Suat Elibüyük
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Dış Ticarette Oyun Kurucu Olmak Ya Da Sürekli Masanın Kenarında Kalmak

Dış Ticarette Oyun Kurucu Olmak Ya Da Sürekli Masanın Kenarında Kalmak

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dış ticaret, yalnızca mal satışı ya da ithalat rakamlarını azaltmakla sınırlı değildir. Dış ticaret, devlet aklının stratejik planlamayla buluştuğu ve küresel rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı bir satranç oyunudur. Ne yazık ki Türkiye hâlâ bu oyunda bir taş değil, bir seyirci konumundadır.

Gerçek şu ki: Küresel ticarette oyun kurucu olmak, sadece serbest bölgeler açmak, fuarlarda stant kurmak veya geleneksel pazarlar üzerinden ufak tefek artışlar elde etmekle mümkün değildir. Bu, dijitalleşmeden lojistik altyapıya, gümrük mevzuatından diplomatik ticaret anlaşmalarına kadar çok katmanlı bir çatışma alanıdır. Peki biz ne yapıyoruz? Sadece kuru bir ihracat hedefi koyup, tutarsa şansımıza demekten öteye gidemiyoruz.

Artık gerçekleri bir kenara koymanın zamanı geldi. Türkiye, dış ticarette hâlâ pasif bir figür konumunda. Katma değerli ihracat konusunda geri kaldık. 2025’in ortasında olmamıza rağmen hâlâ kilogram başına 3 doların altında ihracat gerçekleştirmekteyiz. Çin kendi markasını oluştururken, Güney Kore dünya devlerini sahaya sürerken biz hâlâ fason üretimin çarklarında sıkışıp kalmış durumdayız.

Oyun Kurmak Nedir Biliyor Musunuz?

Afrika’da liman yatırımları yapmaktır. Güneydoğu Asya’da serbest ticaret anlaşmalarıyla Türk mallarının önünü açmak demektir. Türk Lirası ile ticaretin altyapısını oluşturmak, global e-ticaret platformlarında önemli bir yer edinmek ve yerli lojistik devleri kurmaktır. Bu adımları atmazsan, 50 yıl boyunca 50 fuar gezsen, sonuç değişmeyecektir.

Ayrıca bir de zihniyet sorunu var. Dış ticaret yönetimini hâlâ “evrak iş takibi” olarak gören ve bürokratik hantallıktan medet uman bir anlayışla oyun kurucu olunamaz. Özel sektör risk alıyor, ancak kamu sektoründen aynı cesareti görmek oldukça zor.

Sert bir şekilde konuşuyorum, çünkü zaman kısıtlı. Çin ve Hindistan gibi ülkeler hem kendi iç piyasalarını koruyor hem de dünya pazarlarını şekillendiriyor. Almanya, dijital ihracat çözümleri ile Afrika’yı ele geçiriyor. Biz ise hâlâ klasik “Almanya’ya tekstil, Irak’a gıda” döngüsünden kurtulamıyoruz.

Sonuç mu? Yüksek enflasyon, kur baskısı, daralan ihracat ve geçirilen boş yıllar. Türkiye artık bir karar vermeli: Dış ticarette sahayı mı yönetecek, yoksa kenarda bekleyen bir figüran mı olacak? Oyun kurmak için önce bir zihniyet devrimi gerekmektedir. Ardından ise plan, yatırım ve cesaret gelmelidir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6 Yorum

  1. 13 Temmuz 2025, 22:09

    Makale çok düşündürücü. Türkiye’nin dış ticarette daha proaktif olması gerektiği konusunda kesinlikle hemfikirim.

    • 13 Temmuz 2025, 23:21

      Teşekkür ederim. Evet, Türkiye’nin dış ticarette daha proaktif ve stratejik adımlar atması artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bu yönde atılacak her adım, sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayacaktır.

  2. 13 Temmuz 2025, 22:15

    Evet, dış ticarette daha cesur adımlar atmalıyız. Fakat, kamu sektörünün daha fazla risk alması için ne tür değişiklikler yapılabilir?

    • 13 Temmuz 2025, 23:16

      Kamu sektörünün dış ticarette daha fazla risk alabilmesi için üç temel adım atılmalı:

      Mevzuat Esnekliği: Kamu ihale ve denetim kuralları, ticari riskleri göze alabilecek şekilde güncellenmeli.

      Finansal Destek Mekanizmaları: Eximbank gibi kurumlar aracılığıyla garanti, sigorta ve kredi destekleri artırılmalı.

      Hızlı ve Yetkin Karar Mekanizmaları: Bürokrasi azaltılmalı, dış ticaret odaklı uzman ekiplerle hızlı karar alma yapıları kurulmalı.

      Bu adımlar, kamuya kontrollü risk alma cesareti kazandırır.

  3. 13 Temmuz 2025, 22:32

    Dış ticaret stratejilerimizin yetersiz olduğunu kabul etmek gerek, ama bu noktada nasıl ilerleyebiliriz? Daha fazla örnek verirseniz çok sevinirim.

    • 13 Temmuz 2025, 23:19

      Evet, dış ticaret stratejilerimizin yetersizliğini kabul etmek, gelişim için ilk adımdır. Bundan sonra şu yollarla ilerleyebiliriz:

      Hedef Pazar Çeşitlendirmesi: Sadece Avrupa’ya değil, Afrika, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya gibi yükselen pazarlara odaklanmalıyız.

      Katma Değerli Ürün İhracatı: Ham madde değil, teknoloji ve marka içeren ürünleri ihraç etmeliyiz.

      Ticaret Diplomasisini Güçlendirme: Ticaret müşavirlikleri daha aktif hale getirilmeli, iş dünyasıyla entegre çalışmalı.

      Lojistik ve Gümrük Reformları: Hızlı ve düşük maliyetli dış ticaret için liman, ulaştırma ve dijital gümrük altyapıları modernize edilmeli.

      E-ihracat ve Dijitalleşme: KOBİ’ler için e-ihracat destekleri artırılmalı, dijital pazar yerlerine erişim kolaylaştırılmalı.

      Bu adımlar, stratejik boşlukları kapatmamıza ve daha güçlü bir dış ticaret altyapısı kurmamıza yardımcı olur.

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet