Bu sayfada küresel ekonomiyi ve ticareti konuşacağız evet ama gelin bugün de bilim diyelim.
Çünkü “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.”
diyen bir liderin mirasını taşıyoruz.
Bilim, sadece laboratuvarlarda değil; jeopolitik dengelerde, veri savaşlarında ve teknolojik
bağımsızlıkta da yön belirleyici.
Bugün, görünmeyeni görünür kılan bir devrimden bahsedeceğiz: Kuantum teknolojileri.
Yapay zeka, 5G, uzay teknolojileri… Tüm bu başlıklar, 2020’li yılların teknoloji
gündemini domine ediyor. Ancak sessiz ama derin bir başka devrim daha var:
Kuantum hesaplama.
2025 itibariyle bu alandaki küresel yatırım 50 milyar doları aşarken, Çin, ABD, AB ve
hatta Hindistan gibi güçler arasında yeni bir teknoloji rekabeti de şekilleniyor.
Bu rekabet, yalnızca bilgi işlem hızını artırmakla ilgili değil. Yeni bir jeoteknolojik
dengeler çağına giriyoruz.
Peki kuantum teknolojileri neden bu kadar kritik? Kimler bu yarışta öne çıkıyor? Ve
Türkiye için bu sürecin anlamı ne?
⸻
🧠 Klasik Hesabın Sonu mu Geliyor?
Bugün kullandığımız bilgisayarlar, “bit” mantığıyla çalışıyor. Her şey ya 0’dır ya da 1.
Ancak kuantum bilgisayarlar “qubit” denen birimleri kullanarak, aynı anda hem 0 hem
1 olabilen süperpozisyon mantığıyla işlem yapabiliyor.
Bu da;
* Karmaşık simülasyonların,
* Moleküler modellemelerin,
* Şifre çözme ve yapay zeka optimizasyonlarının
kat kat hızlı yapılabilmesi anlamına geliyor.IBM, Google ve Microsoft gibi devler, kuantum üstünlüğünü yakalamaya çalışırken;
Çin’in Kuantum Araştırma Merkezi ve Avrupa’nın ortak Ar-Ge projeleri bu yarışta öne
çıkıyor.
⸻
🔐 Veri Güvenliği: En Büyük Savaş Alanı
Kuantum teknolojisinin en çarpıcı ve ürkütücü yönlerinden biri: Şu an kullanılan tüm
şifreleme sistemlerini “anında” kırabilecek potansiyeli taşıması.
Bu nedenle ABD Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST), kuantum sonrası
şifreleme algoritmaları üzerinde çalışıyor.
Yani sadece teknoloji değil, siber egemenlik de masada.
Bu noktada, kuantuma hazırlıksız ülkeler için ciddi bir “veri güvenliği açığı” oluşması
riski doğuyor. Bu bir anlamda, dijital soğuk savaşın yeni cephesini oluşturuyor.
⸻
🚀 Türkiye Ne Yapmalı?
Henüz erken aşamada olsa da Türkiye’de kuantum hesaplama alanında TÜBİTAK
öncülüğünde bazı pilot çalışmalar başladı. Ancak global ölçekte rekabetçi olabilmek
için daha fazlası şart:
* Üniversite-sanayi iş birliklerinin güçlendirilmesi,
* Kuantum mühendisliği gibi yeni alanlara yönelik akademik programlar,
* Ulusal strateji belgesi ve yatırım fonlarının oluşturulması.
Buna ek olarak, savunma sanayii, siber güvenlik, finans ve ilaç geliştirme gibi stratejik
alanlarda kuantum teknolojilerinin nasıl kullanılabileceği üzerine yol haritaları
çizilmeli.
⸻
🌍 Küresel Güç Dengesi Değişebilir mi?
Tarihteki her teknolojik devrim, siyasi ve ekonomik güç haritalarını da değiştirdi.
Buhar, elektrik, internet… Şimdi sırada kuantum var.Bu yüzden kuantum, sadece bir teknoloji yarışı değil; aynı zamanda bir egemenlik
testi.
Hızlı olan değil, doğru adımı zamanında atan kazanacak.
⸻
✍ Son Söz
Kuantum devrimi sessiz ilerliyor ama etkisi çok büyük olacak.
Bu yarışta geride kalanlar, sadece teknolojik değil, ekonomik ve stratejik anlamda da
bağımlı hale gelecek.
Türkiye, bu yeni dijital çağda pasif bir takipçi mi olacak, yoksa “kuantum çağının
üreticilerinden” biri mi?
Kritik soru bu.
Ve cevabı, bugünden attığımız adımlarda gizli.