Bir Cumhuriyet Aydını: Altan Öymen’e Saygıyla
Bir toplumun belleği, sadece arşivlerde, kitaplarda değil; aynı zamanda o topluma tanıklık etmiş, kalemiyle ve sözüyle yön vermiş insanlarda yaşar. Altan Öymen, işte böyle bir bellektir. Türkiye’nin çalkantılı yıllarına hem gazeteci hem siyasetçi olarak tanıklık etmiş; hem yazmış, hem yaşamış bir Cumhuriyet aydınıdır.
Gazetecilik serüvenine 1950’lerde başlayan Öymen, sadece haber yazmadı, dönemi yorumladı, toplumu anlamaya ve anlatmaya çalıştı. Anka Ajansı’nın kurucusu olarak Türk basınına yeni bir soluk getirdi. Objektifliği, analiz gücü ve sorumluluk bilinciyle gazetecilik mesleğine örnek oldu. Onun kaleminden çıkan yazılar, zamanın ruhunu taşır; sadece olup biteni değil, nedenlerini, sonuçlarını ve olasılıkları da tartışır.
Ama Altan Öymen sadece yazmadı. Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde aktif rol almayı da seçti. Siyasi yaşamı boyunca ilkeli duruşuyla tanındı. Sosyal demokrat çizgide, halktan yana, özgürlükçü bir anlayışı savundu. Özellikle CHP Genel Başkanlığı yaptığı dönemde zor bir dönemde sorumluluk üstlendi; sağduyulu, uzlaştırıcı ve yapıcı tavrıyla hafızalara kazındı.
Altan Öymen’in belki de en kıymetli yönlerinden biri, Türkiye tarihini yaşayan bir insan olarak, bunu genç kuşaklara aktarmadaki başarısıdır. Kitapları, hatıratları, yazıları, sadece kişisel tanıklıklar değil; aynı zamanda bir dönemin vicdanıdır. Darbeleri, krizleri, dönüşümleri anlatırken asla rövanşist değil; ama bir o kadar dürüsttür.
Bugün, bilgi kirliliğinin arttığı, gazeteciliğin itibarsızlaştırıldığı bir ortamda, Altan Öymen’in mesleki ahlakı, objektifliği ve zarafeti daha da anlam kazanıyor. Onun mirası; sadece geride bıraktığı yazılar değil, aynı zamanda fikir dünyamıza kattığı derinliktir.
Altan Öymen’e saygı duymak, aslında gazeteciliğe, demokrasiye, vicdana ve sağduyuya saygı duymaktır. Onun emeği, kalemi ve sesi; bugünün ve yarının Türkiye’sinde hala yankılanıyor, yankılanmalı.