Şahane Agahoğlu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Sahte Merhametin Sessiz Kurbanları

Sahte Merhametin Sessiz Kurbanları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sokaklarımızda bir sessizlik var artık…Ama bu sessizlik huzurun değil, korkunun sesi.

Bir anne, sabah çocuğunu okula gönderirken ellerini açıyor göğe:

“Allah’ım, köpekler saldırmasın, yavrum sağ salim dönsün.”

Bu dua artık bu ülkenin en acı gerçeğine dönüştü.

Yıllardır süregelen bir ihmalin, bir çarpık anlayışın sonucunu yaşıyoruz.

Bir zamanlar mahallenin sevimli dostları olan sokak köpekleri, bugün küçük çocukların kâbusuna, yaşlıların korkusuna dönüştü.

Ne zaman bu acı gerçeği dile getirsek, bir grup çıkıyor: “Hayvanseveriz!” diyorlar.

Elbette biz de hayvanı severiz, çünkü merhamet imandandır.

Fakat merhamet, adaletten koparsa zulme dönüşür.

Ellerinde pankart, dillerinde slogan: “Onlar da can!”

Evet, onlar da can!

Ama o canların saldırısına uğrayan beş yaşındaki bir çocuğun gözyaşını görmeyen bir kalpte ikiyüzlülük vardır. Ve işte acı gerçek: Son 2 yılda köpek saldırısı ya da köpeklerin yol açtığı trafik kazasında 50 çocuk hayatını kaybetti. Ocak 2022’den Temmuz 2024’e kadar 4 269 başıboş köpek saldırısı kayda geçti; bu saldırılarda 10 kişi yaşamını yitirdi, 2 389 kişi yaralandı. 2023 yılında ise kuduz riski taşıyan temas sayısı 437 601’e ulaştı; büyük çoğunluğu köpek kaynaklıydı.

Bu sayılar yalnızca “istatistik” değil: Her biri bir çocuğun oyun parkında ya da okula giderken yaşadığı korkunun somut gerçekliği. Her biri bir yaşlının sessizliğe gömülmüş çığlığı, sokakta yürürken hissettiği tehdit.

Biz, insan hayatının değerini bilen bir milletiz. Bugün köpek saldırısına uğrayan çocukların isimlerini bir listeye sığdıramıyoruz Medya birkaç satır haber yapıyor, sosyal medya birkaç paylaşımda kalıyor ve sonra sessizlik. Ama o sessizlik, bir annenin kalbinde fırtına gibi esiyor. Ve işte tam bu noktada, devletin devreye girmesi gerekiyor. Çünkü devlet vicdanın bekçisidir.

Türkiye Cumhuriyeti, insan hayatını merkeze alan bir anlayışla bu meseleye kararlılıkla eğiliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde modern barınaklar kuruluyor, sahiplendirme sistemleri geliştiriliyor, saldırgan hayvanlara karşı güvenlik tedbirleri artırılıyor. Bu çabalar, hem hayvana hem insana hakkını veren bir anlayışın göstergesidir. Ne var ki, barınak ve sahiplendirme konuları gündeme geldiğinde, hemen bazı propagandacılar ortaya çıkıyor ve sanki devletin gösterdiği fedakârlık bir suçmuş gibi lanse ediyorlar.

Avrupa’da ve Amerika’da köpekler sokakta değil, sahipli ve güvendedir. Türkiye de o yolda ilerliyor.Bız köpek düşmanı değiliz; insanı, adaleti ve merhameti seven bir milletiz.

Kur’an-ı Kerim bize hatırlatıyor:“Andolsun, biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tîn Suresi, 4. ayet)

Biz, sadece insanı seven değil, hayvanlara da merhamet gösteren bir ümmetin evlatlarıyız. Hz. Muhammed (s.a.v.), bir hurma ağacını sulayan kadını, susuz bırakılmış bir hayvanı ve kuşlara zarar vermemeyi öğütleyen sözleriyle bize merhametin sınırlarını göstermiştir. Onun ümmeti olarak biz de hayvanlara saygı gösteririz; ama bu saygı, insan hayatının güvenliği ve adaletinden kopamaz.

İnsan, yaratılmışların en şereflisidir. Devletin görevi, insanın canını korumaktır. Cumhurbaşkanımızın dirayetli ve merhametli liderliğiyle bu sorun kökten çözülecektir

Devletimiz barınak yapacak, veteriner desteği sağlayacak, sahiplendirmeyi teşvik edecek. Çünkü devlet, milletinin evladını sahipsiz bırakmaz. Bir milletin vicdanı, en çok çocukların ağladığı yerde sınanır.

Bugün Türkiye o sınavı, devletinin kudreti ve milletinin duasıyla geçmektedir.

Önceliğimiz insanın canı, çocuğun gülüşü, annenin duasıdır.

Çünkü bir çocuğun gözyaşı, bir milletin geleceğini ıslatır.

Ve bu topraklarda o gözyaşını silen her zaman bir el vardır —

o el, devletin şefkatli elidir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!