Suat Elibüyük
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Küreselleşme Masalı Bitti, Herkes Kendi Mahallesine Kaçıyor!

Küreselleşme Masalı Bitti, Herkes Kendi Mahallesine Kaçıyor!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Küreselleşme Masalı Bitti, Herkes Kendi Mahallesine Kaçıyor!

Sınırları kaldırdılar dediler, şimdi duvar üstüne duvar örüyorlar…

Yıllarca bize ne yutturdular? “Küreselleşme geliyor, dünya birleşiyor, sınırlar kalkıyor, herkes kazanacak!” dediler. Hangi dünya bu? Kim birleşti? Hangi sınır kalktı? Şu anda dünyanın dört bir yanında duvarlar yükseliyor, ülkeler birbirinden kaçıyor. Bu muydu o büyük vizyon?

Hayır! Gerçek şu ki, küreselleşme büyüklerin işine geldiği kadar sürdü. Şimdi çark etmeye başladılar. Çünkü kazanan onlar oldu, kaybedenler ise borç batağındaki ekonomiler, düşük ücretli emekçiler ve kendi pazarı çökünce rekabet edemeyen küçük ülkeler.

Bölgeselleşme: Yeni Moda mı, Eski Oyunun Yeni Kılıfı mı?

Şimdi “bölgeselleşiyoruz” diyorlar. Ne güzel! Yani neymiş? Artık kendi bölgemizde kendi işimizi görecekmişiz. Yıllardır ‘açılın, dünya tek pazardır’ diyerek sanayisini Çin’e kaptıran Avrupa, şimdi “tedarik zincirini yeniden yerelleştirmeliyiz” diyor. Hani serbest ticaretin kutsallığı?

ABD, Hint-Pasifik’te askeri bloklar kuruyor. Avrupa, Afrika’ya yatırım diyerek gözdağı veriyor. Çin, Kuşak ve Yol diyerek Orta Asya’yı kendi avlusuna çeviriyor. Bu bloklaşmaların adı bölgeselleşme mi, yoksa soğuk savaşın güncellenmiş sürümü mü?

BRICS mi? Şimdilik Slogan!

Hadi gerçekleri konuşalım: BRICS denen oluşum gerçekten Batı’ya alternatif olabilecek mi? Yoksa sadece “biz de varız” demekten öteye gidemeyen bir dayanışma fantezisi mi? Ortak para birimi hayali, siyasi uyum, stratejik birliktelik… Hangisi var ellerinde? Hepsi kâğıt üzerinde. Batı ise hâlâ IMF, Dünya Bankası, SWIFT gibi araçlarla dünyanın ekonomi direksiyonunda. Bölgeselleşme ile bu kartel kırılabilir mi? Belki. Ama bunun için yalnızca ortak fotoğraf çektirmek yetmez; irade, uyum ve cesaret gerek. O da henüz yok.

Türkiye: Herkese Yanaşıp Kimseye Yaklaşamamak:

Peki biz ne yapıyoruz? AB’ye girmek istiyoruz ama 25 yıldır kapıda bekliyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı’na yöneliyoruz ama aramızda siyasi tutarlılık zayıf. NATO’dan çıkamıyoruz, Şangay İş Birliği’ne göz kırpıyoruz. Yani “herkesle iyi geçinelim” siyasetiyle hiçbir yere tam olarak varamıyoruz.

Stratejik yön belirsiz, bölgesel ittifaklar çıkarcı, küresel hedefler bulanık. Türkiye gibi ülkeler bu denklemde yönünü netleştirmezse, ne küreselleşmenin ne de bölgeselleşmenin içinde söz sahibi olabilir.

Gerçekle Yüzleşme Vakti:

Dünya birleşmiyor. Dünya bölünüyor. Ülkeler arası güven kalmadı. Herkes kendi çıkarını maksimize etmekle meşgul. Bölgeselleşme bu yüzden yükseliyor, çünkü küresel güven çöktü.

Yani mesele şu: Bizi yıllarca küreselleşme masalıyla oyalayanlar şimdi “bölgesel dayanışma” hikayesi anlatıyor. Ama bu hikâyenin de sonu belli: Güçlü kendi bölgesini kuracak, zayıflar yine dışarıda kalacak.

O halde soralım: Bu yeni düzenin neresindeyiz? Oyunu kuranlardan mıyız, yine kurbanlardan mı?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!