ve KKTC’nin deniz yetki alanlarını daraltmayı hedefleyen uzun vadeli bir stratejinin parçasıdır.

Türkiye’nin Mavi Vatan vizyonu, bu oyunu bozan en kritik hamledir. Çünkü Kıbrıs olmadan Türk dünyası Akdeniz’e açılamaz; Akdeniz olmadan da Türk dünyası küresel dengelerde yer bulamaz. Kıbrıs, Türk Devletleri Teşkilatı’nın enerji, ticaret ve savunma hatlarını tamamlayan stratejik halkadır. KKTC, sadece Türkiye için değil, Türk dünyasının ekonomik ve askeri bütünleşmesi için deniz kapısı niteliğindedir.

Kıbrıs’ın değeri sadece jeopolitik değildir. O topraklar aynı zamanda İslam medeniyetinin Akdeniz’deki manevi kalesidir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) halası Hz. Hala Sultan (r.a.)’ın Lefkoşa yakınlarındaki kabri, bu adanın tarih boyunca İslam ümmetiyle olan derin bağını gösterir. Bu bağ, Kıbrıs’ı Türk milletinin inanç eksenli dış politika anlayışında eşsiz kılar. Çünkü Türk dış politikası, sadece sınırların değil, gönüllerin de koruyucusudur.

Bugün Kıbrıs’ı ötekileştirmek isteyenler, aslında Türk dünyasının yükselişini durdurmak isteyen küresel güçlerdir. Onların hedefi, Türk birliğini Akdeniz’den uzak tutmak, enerji denkleminde Türk eksenini devre dışı bırakmaktır. Ancak Türkiye’nin “üç denizde hâkimiyet” stratejisi ve Türk devletleriyle kurduğu çok boyutlu iş birliği, bu planları boşa çıkarmaktadır.

KKTC, artık Türk dünyasının Akdeniz vizyonunun en önemli bileşenidir. Türkiye’nin savunma sanayii yatırımları, enerji keşif projeleri, insansız hava araçları ve iletişim altyapıları, Kıbrıs’ı sadece savunulan değil, üreten bir aktör hâline getirmiştir. Yakın gelecekte Kıbrıs, Türk dünyasının bilim, denizcilik ve enerji merkezi olma potansiyeline sahiptir.

Kıbrıs Türk dünyasıyla yükselecektir. Bu yükseliş, sadece ekonomik ya da askeri bir kalkınma değil; kültürel, manevi ve jeopolitik bütünleşmenin neticesidir. Türkiye, Azerbaycan, Orta Asya ve Türk coğrafyası el ele verdikçe, Kıbrıs’ın önemi daha da artacaktır. Çünkü Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır — ve Türk dünyasının geleceğinde Akdeniz’in kalbinde atan bir stratejik yürek olacaktır.

 

Bir Cevap Yaz MB İptal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Kıbrısın önemine dair güzel bir yazı olmuş..

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!