Zafer Özcivan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. FITC’TEN Türk Sanayisi İçin Kritik Karar

FITC’TEN Türk Sanayisi İçin Kritik Karar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Döviz baskısı, yüksek enflasyon ve zayıf talep dengeleri bozuyor: Şirket bilançolarında risk büyüyor

Küresel kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye sanayi sektörü için 2025 yılına ilişkin önemli ve bir o kadar da düşündürücü bir uyarı yayınladı. Yayımlanan araştırma notunda, sanayi şirketlerinin borçluluğunun artacağı, nakit akışlarının zayıflayacağı ve özellikle kısa vadeli borçlarda refinansman risklerinin tırmanacağı vurgulanıyor. Peki, bu uyarının arkasındaki temel nedenler neler? Sanayide hangi şirketler daha fazla risk altında, hangileri kısmen korunaklı? Türkiye ekonomisini ve reel sektörü 2025’te nasıl bir tablo bekliyor? Gelin, Fitch’in raporundan yola çıkarak bu soruları birlikte irdeleyelim.

TL’nin değer kaybı ve döviz borç yükü: Çifte baskı

Fitch’in en dikkat çekici tespitlerinden biri, Türk lirasının değer kaybının ithalata dayalı sanayiyi çifte baskı altına alması. Bir yandan döviz cinsi borçların TL karşılığı hızla artarken, diğer yandan üretimde kullanılan ithal ara mal ve girdilerin maliyeti yükseliyor. Bu durum özellikle beyaz eşya, elektronik ve otomotiv gibi dışa bağımlılığı yüksek sektörlerde faaliyet gösteren firmaları daha kırılgan hale getiriyor.

Fitch, Arçelik (BB-/Negatif) ve Vestel (B-/Negatif) gibi hem iç piyasaya hem Avrupa’ya satış yapan büyük şirketlerin bu çifte baskıdan en çok etkilenecek grupta olduğunu vurguluyor. TL’deki değer kaybı, hem hammadde ve parça maliyetini yükseltiyor hem de döviz borçlarının bilanço üzerindeki ağırlığını artırıyor. Üstelik bu şirketlerin hedef pazarlarından biri olan Avrupa’da büyümenin yavaşlaması, talep tarafını da baskılıyor.

Enflasyonun maliyeti: Ücret artışları ve fiyat baskısı

Türkiye’de halen yüksek seyreden enflasyon, sanayi şirketlerini iki temel kanaldan zorluyor: Birincisi, iş gücü maliyetleri ciddi şekilde yükseliyor. Ücret artışları, şirketlerin kârlılık oranlarını zedeliyor. İkincisi ise, enflasyonun tüketici cephesindeki etkisi. Alım gücü eriyen tüketiciler, dayanıklı tüketim mallarında ve sanayi ürünlerinde talebi azaltıyor. Yani şirketler hem üretim maliyetlerinin hem de talep daralmasının baskısını aynı anda hissediyor.

Fitch’in verileri, 2022 yılında %2,3 seviyesinde olan net borç/FAVÖK oranının, 2025’te %3,8’e çıkacağını öngörüyor. Bu artış, nakit yaratma kapasitesinin zayıfladığı ve borç yükünün ağırlaştığı anlamına geliyor.

Faiz politikası ve belirsizlik: İş ortamını zorlaştırıyor

Fitch raporunda dikkat çeken bir diğer vurgu ise, Türkiye’deki para ve maliye politikalarındaki belirsizlik. Dalgalanan faiz oranları, sermaye kontrollerine dair endişeler ve politika öngörülebilirliğinin zayıflaması, yatırım ve finansman kararlarını zorlaştırıyor.

Türkiye’de 2024 ve 2025 yıllarında yüksek faiz oranlarının sürmesi, tüketici kredilerinin ve şirketlerin yatırım kredilerinin maliyetini artırıyor. Böylece, zaten baskı altındaki iç talep daha da kısılıyor. Aynı dönemde Çinli üreticilerin artırdığı rekabet ve zaman zaman reel olarak değer kazanan TL, ihracatçı sanayi şirketlerinin dış pazardaki rekabet gücünü de törpülüyor.

Refinansman ve likidite riskleri yükseliyor

Fitch, kısa vadeli borç yükü yüksek ve kredi notu ‘B’ kategorisinde yer alan firmalarda refinansman ve likidite risklerinin arttığını özellikle vurguluyor. Ancak Türkiye’de birçok firma, yerel bankalarla güçlü ilişkiler kurarak TL bazlı kısa vadeli borçlarını çevirebilme imkânına sahip. Bu, kırılganlığı bir miktar azaltıyor olsa da riskleri tamamen ortadan kaldırmıyor.

Kısmi avantajlı şirketler: Döviz bazlı gelir ve maliyet yansıtma kabiliyeti

Sanayi içinde bazı şirketlerin ise kısmen avantajlı olduğu belirtiliyor. Limak (B+/Durağan) ve Çimko (B+/Durağan) gibi döviz bazlı sözleşmelere sahip olan veya enerji maliyetlerini müşterilerine yansıtabilen firmalar, dalgalanmalardan daha az etkilenebiliyor. Buna karşılık, Şişecam (B/Negatif) gibi küresel emtia ve enerji fiyatlarına hassas şirketler, fiyat oynaklıklarından doğrudan zarar görüyor.

Makro riskler büyüyor, not baskısı kapıda

Fitch’in en kritik uyarısı ise, 2025 yılında makroekonomik ve finansal risklerin artması durumunda Türk sanayi şirketlerinin kredi notlarında yeni bir indirim dalgasının gündeme gelebileceği. Döviz kurları, faizler ve enflasyonda yaşanabilecek olası yeni şoklar hem bilanço kırılganlığını artıracak hem de fonlamaya erişimi daha da pahalı ve zor hale getirecek.

Sonuç: 2025’te strateji ve nakit yönetimi daha da kritik hale gelecek

Fitch’in detaylı analizi, 2025’te Türk sanayisinin zor bir sınavdan geçeceğini ortaya koyuyor. Döviz baskısı, yüksek enflasyon, daralan iç ve dış talep; şirket bilançolarını, yatırım planlarını ve günlük nakit akış yönetimini çok daha hassas ve kritik hale getirecek.

Sanayi şirketlerinin bu süreci atlatabilmeleri için:

Daha düşük borçluluk hedefi,

İhracatta yeni pazarlar ve ürün çeşitlendirmesi,

Yerel tedarik zinciri güçlendirmesi,

Maliyetleri kontrol altında tutacak teknolojik yatırımlar

gibi stratejileri hızla hayata geçirmeleri gerekecek.

Kısacası Fitch’in raporu, sadece bir kredi uyarısı değil; aynı zamanda Türk sanayisi için erken bir alarm zili niteliği taşıyor. 2025’e girerken sanayideki risklerin boyutu ve şirketlerin buna nasıl cevap vereceği, Türkiye ekonomisinin genel görünümünü de önemli ölçüde şekillendirecek gibi görünüyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!