Zafer Özcivan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Ücretlilerin Maaşlarında Yaşanan Kayıplar

Ücretlilerin Maaşlarında Yaşanan Kayıplar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Vergi yükü arttı, enflasyon aldı yürüdü, ara zam yapılmadı… Sonuç: Emekçinin ücreti buhar oldu

Türkiye’de çalışan kesimin ekonomik açıdan giderek daha da zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. DİSK-Ar’ın (Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi) yayımladığı Ağustos 2025 Ücret Kayıpları İzleme Raporu, adeta bir alarm zili gibi çalıyor. Rapor, 2025’in ilk yedi ayında işçi ücretlerinin yaklaşık yüzde 40 oranında eridiğini ortaya koyuyor. Enflasyon, vergi artışları ve ara zamsız geçen bir temmuz ayı birleşince, çalışanların alım gücü ciddi şekilde sarsılmış durumda.

Bu durum yalnızca bireysel maaş kayıplarına işaret etmiyor; aynı zamanda genel olarak emek kesiminin toplumsal refahtan giderek uzaklaştığını da gösteriyor. Özellikle dar ve sabit gelirli kesimler için geçim koşulları her geçen ay daha da zorlaşıyor. Raporda ortaya konan 972 milyar TL’lik toplam ücret kaybı, buzdağının yalnızca görünen kısmı olabilir.

Temmuz’da Ara Zam Yapılmadı, Kaybın Ucu Kaçtı

2025 yılı boyunca yüksek enflasyon karşısında maaşların koruma altına alınmaması, çalışanların gerçek gelirlerinde derin bir boşluğa yol açtı. Özellikle temmuz ayında asgari ücrete herhangi bir ara zam yapılmaması, zaten kırılgan hale gelmiş olan ücret dengesini yerle bir etti.

DİSK-Ar’ın verilerine göre, Temmuz 2025 itibarıyla asgari ücretin enflasyon karşısındaki kaybı 4.218 TL oldu. Ortalama bir işçinin toplam kaybı ise yılın ilk yedi ayında 58 bin 450 TL olarak hesaplandı. Yani her ay cebinden yaklaşık 8.300 TL eridi gitti.

Bir başka ifadeyle, işçi maaşları nominal olarak aynı kalsa da gerçek satın alma gücü bakımından çalışanlar her ay biraz daha yoksullaştı.

Vergi Politikaları İşçiye Yükleniyor

Raporda altı çizilen en önemli başlıklardan biri ise artan vergi yükü. Vergideki adaletsizlik, yalnızca yüksek orandan vergi kesilmesiyle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda gelir artışlarına paralel şekilde vergilendirme kademelerinin güncellenmemesiyle de emekçinin cebinden fazladan vergi alınmasına neden oluyor.

Örneğin, Ocak 2025’te brüt 47.750 TL maaş alan bir çalışanın ödediği gelir vergisi 3 bin TL’nin altındayken, bu rakam Temmuz’da 5 bin TL’ye dayandı. Aynı dönemde sosyal güvenlik kesintileri ve diğer zorunlu kesintilerle birlikte toplam kesinti 10.100 TL’den 12.129 TL’ye çıktı. Yani çalışan daha fazla çalışıyor, ama maaşının daha büyük kısmını devlete bırakıyor.

Burada devletin sosyal harcamalar için kaynak yaratması elbette önemli ancak yükün büyük kısmının çalışanlara bindirilmesi, özellikle yüksek enflasyon ortamında daha da ağır sonuçlar doğuruyor.

Sadece Temmuz Ayındaki Kayıp Bile Rekor Seviyede

Verilere göre, sadece temmuz ayında işçilerin enflasyon nedeniyle yaşadığı aylık kayıp 114,3 milyar TL olarak gerçekleşti. Aynı ayda enflasyon ve vergi kaynaklı toplam kayıp ise 198 milyar TL’ye ulaştı. Bu rakam, Türkiye’de maaşlı çalışanların nasıl bir ekonomik cendereye sıkıştığını gözler önüne seriyor.

Bu tablo, sadece rakamlardan ibaret değil. Bu kayıplar; ev kirasının ödenememesi, sofraya et koyulamaması, çocukların okul ihtiyaçlarının eksik kalması, sağlık harcamalarının ertelenmesi gibi somut sonuçlar doğuruyor. Yani bu ekonomik baskı, doğrudan yaşam kalitesine yansıyor.

Çözüm: Adil Vergi, Gerçekçi Ücret Politikası

DİSK-Ar’ın raporu yalnızca bir tespit sunmuyor; aynı zamanda bir uyarı niteliği taşıyor. Özellikle asgari ücrete ara zam yapılmaması, gelir vergisi dilimlerinin enflasyon oranında güncellenmemesi ve çalışanlar üzerindeki orantısız vergi yükü; ücret kayıplarını hızlandırıyor.

Buradan hareketle yapılması gerekenler oldukça net:

Asgari ücretin yılda en az iki kez güncellenmesi,

Vergi dilimlerinin enflasyonla uyumlu olarak yeniden düzenlenmesi,

Gelirden çok serveti vergilendiren bir sistemin hayata geçirilmesi,

Ve nihayetinde tüm bu politikaların çalışan kesimi önceleyen bir ekonomik yaklaşımla şekillendirilmesi gerekiyor.

Aksi halde 2025’in ilk yedi ayında yaşanan yüzde 40’lık ücret erimesi, önümüzdeki aylarda daha da dramatik sonuçlara yol açabilir. Bu durum sadece çalışanları değil, iç talebe dayalı büyümeyi hedefleyen ekonominin kendisini de krize sürükleyebilir.

Sonuç Yerine: Emekçinin Sabrı da Cebindeki Para Gibi Erimeye Başladı

Sonuç olarak, DİSK-Ar’ın Ağustos 2025 raporu yalnızca sayılardan ibaret bir belge değil; bu rapor, emeğiyle geçinmeye çalışan milyonların hayat hikâyesinin özeti. Vergilerle, enflasyonla ve zamsız aylarla boğuşan işçi kesimi için artık “sabır” değil, “adalet” zamanı geldi.

Çalışanların emeğini koruyan, gelirlerini reel olarak yükselten, vergi adaletini önceleyen bir ekonomik politika benimsenmediği sürece; 2025 yılındaki bu tablo, gelecekte daha da karanlık manzaraların habercisi olabilir.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

Zaferozcivan59@gmail.com

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!