Suat Elibüyük

Türkiye Dış Ticarette B Planı Yapmak Zorunda

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye Dış Ticarette B Planı Yapmak Zorunda

Dış ticaret, küresel dengesizliklerin, bölgesel krizlerin ve siyasi belirsizliklerin doğrudan etkilediği en hassas alanlardan biridir. Türkiye ise jeopolitik konumu gereği bu kırılganlığın tam merkezinde yer alıyor. Ortadoğu’daki çatışmalar, Rusya-Ukrayna savaşı,ABD, Batı ile Çin arasında yükselen ticaret gerginliği ve Avrupa’daki durgunluk, Türk ihracatçısını her zamankinden daha çok düşündürüyor. Bu nedenle artık kaçınılmaz bir zorunlulukla karşı karşıyayız: Türkiye dış ticarette bir “B Planı” geliştirmek zorundadır.

A Planı Artık Yetersiz

Uzun yıllardır Türkiye’nin dış ticaret stratejisi; Avrupa Birliği, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine dayanıyordu. Ancak bugün geldiğimiz noktada bu pazarlar ya doygunlaştı ya da krizlerin pençesinde. Almanya’daki resesyon, İran’a uygulanan yaptırımlar, Suriye ve Irak’taki siyasi istikrarsızlık, İsrail-Filistin gerilimi… Bunların her biri ihracatımızı doğrudan etkiliyor.

İhracatın yüzde 40’tan fazlasını Avrupa’ya, yüzde 25’e yakınını da çevre coğrafyadaki riskli ülkelere yapan bir ekonomi için bu tablo kabul edilemez bir kırılganlık demektir. Bu durum sürdürülebilir değildir.

B Planı Neyi İçermeli?

Bir B Planı, sadece yeni pazar bulmak demek değildir. Bu plan; pazar çeşitlendirmesi, üretim altyapısının dönüşümü, dijitalleşme, lojistik kapasite artışı ve ticari diplomasinin yeniden yapılandırılması gibi birçok adımı içermelidir.

  • Pazar Çeşitliliği: Afrika, Güneydoğu Asya, Latin Amerika ve Türk Cumhuriyetleri gibi alternatif bölgeler hedeflenmeli. Bu ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları hızlandırılmalı.
  • Ürün Çeşitliliği: Türkiye’nin katma değeri düşük ürünlerden, yüksek teknoloji içeren ürünlere geçişi artık sadece bir hedef değil, bir mecburiyet.
  • Yeşil Mutabakat ve Dijitalleşme: AB’nin karbon vergileri gibi uygulamaları göz önünde bulundurularak ihracat yapan firmalar sürdürülebilir ve dijital üretime geçmeli.
  • Lojistik Üstünlüğü: Türk taşımacılık filosu genişletilmeli, intermodal taşımacılığa daha fazla yatırım yapılmalı.
  • Ticari İstihbarat: Küresel ticaret ağlarındaki değişimleri anlık takip edebilecek yapılar kurulmalı, ihracatçılar risklere karşı önceden bilgilendirilmeli.

“Bekleyelim, geçer” Devri Kapandı

Dış ticarette artık “bekle-gör” politikası işlemiyor. Bugünün dünyasında proaktif olmayan kaybediyor. 2023’te yaşanan ihracat daralması ve kur baskısına rağmen rekabet gücü kaybı bunun en büyük göstergesidir. Artık dış ticaret bir milli güvenlik meselesidir. Bu nedenle, sadece ekonomi bürokrasisinin değil, dış politikanın da bu gerçeği gözeterek hareket etmesi gerekiyor.

Sonuç: Krizler Geçici, Stratejiler Kalıcıdır

Krizler geçer ama yanlış planlar kalıcı hasarlar bırakır. Türkiye, dış ticarette sürdürülebilir bir gelecek istiyorsa, geçici çözümlerle değil, sağlam stratejilerle yol almalıdır. Bugün atılacak “B Planı” adımları, yarının ihracatını garanti altına alır. Aksi halde, dünya değişirken yerinde sayan bir ekonomi olmaya mahkûm kalırız.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!