Türkiye ekonomisi 8-12 Eylül haftasında yine oldukça hareketli bir gündemle karşı karşıya kaldı. Merkez Bankası’nın açıklamaları, enflasyon beklentilerinde yaşanan dalgalanmalar, cari denge verileri, vergi düzenlemeleri ve iş dünyasına yönelik yeni adımlar ekonomi kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Özellikle vatandaşın cebini doğrudan ilgilendiren enflasyon beklentileri ve vergi incelemeleri haftanın öne çıkan başlıkları oldu.
Enflasyon Beklentileri Düşmüyor
Haftanın en dikkat çekici gelişmelerinden biri, Koç Üniversitesi’nin Eylül 2025 Hane halkı Enflasyon Beklenti Anketi oldu. Ankete göre yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 65 seviyesinde kalırken, gelecek 12 aya ilişkin beklenti yüzde 58 olarak belirlendi. Düşük gelir grubunun tahmini yüzde 57’de kalırken, orta ve üst gelir gruplarında beklentiler daha da yüksek çıktı.
Bu tablo, halkın fiyat artışlarını hâlâ güçlü bir şekilde hissettiğini ortaya koyuyor. Market ve kira fiyatlarındaki artış, beklentilerin daha da yukarıda kalmasına neden oldu. Ekonomi yönetiminin son dönemdeki sıkı para politikası adımlarına rağmen beklentilerin düşmemesi, “halkın güveni henüz tesis edilemedi” yorumlarına yol açtı.
Uzmanlar, enflasyon beklentilerinin yüksek kalmasının piyasalardaki fiyatlama davranışlarını bozduğunu ve bu durumun enflasyonla mücadeleyi daha da zorlaştırdığını vurguluyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde hem Merkez Bankası hem de hükümetin fiyat istikrarına yönelik daha somut adımlar atması gerektiği belirtiliyor.
Merkez Bankası’ndan Net Mesajlar
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, hafta içinde yaptığı açıklamalarda fiyat istikrarı vurgusunu yineledi. Karahan, “enflasyonda belirgin bir sapma görülmesi durumunda ek sıkılaşma adımlarının devreye alınacağını” söyledi.
Bu mesaj, piyasalarda “gerekirse faiz artışı gündeme gelebilir” şeklinde yorumlandı. Özellikle yıl sonuna yaklaşırken enflasyonun hedeflenen patikanın üzerinde seyretmesi, Merkez Bankası’nın elini daha güçlü tutmaya çalıştığını gösteriyor.
Borsa İstanbul ve döviz piyasalarında Karahan’ın açıklamaları sonrası kısa süreli dalgalanmalar yaşandı. Ancak genel olarak yatırımcıların, Merkez Bankası’nın sıkı para politikasında kararlı kalacağına dair güveni koruduğu görülüyor.
Cari Denge Sürprizi
Haftanın bir diğer kritik gündem maddesi cari denge verileri oldu. Temmuz ayında cari işlemler hesabı 1 milyar 766 milyon dolar fazla verdi. Bu sonuç, piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.
Yıllıklandırılmış cari açık ise 18,8 milyar dolar seviyesine geriledi. Özellikle turizm gelirlerinin katkısıyla fazla veren cari denge, ekonomide olumlu bir sinyal olarak değerlendirildi. Ancak enerji ithalatı ve altın talebindeki artışın ilerleyen aylarda yeniden baskı oluşturabileceği de dile getirildi.
Cari dengedeki bu iyileşme, dış finansman ihtiyacının bir miktar azalmasına katkı sağlasa da kalıcı bir denge için ihracatın daha yüksek katma değerli ürünlere yönelmesi gerektiği sıkça vurgulandı.
Vergi Kaçırana Sıkı Denetim
Hazine ve Maliye Bakanlığı, hafta içinde vergi kaçıranlara yönelik önemli bir adım attı. Özellikle tapuda rayiç bedel üzerinden düşük beyanla satış yapanlara karşı geniş çaplı bir inceleme başlatıldı. Son beş yılı kapsayan bu denetimlerde, gönüllü düzeltme yapanların ceza ödemeden kurtulacağı, aksi halde ise yüzde 53’e varan cezaların kapıda olduğu duyuruldu.
Bu gelişme, gayrimenkul piyasasında tedirginlik yaratırken, kayıt dışılıkla mücadelede ciddi bir adım olarak değerlendirildi. Ekonomistler, bu düzenlemenin hem devletin vergi gelirlerini artıracağını hem de piyasalarda şeffaflığı destekleyeceğini belirtiyor. Ancak uygulamanın adil ve kapsamlı bir şekilde yürütülmesi gerektiği de altı çizilen noktalar arasında.
Sektörel Veriler: Tarım ve Sanayide Dalgalanma
TÜİK’in açıkladığı sektör verileri de haftanın gündeminde önemli yer tuttu. Kümes hayvancılığı üretiminde düşüş dikkat çekerken, süt ve süt ürünleri üretiminde sınırlı artış kaydedildi. Sanayi üretim endeksinde ise temmuz ayında yıllık bazda beklenenden düşük bir artış yaşandı.
Bu tablo, üretim tarafında dalgalanmaların sürdüğünü gösteriyor. Özellikle gıda üretimindeki gerilemenin, tüketici fiyatlarına yansıması muhtemel görünüyor. Uzmanlar, arz sıkıntılarının önümüzdeki dönemde fiyat istikrarını zedeleyebileceği uyarısında bulunuyor.
Genel Değerlendirme
8-12 Eylül haftası, ekonomide hem umut verici hem de endişe uyandıran gelişmelerin iç içe geçtiği bir dönem oldu. Cari dengedeki fazla ve Merkez Bankası’nın sıkı duruş mesajı piyasaları olumlu yönde etkilerken, enflasyon beklentilerinin düşmemesi ve üretim tarafındaki dalgalanmalar kırılganlıkları ortaya koydu.
Vergi denetimleri ise devletin mali disiplin konusunda kararlılığını gösterirken, kayıt dışı ekonomiye karşı caydırıcı bir adım olarak öne çıktı.
Önümüzdeki haftalarda gözler, Merkez Bankası’nın olası yeni adımlarında, hükümetin maliye politikası düzenlemelerinde ve küresel piyasalardaki gelişmelerde olacak. Vatandaş içinse asıl mesele, fiyat artışlarının günlük yaşam üzerindeki baskısının ne ölçüde hafifleyeceği olmaya devam edecek.
Sonuç olarak, 8-12 Eylül haftasının ekonomik panoraması bize şu mesajı veriyor: Türkiye ekonomisi, bir yandan dengelenme ve istikrar adımları atarken, diğer yandan yüksek enflasyon ve üretim sorunlarıyla mücadelesini sürdürüyor. Yol uzun, yük ağır, ama atılan adımların sonuçları önümüzdeki aylarda çok daha net görülecek.