Yusuf Mehmet Suayi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kardeşlik Ne Zaman Unutuldu?

Kardeşlik Ne Zaman Unutuldu?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ben burada sanat yazıları yazmak için varım. Ama içinde bulunduğum durum özelinde, ülkemin politikası beni bu tarz yazılar yazmaya mecbur bırakıyor. Çünkü sanat da hayatın ta kendisinden beslenir. Yaşananları görmezden gelip sadece sahneyi konuşmak artık samimiyetsizlik olurdu.

Geçtiğimiz günlerde Zafer Partisi standına yapılan saldırı… Bir grup kendini bilmez insanın bu ülkenin siyasal farklılıklarını kavga sebebi yapması… Bu tablo aslında sadece bir olayı değil, çok daha büyük bir kırılmayı işaret ediyor. Çünkü bir ülkenin milliyetçilik anlayışı, kardeşin kardeşe düşman kesildiği noktada anlamını yitirir.

Milliyetçilik, birini susturmak değil; birlikte var olmanın gururudur. Farklı fikirlerin aynı toprakta nefes alabildiği bir iklimdir. Biz bu iklimi kaybettik. Artık biri konuştuğunda diğeri dinlemiyor. Herkes haklı, ama kimse kimseyi anlamıyor. İletişimsizlik, siyasi görüşten bağımsız olarak herkesin ortak sorunu haline geldi.

Sokağa, okula, sahneye hatta evin içine sinmiş bir gerginlik var. İnsanlar fikir beyan etmekten çekinir hale geldi. Oysa bu ülke, tartışarak büyüyen bir ülkeydi. Aynı sofrada farklı düşüncelerin yan yana oturabildiği bir yerdi. Şimdi o sofradan sesler değil, sessizlik yükseliyor.

Hiç kimse fikrinden dolayı saldırıya uğramamalı. Bu cümle çok basit görünüyor ama uygulamada en zorlandığımız yer tam da burası. Kimlikler, ideolojiler ya da partiler… Bunların hiçbiri insan olmanın önüne geçmemeli.

Eğer bir gün yeniden barış içinde konuşmayı başarabilirsek, o zaman gerçek milliyetçilikten söz edebiliriz. O zaman sahneye döner, sanat yazılarıma devam ederim. Ama bugün… konuşmamız gereken sahne ne yazık ki sokak.

Fakat şu da bir gerçektir ki… Ülkenin resmi dili Türkçe, yönetim şekli Cumhuriyet’tir.
Bu topraklar, binbir bedel ödenerek kazanılmıştır. Bu yüzden bazı kırmızı çizgilerin esnetilmesi değil, hatırlatılması gerekir. Hainle müzakere edilmez, çünkü bu devlet kimsenin keyfine göre şekil alan bir oyuncak değildir.

Devlet büyüklük yapar, bazen ses çıkarmaz. Bu sessizlik çoğu zaman güçsüzlük değil, sabrın ta kendisidir. Ama sabır, sonsuz değildir. Bu ülkede nice evlatlar toprağa düştü, nice anneler ağıt yaktı. Bütün bu acıların üstüne hâlâ devlete küfreden, polisi provoke eden, bayrağı hor gören bir avuç densiz; sanıyor ki bu sabır zayıflık.

Oysa tam tersi… Devletin merhametli yüzünü gördükleri için bu kadar rahatlar. Fakat bir yüz daha var: unuttukları, unutturulmasına izin verilmeyecek olan yüz. O yüz, bu toprakların bedelini ödeyenlerin emaneti.

Bazen devletin hatırlatması gerekir. Çünkü tarih boyunca bu millet, ne bayrağına uzanan eli affetti ne de bu toprağı hor göreni unutabildi. Cumhuriyet bir lütuf değil, bir mücadele mirasıdır. Bu mirasın altında kimsenin keyfine göre şekillenmeyecek bir ağırlık var.

Ve evet, eleştiri yapılır, fikir söylenir, tartışılır. Ama hakaret, tehdit, provokasyon… bunlar fikir özgürlüğü değil. Devlete düşmanlık yapanın derdi fikir değil, kaos yaratmaktır. Bu fark iyi anlaşılmalı.

Devletin baba yüzü şefkattir… ama bir de haysiyet yüzü vardır. O yüzü gördüklerinde, unuttukları saygıyı yeniden hatırlayacaklar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!