Zafer Özcivan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. ILO’ya Göre “Asgari Ücretli” Enflsasyonun Altında Kalırsa Mutlaka Desteklenmeli

ILO’ya Göre “Asgari Ücretli” Enflsasyonun Altında Kalırsa Mutlaka Desteklenmeli

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Direktörü Yasser Hassan’ın açıklamaları, aslında yalnızca Türkiye için değil, küresel ölçekte uzun süredir tartışılan bir gerçeği tekrar gündeme getiriyor: Asgari ücret sadece bir maaş politikası değil; sosyal adaletin, ekonomik istikrarın ve insana yakışır yaşam hakkının temel unsurlarından biridir.

Yüksek enflasyon ortamında ücret artışlarının, enflasyonu yeniden körükleyerek kısır bir döngü yaratabileceğine dikkat çeken Hassan, çözümün tek başına ücret artışı olmadığını; aynı zamanda sosyal koruma araçlarının güçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Burada sosyal araçlardan kast edilen; düşük gelirli çalışanlara yönelik doğrudan nakit destekleri, vergi indirimleri, aile yardımları, ulaşım ve enerji yardımları gibi gelir artırıcı veya gider azaltıcı tedbirlerdir.

Enflasyonla mücadelede dengeli politika

Aslında bu yaklaşım, ekonomi yönetimi açısından da dengeli bir yol sunuyor. Çünkü sadece maaş artışlarıyla talep enflasyonu körüklenebiliyor; ama sosyal yardımlar ve destekler, daha hedefli ve kontrollü bir şekilde düşük gelirli kesimlerin yükünü hafifletirken genel fiyat seviyeleri üzerindeki baskıyı sınırlayabiliyor.

Türkiye özelinde bakıldığında, son yıllarda asgari ücret artışlarının yüksek oranlı olmasına rağmen, enflasyonun çok daha hızlı artması nedeniyle satın alma gücünün gerilediğini görüyoruz. Bu durum, çalışanların gerçek gelirlerinde hissedilir kayba yol açıyor. Hassan’ın vurguladığı nokta da tam olarak burada: Sadece nominal ücret artışı değil, “gerçek gelir” artışı önemli.

PLATFORM EKONOMİSİ: DİJİTAL DÜNYANIN GÖLGESİNDE KALAN İŞÇİLER

Son dönemin en önemli yapısal dönüşümlerinden biri de platform ekonomisinin yükselişi. Türkiye’de binlerce moto-kurye, taksi şoförü, temizlik çalışanı ve ev hizmetlisi, dijital platformlar üzerinden çalışıyor. Ancak bu kişilerin çok azı klasik anlamda iş sözleşmesine sahip; büyük çoğunluğu “bağımsız” olarak, yani sosyal güvenlikten, iş sağlığı ve güvenliğinden, hastalık izninden ve kıdem tazminatından yoksun şekilde çalışıyor.

ILO’nun hazırlıklarını sürdürdüğü “Platform ekonomisinde insana yakışır iş” gündemi, işte tam bu noktaya dokunuyor. Yasser Hassan’ın dediği gibi; platform çalışanları işçi gibi çalışıyor ama “tedarikçi”, “taşeron” veya “ortak” gibi tanımlamalarla korunmasız bırakılıyor. Bu durum hem sosyal devlet ilkesiyle hem de çağdaş çalışma hukuku standartlarıyla çelişiyor.

Bağlayıcı belge hazırlığı ve etkileri

ILO’nun hazırlamakta olduğu sözleşme taslağı, kabul edilirse, platform çalışanlarına yönelik bağlayıcı uluslararası standartlar getirecek. Bu; ücret güvencesi, sigorta, iş sağlığı ve güvenliği, çalışma sürelerinin düzenlenmesi gibi çok kritik alanları kapsayacak.

Türkiye’de de bu konu giderek daha çok tartışılmaya başlandı. Kısa süre önce yapılan çalıştayda; platform çalışanlarının “çalışan” mı yoksa “iş ortağı” mı olduğu, ne tür sözleşmelerle korunması gerektiği gibi konular masaya yatırıldı. Çünkü platform ekonomisi yaygınlaştıkça, sosyal güvenlik sisteminde de açıklar oluşuyor. Sigortasız çalışan sayısının artması, uzun vadede emeklilik ve sağlık sistemi üzerindeki yükleri artırıyor.

Bir başka önemli nokta da tüketici boyutu: Kurye ve taşıma işlerinde uzun çalışma saatleri, düşük gelir ve güvencesizlik, hizmet kalitesini de etkiliyor. Dolayısıyla yapılacak düzenlemeler, yalnızca çalışanların değil, tüketicilerin de yararına olacak.

ASGARİ ÜCRET: BİR ÜLKENİN VİZYON BELGESİ

Asgari ücret meselesi çoğu zaman teknik bir “rakam” tartışması gibi görünse de aslında bir ülkenin sosyal refah vizyonunun göstergesidir. Yasser Hassan’ın altını çizdiği gibi; asgari ücret insan onuruna yaraşır bir yaşam standardını sağlamalı.

Türkiye’de asgari ücretle geçinen milyonlarca insanın kira, gıda, ulaşım ve enerji gibi zorunlu harcamalar karşısında zorlandığı bir gerçek. Son yıllarda yapılan yüksek oranlı artışlara rağmen enflasyonun çok daha hızlı artması, asgari ücretin alım gücünü eritti.

ILO’nun önerisi; asgari ücret artışlarının “enflasyonu artırmasın” kaygısıyla baskılanması yerine, sosyal transfer ve desteklerle telafi edilmesi. Bu, devlet bütçesinden yapılan doğrudan yardımlar, asgari ücretliden alınan vergilerin düşürülmesi veya kaldırılması gibi çeşitli araçlarla mümkün olabilir.

FİLİSTİN’İN ILO’DA GÖZLEMCİ ÜYELİĞİ: SEMBOLİK AMA ÖNEMLİ

Haberdeki bir diğer dikkat çekici gelişme ise Filistin’in ILO’da gözlemci üye statüsü kazanması. Daha önce Filistin Kurtuluş Örgütü bu sıfatla temsil ediliyordu; şimdi ise Filistin Devleti resmen gözlemci üye olarak tanındı.

Bu karar, uluslararası örgütlerde temsil açısından sembolik bir adım gibi görünse de Filistin’in uluslararası hukuk ve çalışma standartları sistemine daha doğrudan katılımı anlamına geliyor. Ayrıca Filistinli işçilerin ve sendikaların sesinin daha güçlü duyulmasına katkı sağlayacak.

GENEL DEĞERLENDİRME: GÜNCEL RİSKLER VE YENİ FIRSATLAR

Toparlayacak olursak; Yasser Hassan’ın değerlendirmeleri ve ILO’nun çalışmaları, çalışma yaşamının sadece rakamlar ve oranlardan ibaret olmadığını; toplumsal refah, adalet ve istikrarın temel unsuru olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Dünya hızla dijitalleşirken; iş gücü piyasaları da dönüşüyor. Eski yasalar ve kurumlar, yeni çalışma biçimlerini korumakta yetersiz kalıyor. Bu yüzden hem uluslararası hem ulusal düzeyde reform ve uyum ihtiyacı çok daha belirgin hale geldi.

Sonuç olarak; asgari ücretin gerçek değerini korumak, platform çalışanlarına güvence getirmek ve sosyal koruma sistemlerini güçlendirmek; sadece çalışanlar için değil, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir ekonomik düzen için de zorunlu.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

zaferozcivan@gmail.com

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!