Zafer Özcivan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. AB-ABD Arasında Gümrük Krizi Şimdilik Rafa Kalktı

AB-ABD Arasında Gümrük Krizi Şimdilik Rafa Kalktı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünyanın en büyük iki ekonomik gücü olan Avrupa Birliği (AB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD), küresel ticaret sistemini tehdit edecek düzeyde tırmanan gümrük savaşı riskini bir süreliğine erteledi. İskoçya’da bir araya gelen AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile ABD Başkanı Donald Trump, nefeslerin tutulduğu zorlu görüşmeler sonunda geçici bir ticaret anlaşmasına imza attı.

Anlaşma, AB’den ABD’ye yapılan ihracatın önemli bir bölümünü yüzde 15’lik gümrük tarifesine tabi tutuyor. ABD’nin AB’ye ihracatında ise tarife oranı hâlâ netleşmedi. Tarafların “1 Ağustos” olarak belirlediği kritik tarih gelmeden imzalanan bu metin, özellikle otomotiv ve çelik sektörlerinde gerilimin kontrolden çıkmasını önledi. Ancak görüşmelerin perde arkasında Avrupa’nın verdiği tavizlerin de olduğu açıkça görülüyor.

TRUMP’IN TAVİZİ Mİ, AB’NİN GERİ ADIMI MI?

Anlaşmaya bakıldığında, yüzde 15’lik gümrük tarifesi, Trump’ın daha önce uygulamaya koyduğu yüzde 20’lik ve tehdit ettiği yüzde 30’luk oranların altında kalıyor. Bu açıdan bakıldığında, ABD yönetimi ilk bakışta bir “geri adım” atmış gibi görünse de aslında AB’nin ilk teklif ettiği “sıfır gümrük tarifesi” yaklaşımına kıyasla çok daha yüksek bir oran kabul edilmiş oldu.

Von der Leyen’in basın toplantısında “zorlu müzakereler” vurgusu ve “her şeyi kapsayan” ifadesi, AB’nin başlangıçtaki pozisyonuna göre ciddi bir taviz verdiğinin işareti olarak okunuyor. Almanya ve İtalya gibi ihracat gücüne dayalı ekonomiler, Trump’ın yüksek tarife tehdidi karşısında hızlı bir anlaşmayı savunurken; Fransa ve İspanya ise misilleme tehdidiyle pazarlık gücünü artırmak istemişti. Sonuçta, birlik içinde bile bölünmelere yol açan bu süreç, AB tarafının ekonomik gerçeklerle yüzleşmesini ve daha pragmatik bir çizgiye çekilmesini sağladı.

Trump’ın, “Bu şimdiye kadar yapılmış en büyük anlaşma” sözleri aslında pazarlık masasında ABD’nin hâlâ güçlü konumunu koruduğunu da gösteriyor. Özellikle de ABD’nin halen çelik ve alüminyumda yüzde 50, otomobillerde yüzde 25 ve diğer ürünlerde yüzde 10 gümrük vergisi uyguladığı göz önüne alınırsa, yeni anlaşmanın toplam ticaret dengesi üzerindeki etkisi AB lehine değil, tam aksine ABD lehine olabilir.

ATLANTİK’İN İKİ YAKASINDA EKONOMİK DENGE ARAYIŞI

AB Komisyonu, Trump’ın tehditlerine karşı 93 milyar avroluk misilleme listeleri hazırlamış, bu listeler devreye sokulsa AB ekonomisinde de ciddi zararlar doğuracaktı. Ancak ihracata bağımlı Alman sanayisi ve İtalyan ekonomisinin kırılganlığı gibi nedenlerle bu misilleme listesinin rafa kalkması, pazarlık gücünü sınırladı.

