Her yaz içimizi yakan haberlerle karşılaşıyoruz: Orman yangınları. Alevlerin sardığı ormanlar, dumanın kapladığı gökyüzü ve çaresizce kaçmaya çalışan canlılar… O anlarda hepimizin içi sızlıyor ama acı geçip gittiğinde sorulması gereken esas soru şudur: Yangından sonra ne yapıyoruz?
Doğa kendi döngüsünde toparlanmayı bilir. Ancak insan eliyle çıkan yangınların ardından bu toparlanma süreci, ne yazık ki daha zor ve uzun sürüyor. Yangın sonrası atılacak adımlar, sadece doğanın değil, toplumun da iyileşmesi için kritik öneme sahip.
🌱 1. İlk Adım: Toprağın Yasını Tutmak
Yangın sonrası bölgeyi hemen yeniden yeşertme telaşına düşmek, doğanın kendi döngüsüne zarar verebilir. Öncelikle toprağın kendini dinlemesine, serinlemesine izin vermek gerekir. Bilinçsiz ağaçlandırma değil, bilimsel bir planlama şarttır.
🚫 2. İstilacı Türlere ve Ranta Dur Demek
Ne yazık ki bazı bölgelerde yangın sonrası yapılaşma girişimleri, betonlaşma ve maden arama çalışmaları baş gösteriyor. Oysa ki anayasa gereği, yanan alanlar sadece orman olarak kalmalı. Bu noktada hem yurttaşlar hem de sivil toplum, doğayı koruyan ses olmalı.
🐿️ 3. Canlıların Sessiz Feryadına Kulak Vermek
Yangınlarda yalnızca ağaçlar yanmaz. Kuşlar, kirpiler, sincaplar, arılar… Sessizce yok olup giderler. Yangın sonrası bölgelerde hayvanlar için su ve yiyecek bırakmak, geçici barınaklar kurmak önemli bir iyileşme adımıdır.
🤝 4. Dayanışma Ruhunu Büyütmek
Yangınlar sadece doğayı değil, orman köylülerini de etkiler. Tarım alanları, hayvanlar, evler zarar görür. Yangın sonrası bölgelere yapılacak yardımlar maddi olduğu kadar manevi de olmalıdır. Destek kampanyaları, gönüllülük çalışmaları burada büyük rol oynar.
🔥 5. Eğitim ve Farkındalık
En önemli önlem, yangın çıkmadan önce alınan önlemdir. Yangınların büyük kısmı insan hatasıyla çıkar. Bu nedenle çocuklara, gençlere, çiftçilere yönelik eğitimler şarttır. Piknik alanlarında, tarım bölgelerinde, yol kenarlarında yangın riskine karşı bilinçlenmeliyiz.
🌍 6. İklim Kriziyle Gerçek Yüzleşme
Artan sıcaklıklar, kuraklık ve rüzgar… Bunlar yangınları tetikleyen iklim krizinin belirtileri. Yangınlarla mücadele sadece söndürme araçlarıyla değil, karbon ayak izimizi azaltmakla da başlar. Enerji tasarrufu, sürdürülebilir tarım, doğaya saygılı yaşam tarzı artık bir zorunluluk.
Yangınların ardından doğanın sessiz diliyle söylediği bir şey var: “Beni koruyabilir misin?”
Sadece ağlayarak, üzülerek değil; planlayarak, birlikte hareket ederek, sorumluluk alarak cevap vermeliyiz bu çağrıya.
Çünkü doğa bize bir kez daha şans veriyor. Peki biz bu kez hazır mıyız?