Suat Elibüyük
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Türkiye’de İhracatın Demokratikleşmesi: Ekonomik Gücün Tabana Yayılması

Türkiye’de İhracatın Demokratikleşmesi: Ekonomik Gücün Tabana Yayılması

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de İhracatın Demokratikleşmesi: Ekonomik Gücün Tabana Yayılması

Türkiye ekonomisinin motoru olarak görülen ihracat, uzun yıllardır belirli sektörler ve büyük firmalar üzerinden şekilleniyor. Ancak küresel rekabetin sertleştiği ve teknolojik dönüşümün hızlandığı günümüzde, ihracatın demokratikleşmesi artık bir tercih değil, stratejik bir zorunluluk hâline geldi.

İhracatta Tekelleşme ve Riskler

Mevcut tabloya baktığımızda Türkiye’nin ihracatının önemli bir kısmı, birkaç büyük oyuncu ve AB ülkelerine bağımlı olarak gerçekleşiyor. Örneğin, Türkiye’nin ihracatının yaklaşık %50’den fazlası AB’ye yönelmiş durumda ve yüksek katma değerli ürünlerin payı hâlâ sınırlı. Bu durum, hem ekonomik kırılganlığı artırıyor hem de küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) global pazarlara erişimini kısıtlıyor.

Bu noktada ihracatın demokratikleşmesi, yalnızca sayısal büyüme değil, aynı zamanda stratejik çeşitlenme anlamına geliyor: farklı pazarlara, farklı ürün gruplarına ve farklı ölçeklerdeki şirketlere yayılmak.

Demokrasi Ekonomide Başlamalı

Siyasette demokratikleşme, karar alma süreçlerine katılımın artmasıyla ölçülür. Ekonomide de benzer bir mantık geçerli: ihracat kararlarının ve fırsatlarının sadece büyük firmaların tekelinde olmaması gerekiyor. Küçük firmalar için ihracat destekleri, bilgi paylaşımı ve lojistik kolaylıklar artırılmalı; karmaşık bürokrasi sadeleştirilmeli.

Örnek vermek gerekirse, dijital platformlar üzerinden ihracat yapabilen mikro işletmelerin sayısı artırılmalı. Böylece ekonomi daha kapsayıcı hale gelirken, uluslararası pazarda Türkiye’nin esnekliği ve adaptasyon kabiliyeti de güçlenir.

İnovasyon ve Teknoloji ile Kitle İhracatı

İhracatın demokratikleşmesinde kilit unsur, teknolojiye erişimdir. KOBİ’lerin Ar-Ge ve dijitalleşme yatırımlarına erişimi artırılmadıkça, yüksek katma değerli ürün ihracatı sınırlı kalır. Burada devlet destekleri, sektör birlikleri ve üniversite-sanayi iş birliği kritik bir rol oynuyor.

Ayrıca e-ihracat platformları ve dijital pazarlama araçları sayesinde küçük firmalar da global alıcılarla doğrudan temas kurabilir. Böylece ihracat artık “seçkinlerin oyunu” olmaktan çıkar, ekonomik demokrasinin somut göstergesi hâline gelir.

Ses Getiren Bir Gelecek

Türkiye ihracatında demokratikleşme, yalnızca ekonomik büyümeyi değil, toplumsal refahı ve istihdamı da artırır. Büyük şehirlerle sınırlı olan ekonomik fırsatlar, Anadolu’nun dört bir yanına yayılır. Bu süreçte, ihracatın demokratikleşmesi aynı zamanda güç dengelerinin değişmesi, inovatif ve kapsayıcı bir ekonomik modelin kurulması anlamına gelir.

Eğer Türkiye, ihracatı tabana yaymayı başarırsa, sadece rakamsal büyüme değil, ekonomik adalet ve sürdürülebilir rekabet avantajı da elde eder. Bu, hem dünya ticaretinde ses getiren bir adım olur hem de Türkiye’nin ekonomik egemenliğini güçlendirir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!