Trump’ın baskısı, AB tarafını “kısa vadede istikrar, uzun vadede yeniden müzakere” çizgisine çekti. Bu, AB’nin küresel tedarik zincirlerindeki rolünü korumak için verdiği bir taviz olarak okunabilir. Von der Leyen’in “Bu anlaşma öngörülebilirlik getirecek” sözleri, aslında esasen belirsizlikten en çok zarar gören ihracatçı firmaları rahatlatmaya dönük bir mesaj niteliği taşıyor.

ABD tarafında ise Trump, ticaret açığını azaltma hedefine ulaşmak için yeni kozlar elde etmiş görünüyor. Özellikle tarım ve enerji ürünlerinde AB’nin yeni tavizler vermesi muhtemel. Trump’ın “Başlangıç noktası dengesizlikti. Bizim açığımız vardı, Avrupa’nın fazlası” açıklaması, ABD’nin hâlâ fazlasını isteyen bir taraf olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

İLAÇ SEKTÖRÜNDE GERİLİM SÜRÜYOR

En dikkat çekici detaylardan biri, yüksek hacimli bir ticarete konu olan ilaç sektörünün anlaşma dışında bırakılması oldu. Trump yönetimi, ilaçların ABD’de üretilmesini istiyor ve bu alanda “ulusal güvenlik” gerekçesiyle özel tarifeler koyma planını gündemde tutuyor. Bu, özellikle Almanya ve İsviçre merkezli büyük ilaç firmalarının kâr marjlarını tehdit edebilir.

ABD’de önümüzdeki hafta başlayacak federal temyiz mahkemesi davası da kritik önem taşıyor. Mahkeme, Trump’ın “ulusal güvenlik” gerekçesiyle kapsamlı gümrük tarifesi yetkisini sorgulayacak. Bu davanın sonucu, sadece ilaç sektörü değil, gelecekteki tüm ticaret anlaşmaları üzerinde de belirleyici bir etki yaratabilir.

AVRUPA EKONOMİSİNİN KIRILGAN DENGESİ

Trump döneminde tırmanan gümrük savaşları, özellikle ihracat odaklı Avrupa ekonomilerini köşeye sıkıştırıyor. Halihazırda ABD pazarına bağımlı binlerce Avrupa firması, yeni tarife oranları nedeniyle kâr marjlarında düşüş riskiyle karşı karşıya. Otomotiv, makine ve kimya sektörleri en kırılgan alanların başında geliyor.

Almanya gibi ihracat devi ülkeler için ABD pazarı hayati önem taşıyor. Bu yüzden AB, “ticaret savaşını” kazanmaktan çok, büyük bir krizi önleyip zaman kazanmayı tercih etti. Ancak bu, kısa vadede geçici bir zafer; orta ve uzun vadede ise yeni bir pazarlık sürecinin kapısını aralıyor.

SONUÇ: KAZANAN KİM?

Her ne kadar Trump ve von der Leyen kameralar karşısında “kazan-kazan” vurgusu yapsa da tabloya geniş perspektiften bakıldığında kazanan tarafın ABD olduğunu söylemek yanlış olmaz. AB, sıfır tarife hedefinden vazgeçti ve yüzde 15’lik bir gümrük tarifesini kabul etti. Buna karşılık ABD tarafının verdiği tavizler belirsiz ve daha çok “denge” gibi genel ifadelerle sınırlı kaldı.

Bu gelişmeler, küresel ticarette ABD’nin baskın gücünü ve AB’nin iç bölünmüşlüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak en azından kısa vadede, yeni bir tarifeler savaşı çıkmadı; Atlantik’in iki yakasındaki firmalar nefes aldı. Uzun vadede ise ABD ve AB arasında “daha adil” bir ticaret dengesi kurulup kurulamayacağı henüz belli değil.

Bu anlaşmanın devamı, Trump yönetiminin tutumuna, AB içindeki birlik ruhuna ve küresel ekonomik dengelere bağlı olacak. Şimdilik gümrük krizi aşıldı, ama ticaret cephesindeki asıl mücadele yeni başlıyor.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

Zaferozcivan59@gmail.com

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!