TÜİK’in açıkladığı Haziran 2025 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verileri, son dönemlerin en dikkatle takip edilen ekonomik göstergelerinden biri oldu. Aylık bazda %1,37, yıllık bazda ise %35,05’lik bir artış yaşandığı açıklandı. İlk bakışta bu oranlar geçtiğimiz yılın sert enflasyon rakamlarına göre daha ılımlı görünse de halkın hissettiği fiyat baskısında kayda değer bir rahatlama olduğu söylenemez.
Hükümet ve Merkez Bankası’nın 2025 yıl sonu için belirlediği %36 enflasyon hedefi göz önüne alındığında, Haziran itibarıyla ulaşılan %35,05’lik yıllık artış, hedefe yakın bir noktada olunduğunu gösteriyor. Ancak işin sadece rakam tarafı değil, sosyal ve ekonomik yansıması da önemli. Çünkü rakamlar yavaşlıyor gibi görünse de markette, pazarda, ev kiralarında ya da ulaşımda hissedilen zam etkisi hâlâ çok güçlü.
ZAMLARDA YAVAŞLAMA VAR AMA YETERLİ Mİ?
Haziran ayı itibarıyla TÜFE’de;
Aylık %1,37 artış,
Yıl başından bu yana (Aralık 2024’e göre) %16,67 artış,
Yıllık bazda %35,05 artış,
12 aylık ortalamalara göre %43,23 artış oldu.
Geçen yıl bu rakamlar %70’lerin üstündeydi. Bu nedenle yıllık artışta yaşanan düşüş teknik olarak olumlu. Ancak unutulmaması gereken nokta şu: Düşen enflasyon fiyatların düştüğü anlamına gelmiyor. Fiyatlar artmaya devam ediyor, sadece artış hızı yavaşlıyor. Örneğin, maaşlara yıl başında yapılan zamlar haziran ayına kadar çoktan erimiş durumda. Dolayısıyla vatandaşın alım gücünde hissedilir bir iyileşme yok.
FİYAT ARTIŞLARININ MERKEZİNDE KONUT VAR
Yıllık bazda en çok fiyat artışı yaşanan ana harcama grubu konut oldu. %65,54’lük artış bu alanda neredeyse kriz seviyesinde bir maliyet baskısına işaret ediyor. Özellikle büyük şehirlerde kira fiyatlarının dudak uçuklatacak seviyelere ulaşması, dar gelirli ailelerin konut edinmesini ya da mevcut evinde kalmasını ciddi şekilde zorlaştırıyor.
Diğer öne çıkan yıllık artışlar:
Gıda ve alkolsüz içecekler: %30,20
Ulaştırma: %27,72
Bu oranlar, hane bütçesinin en büyük kalemlerinde yaşanan baskının devam ettiğini gösteriyor. Özellikle gıda harcamaları, gelirin büyük bölümünü bu alana ayırmak zorunda kalan vatandaşlar için kritik bir başlık.
AYLIK DEĞİŞİMDE SÜRPRİZ: GIDA GERİLEDİ, AMA NE KADAR SÜRECEK?
Haziran ayında dikkat çeken bir gelişme, gıda fiyatlarındaki %0,27’lik gerileme oldu. Bu düşüş mevsimsel bir rahatlamadan ibaret. Yaz aylarında yaşanan ürün bolluğuyla fiyatlarda kısa süreli düşüşler zaten bekleniyordu. Ancak bu düşüş geçici ve sınırlı. Kış aylarında gıda fiyatlarının tekrar artışa geçeceği, hatta bu kez daha sert olabileceği bir gerçek.
Diğer yandan;
Konut grubu: %2,62 arttı
Ulaştırma: %2,38 arttı
Bu artışlar, maliyet bazlı enflasyonun hâlâ güçlü olduğunu gösteriyor. Elektrik, doğal gaz ve akaryakıt gibi temel girdilerdeki fiyat artışları, tüm sektörlere yayılarak genel fiyatları yukarı çekiyor.
ÇEKİRDEK ENFLASYON: YÜZEYSEL DEĞİL, DERİN SORUNLAR VAR
Çekirdek enflasyon göstergeleri (özellikle “B” grubu) haziran ayında;
Aylık %1,76,
Yıllık %34,62 artış gösterdi.
B grubu, işlenmemiş gıda, enerji, alkol, tütün ve altın gibi değişken kalemleri dışarıda tutarak “gerçek enflasyon eğilimini” yansıtır. Buradaki rakamlar, manşet enflasyonla neredeyse başa baş. Bu da şunu gösteriyor: Enflasyon artık yalnızca dışsal faktörlerden değil, ekonominin yapısal sorunlarından da kaynaklanıyor. Yani bu, geçici bir durum değil.
RAKAMLAR GERİLİYOR AMA VATANDAŞ NEFES ALAMIYOR
Her ne kadar yıl sonu enflasyon hedefi olan %36’ya Haziran itibarıyla yaklaşılmış olsa da bu durum vatandaşın gündelik hayatına pozitif yansımıyor. Piyasada hâlâ büyük bir belirsizlik, maliyet baskısı ve güven kaybı var. Fiyatlar düşmüyor, sadece artış hızı yavaşlıyor. Bu da yaşam standartlarının gerilediği, refah seviyesinin düştüğü bir tabloyu ortaya çıkarıyor.
Ayrıca yılın ikinci yarısında kamu zamlarının, yeni vergi düzenlemelerinin ve enerji maliyetlerinin gündeme geleceği düşünüldüğünde, enflasyonun tekrar hız kazanma riski de göz ardı edilmemeli.
SONUÇ: HEDEF TUTARSA NE OLACAK?
Yıl sonu enflasyon hedefi olan %36’nın tutturulması, teknik bir başarı olarak algılanabilir. Ancak bunun gerçek bir ekonomik rahatlama getirebilmesi için;
Gelir artışlarının kalıcı hale gelmesi,
Vergi yükünün hafifletilmesi,
Konut ve ulaşım gibi temel harcama kalemlerinin kontrol altına alınması,
Tarım ve enerji sektörlerinde yapısal reformların yapılması gerekiyor.
Aksi takdirde rakamlar düzelmiş gibi görünse de halkın yaşadığı ekonomik baskı azalmayacak.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist – Yazar