Türkiye’de son bir yılda kira fiyatlarındaki artış, uluslararası istatistiklere de damga vurdu. Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü’nün (OECD) 2025’in üçüncü çeyreğine ilişkin yayımladığı veriler, ülkemizin konut piyasasındaki dengesizlikleri tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Türkiye’de kira fiyat endeksi 2024’ün aynı dönemine göre tam yüzde 66,4 artarken, OECD genelinde bu oran yalnızca yüzde 6,2 oldu. Aradaki fark, neredeyse 11 kat.
Bu dramatik tablo, yalnızca ekonominin değil, toplumsal hayatın da derin fay hatlarını ortaya çıkarıyor. Çünkü artan kiralar yalnızca hanelerin bütçelerini zorlamıyor; eğitimden istihdama, kentleşmeden sosyal uyuma kadar geniş bir yelpazede etkiler yaratıyor.
Bir Yılda 600 Puanlık Sıçrama
OECD verilerine göre Türkiye’de kira fiyat endeksi 2024’ün üçüncü çeyreğinde 954,5 iken, 2025’in aynı döneminde 1.588 puana ulaştı. Bu yalnızca 12 ayda yaşanan yaklaşık 634 puanlık artış, dünya ölçeğinde eşi benzeri olmayan bir sıçramaya işaret ediyor.
Aynı dönemde OECD ortalaması 141’den 149,8’e yükseldi. Yani gelişmiş ülkelerde kira artışları makul sınırlar içerisinde kalırken, Türkiye’de neredeyse barınma krizine dönüşen bir tablo ortaya çıktı. Türkiye ile OECD ortalaması arasındaki fark bir yılda 813 puandan 1.438 puana çıkarak tarihi bir makas oluşturdu.
OECD’de Açık Ara Birinci
OECD ülkeleri içinde kira artışında Türkiye’nin gerisinde kalan ülkeler Macaristan (204,6), Litvanya (184,1) ve İzlanda (177,7) gibi isimler oldu. Ancak bu ülkelerdeki endeks değerleri 200 puanı bile aşmazken, Türkiye’nin 1.500 seviyesini geçmesi istatistiksel olarak “uç bir nokta” ya işaret ediyor.
2015 yılına göre hesaplanan baz endeks üzerinden bakıldığında Türkiye’de kiralar yüzde 1.488 oranında artmış durumda. OECD ortalamasındaki artış ise yalnızca yüzde 49,8. Bu fark, ülkemizin konut piyasasının küresel normların çok dışında, kendine özgü bir dalgalanma yaşadığını kanıtlıyor.
Kira Artışının Arkasındaki Nedenler
Uzmanlara göre Türkiye’de kiralardaki bu olağanüstü artışın birkaç temel nedeni var:
Konut Arzı Yetersizliği: Uzun yıllardır artan nüfus, göç hareketleri ve şehirleşme oranları karşısında konut üretimi yetersiz kaldı. Büyük şehirlerde yeni konut projeleri yapılsa da fiyatları orta ve dar gelirli kesimlerin ulaşabileceği seviyede değil.
Yüksek Talep: Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde barınma ihtiyacı giderek artıyor. Üniversite öğrencileri, yeni evlenen çiftler ve göçmen nüfus, talebi daha da yukarıya çekiyor.
Ekonomik Belirsizlikler: Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, inşaat maliyetlerindeki artış ve enflasyonist ortam, konut sahiplerini kiraları sürekli yukarı çekmeye yöneltiyor.
Yatırımcı Baskısı: Gayrimenkul, ekonomik istikrarsızlık dönemlerinde güvenli liman olarak görüldüğü için yatırımcıların da ilgisi yoğunlaşıyor. Bu da kira piyasasında ekstra bir baskı yaratıyor.
Toplumsal Hayata Etkiler
Kira fiyatlarındaki bu artış yalnızca ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda sosyal bir krize de dönüşmüş durumda. Özellikle dar gelirli kesimler, öğrenciler ve tek maaşlı aileler için büyükşehirlerde barınma artık neredeyse imkânsız hale geliyor.
Kent Merkezlerinden Dışlanma: Gelir seviyesi düşük haneler, şehir merkezlerinden uzak bölgelere taşınmak zorunda kalıyor. Bu durum, ulaşım giderlerini artırıyor ve yaşam kalitesini düşürüyor.
Öğrencilerin Barınma Sorunu: Üniversite öğrencileri için yurt kapasitesi yetersiz kalırken, kiralık ev bulmak da büyük bir maliyet unsuru haline geldi. Pek çok öğrenci eğitimini sürdürmekte zorlanıyor.
Aile Yapısına Etkiler: Tek maaşla geçinmeye çalışan ailelerin kiraları ödeyebilmesi için diğer harcamalarını kısmak zorunda kalması, yaşam standartlarını ciddi biçimde aşağı çekiyor.
Göç Dinamikleri: Büyük şehirlerde artan kiralar, iç göç hareketlerini de etkiliyor. İnsanlar daha ucuz kiraların olduğu kentlere yöneliyor, bu da bölgesel dengeleri değiştiriyor.
OECD ile Makasın Anlamı
Türkiye’nin kira artış hızının OECD ortalamasının yaklaşık 11 katı olması, yalnızca ekonomik bir sapmaya değil, aynı zamanda sosyal politika alanında da ciddi bir ayrışmaya işaret ediyor. Avrupa ülkelerinde kira artışları genellikle yüzde 3-5 bandında seyrederken, Türkiye’de bu oran yüzde 60’ları aşarak farklı bir gerçeklik yaratıyor.
Bu tablo, Türkiye’nin konut politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, kiraların makul seviyelere çekilmesi için sosyal konut projelerinin hızlandırılmasını, kira denetim mekanizmalarının güçlendirilmesini ve dar gelirli kesimlere yönelik desteklerin artırılmasını öneriyor.
Sonuç: Barınma Krizinden Çıkış Arayışı
Kira fiyatlarında yaşanan olağanüstü artış, artık sadece bireysel bütçeleri değil, ülke ekonomisinin genel dengesini de tehdit ediyor. OECD verileri, Türkiye’nin konut piyasasında normalleşmeden çok uzak bir noktaya geldiğini gösteriyor.
Kısacası, Türkiye’de barınma artık ekonomik değil, toplumsal bir mesele haline gelmiş durumda. Çözüm için kapsamlı bir politika seti, uzun vadeli konut planlaması ve toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir yaklaşım gerekiyor. Aksi halde kiralardaki bu artış hem ekonomik istikrarsızlığı derinleştirecek hem de sosyal adalet tartışmalarını daha da alevlendirecek.