Türkiye, iklimi, bitki örtüsü ve coğrafi yapısı itibarıyla orman yangınlarına açık bir ülkedir. Özellikle Akdeniz ikliminin etkili olduğu Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde yaz aylarında sıcaklıkların yükselmesi, kuraklık ve insan kaynaklı etkilerle birleşince orman yangınları sıklaşmakta ve etkisi daha yıkıcı hâle gelmektedir. Orman yangınları yalnızca doğal yaşamı değil, insan hayatını, ekonomiyi ve ekolojik dengeyi de derinden sarsmaktadır.
Son yıllarda artan yangın vakaları, küresel iklim krizinin Türkiye üzerindeki etkilerini açıkça göstermektedir. Özellikle 2021 yılında yaşanan büyük yangınlar hafızalara kazınmış, ülke genelinde ciddi bir uyanışa ve tartışmaya yol açmıştır. Bu yazıda, Türkiye’de orman yangınlarının nedenleri, yıllara göre yaşanan gelişmeler, alınan ve alınması gereken önlemler bütünsel bir şekilde değerlendirilecektir.
I. TÜRKİYE’DE ORMAN YANGINLARININ NEDENLERİ
1. Doğal Etkenler
Orman yangınlarının küçük bir bölümü doğal sebeplerle çıkmaktadır. Yıldırım düşmesi gibi doğa olayları yangınların sebebi olabilir. Ancak Türkiye’de bu tür yangınların oranı oldukça düşüktür.
2. İnsan Kaynaklı Nedenler
Türkiye’deki orman yangınlarının büyük çoğunluğu doğrudan ya da dolaylı olarak insan kaynaklıdır:
Tarlaları temizlemek için ateş yakılması
Piknikçiler tarafından bırakılan sigara izmaritleri veya mangal ateşleri
Elektrik iletim hatlarının kıvılcım çıkarması
Anız yakımı
Kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar (sabotaj)
Yetersiz denetim ve farkındalık eksikliği
İklim krizinin etkisiyle birlikte sıcaklıkların artması, nem oranının düşmesi ve kuraklık gibi faktörler de bu insan kaynaklı hataların sonuçlarını daha yıkıcı hâle getirmektedir.
II. YILLARA GÖRE ORMAN YANGINLARI DEĞERLENDİRMESİ
1. 2010–2020 Dönemi
Bu dönemde yılda ortalama 2.000 ila 2.500 arasında orman yangını yaşanmakta ve yaklaşık 7.000–10.000 hektar ormanlık alan zarar görmekteydi. Bu yıllar boyunca yangınla mücadelede teknolojik altyapı kademeli olarak iyileştirilse de yangınlara müdahale süresi uzun olduğu için kayıplar yüksek olmuştur.
2. 2021 Yılı: BÜYÜK FELAKET
2021 yılı, Türkiye’nin orman yangınları tarihinde kara bir yıl olarak kayıtlara geçti. Temmuz ve ağustos aylarında başta Antalya, Muğla ve Mersin olmak üzere 50’den fazla ilde çok sayıda büyük yangın yaşandı.
Toplamda 2.500’ün üzerinde yangın çıktı.
Yaklaşık 150 bin hektarlık orman alanı yandı.
Binlerce hayvan telef oldu, yüzlerce insan tahliye edildi.
Turizm, tarım ve hayvancılık ciddi zarar gördü.
2021 yangınları, Türkiye’de orman yangınlarına müdahale kapasitesinin ve önleyici politikaların yetersizliğini gözler önüne serdi. Helikopter ve uçak sayısının azlığı, yer ekiplerinin koordinasyon eksikliği, gönüllülerin eğitimsizliği gibi faktörler eleştirilere neden oldu.
3. 2022–2024 Dönemi
Bu dönemde orman yangınlarıyla mücadeleye yönelik önemli adımlar atılmıştır. Yangın erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmış, hava filosu güçlendirilmiş ve gönüllü teşkilatlar oluşturulmuştur. Ancak bu dönemde de iklim değişikliği kaynaklı kuraklık nedeniyle yangın riski yüksek kalmıştır. 2023 yılında özellikle Çanakkale ve Marmaris çevresinde büyük yangınlar yaşanmıştır.
III. ALINAN VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
1. Alınan Önlemler
Yangın Söndürme Filosu Genişletildi:
2022’den itibaren Tarım ve Orman Bakanlığı envanterine onlarca yeni helikopter ve uçak dahil edilmiştir.
Erken Uyarı ve İzleme Sistemleri:
Uydu sistemleri, dronlar ve yangın gözetleme kuleleri sayesinde yangınlar daha erken fark edilmekte ve müdahale süresi kısalmaktadır.
Gönüllü Orman Timi Uygulamaları:
Belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla halktan gönüllü ekipler oluşturulmuş, bu kişilere temel yangın söndürme eğitimi verilmiştir.
Ağaçlandırma Seferberliği:
Yanan alanların yeniden yeşillendirilmesi için büyük kampanyalar düzenlenmiştir. Fakat doğal ekosistemin eski haline dönmesi uzun zaman almaktadır.
2. Alınması Gereken Ek Önlemler
Zorunlu Sigara Yasakları ve Denetim Artışı:
Özellikle yaz aylarında ormanlık alanlara yakın bölgelerde sigara içmenin yasaklanması ve cezai yaptırımların artırılması gereklidir.
Anız Yakma Yasağına Uyulması:
Anız yakımının önlenmesi amacıyla çiftçilere eğitim verilmesi ve ciddi yaptırımların uygulanması şarttır.
Yerel Yönetimlerle Daha Güçlü Koordinasyon:
Belediyelerin yangın öncesi ve sonrası süreçlerde daha etkin rol alması sağlanmalıdır. Mahalle bazlı yangın tatbikatları zorunlu hâle getirilmelidir.
Yangınlara Dirençli Bitki Örtüsü ve Doğal Setler:
Özellikle riskli bölgelerde doğal yangın bariyerleri ve yangına dayanıklı ağaç türleri kullanılarak savunma hatları oluşturulmalıdır.
Uluslararası İş birliği:
Akdeniz Havzası ülkeleriyle yangın söndürme alanında iş birliği ve bilgi paylaşımı artırılmalıdır.
SONUÇ: YEŞİL VATANI KORUMAK ORTAK SORUMLULUK
Türkiye’de orman yangınları, artık mevsimsel bir doğal afet değil, sürekli dikkat ve hazırlık gerektiren bir milli güvenlik ve çevre sorunu hâline gelmiştir. İklim değişikliği, nüfus artışı ve insan faaliyetlerinin etkisiyle yangınların sıklığı ve şiddeti artarken, devletin, yerel yönetimlerin ve halkın ortak çabası olmadan bu sorunla baş etmek mümkün değildir.
Geçmişte yaşanan kayıplar, gelecekte alınacak derslerin temelidir. Ormanları sadece ağaç olarak değil, hava, su ve yaşam olarak gören bir bilinçle hareket etmek gereklidir. Çünkü kaybedilen her orman parçası, aslında insanın kendinden bir şey kaybetmesidir.
Ormanlarımızı korumak, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların hakkını da gözetmektir.
Bu nedenle orman yangınlarıyla mücadele, günübirlik politikaların ötesinde uzun vadeli, bilinçli ve toplumsal bir mücadele olarak ele alınmalıdır.