Beklenen Adım, Beklenmeyen Yansımalar
Amerikan Merkez Bankası (Fed), eylül ayındaki toplantısında politika faizini 25 baz puan indirerek %4,75 seviyesine çekti. Bu karar, piyasaların büyük ölçüde beklediği bir adım olmakla birlikte, küresel finansal dengeler üzerinde çok yönlü etkiler yarattı. FED’in faiz indirimine gitmesi, bir yandan Amerikan ekonomisinde yavaşlayan büyümeyi destekleme çabası olarak yorumlanırken, diğer yandan küresel sermaye akımlarını yeniden şekillendirdi.
Kararın ardından altın fiyatları rekor seviyelere yükseldi, dolar endeksi zayıflarken euro ve gelişmekte olan ülke para birimleri değer kazandı. Küresel borsalarda ise ilk etapta iyimserlik hakimdi; ancak piyasalardaki sevinç kısa sürede yerini temkinli bekleyişe bıraktı.
Doların Zayıflaması ve Altının Rekor Koşusu
Faiz indirimleri, klasik olarak doların değer kaybetmesine neden olur. Nitekim kararın hemen ardından dolar endeksi 103 seviyelerinden 101’e doğru geriledi. Bu gerileme, yatırımcıların güvenli liman arayışlarını da tetikledi. Altın fiyatı ons başına 2.600 doların üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
Burada dikkat çeken nokta, altın talebinin yalnızca bireysel yatırımcılarla sınırlı olmaması. Son aylarda merkez bankaları da rezervlerini çeşitlendirmek adına altın alımlarını artırıyor. FED’in faiz indirimiyle birlikte tahvil faizlerinin düşmesi, altının cazibesini daha da artırdı. Yatırımcılar, reel getirilerin gerilediği ortamda güvenli limana yöneliyor.
Küresel Borsalarda İlk Tepki ve Sonrası
FED’in kararının ardından Wall Street’te endeksler yükselişle açıldı. S&P 500 ve Nasdaq teknoloji hisseleri öncülüğünde değer kazandı. Avrupa borsaları da pozitif tepki verdi; Frankfurt, Paris ve Londra endekslerinde %1’i aşan artışlar görüldü.
Ancak bu yükseliş uzun soluklu olmadı. Çünkü yatırımcıların aklında iki büyük soru belirdi:
Fed gerçekten faiz indirim döngüsüne mi giriyor?
Yoksa bu indirim, ekonomideki kırılganlığın daha büyük olduğunun işareti mi?
Özellikle ABD’de işsizlik oranının son aylarda hafif yükselmesi ve büyüme verilerinin yavaşlaması, piyasalarda “resesyon” endişesini canlı tutuyor. Dolayısıyla borsalarda görülen iyimserlik, yerini temkinli pozisyonlanmalara bıraktı.
Gelişmekte Olan Ülkeler İçin İki Uçlu Senaryo
FED’in faiz indirimi en çok gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) için önem taşıyor. Çünkü düşük faiz ortamı, risk iştahını artırarak bu ülkelere sermaye girişini tetikleyebiliyor. Nitekim karar sonrası Türk lirası, Brezilya reali ve Güney Afrika randı gibi para birimleri dolara karşı değer kazandı.
Ancak bu tablo sadece kısa vadeli. Uzun vadede eğer Fed enflasyonu yeniden tırmandırırsa, tekrar agresif faiz artırımları gündeme gelebilir. Bu da gelişmekte olan ülkeler için ters rüzgâr yaratır. Bu nedenle birçok ekonomist, “şimdilik gelen sermaye akımlarına fazla güvenmeyin” uyarısında bulunuyor.
Türkiye açısından bakıldığında, faiz indirimi sonrası artan risk iştahı borsaya yabancı girişlerini hızlandırabilir. Ancak enerji fiyatlarının yüksek seyretmesi ve cari açığın baskısı, Türk ekonomisi için dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında kalmaya devam ediyor.
Tahvil Piyasalarında Denge Arayışı
Fed kararı sonrasında ABD 10 yıllık tahvil faizleri %4,3’ten %4,0’a geriledi. Bu düşüş, küresel yatırımcıların borçlanma maliyetlerini de etkiliyor. Avrupa’da tahvil faizleri paralel şekilde düşerken, Japonya gibi düşük faiz politikasını sürdüren ülkelerde kur dengesini korumak zorlaştı.
Özellikle Japon yeni, dolar karşısında değer kazanmaya başladı. Bu da Japon ihracatçılar için risk oluştururken, küresel ticaret dengesine yeni tartışmalar ekledi.
Enerji Piyasaları: Petrol ve Doğalgaz
Faiz indirimi sonrası doların değer kaybetmesi, emtia fiyatlarını destekledi. Brent petrol 95 dolar seviyesini test ederken, doğalgaz fiyatlarında da yukarı yönlü hareketler gözlendi. Bu durum, enerji ithalatçısı ülkeler için maliyet baskısının süreceğini gösteriyor.
Enerji fiyatlarının yükselmesi, küresel enflasyonu yeniden canlandırma riskini barındırıyor. FED’in “enflasyon düşüyor” gerekçesiyle yaptığı faiz indirimi, eğer enerji fiyatları kalıcı yükselişe geçerse kısa vadede boşa çıkabilir.
Sonuç: FED’in Kararı Yeni Bir Dönemin Başlangıcı mı?
FED’in son faiz indirimi, küresel piyasalarda çok yönlü etkiler yarattı:
Dolar zayıfladı, altın tarihi rekorlar kırdı.
Borsalarda kısa süreli yükselişler yaşansa da belirsizlikler baskın çıktı.
Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişleri arttı ancak kalıcılığı sorgulanıyor.
Tahvil faizleri geriledi, emtia fiyatları güçlendi.
Bu tablo bize şunu gösteriyor: FED’in attığı her adım, sadece Amerikan ekonomisini değil, küresel dengeleri de kökten etkiliyor. Önümüzdeki dönemde FED’in izleyeceği politika, dünya ekonomisinin yönünü belirleyecek en kritik unsur olmaya devam edecek.
Ekonomistlerin çoğu, bu indirimin tek başına piyasaları uzun vadeli bir iyimserlik dalgasına sürüklemeye yetmeyeceğini düşünüyor. Asıl belirleyici olan, FED’in bundan sonra nasıl bir yol haritası çizeceği. Eğer indirimler devam ederse küresel likidite artacak; fakat enflasyonun yeniden yükselmesi durumunda piyasalar çok daha sert dalgalanmalara sahne olabilir.
Kısacası, FED’in kararı yeni bir dönemin kapısını araladı. Ancak bu kapının ardında istikrar mı, yoksa yeni krizler mi var, bunu zaman gösterecek.