Bir savaşın ortasında olmadan da hedef olunabilir. Bazen yalnızca durduğunuz yer, bazen tarihten gelen sesiniz, bazen de inandığınız değerler hedefe konur. Bugün dünya, İsrail’in acımasız saldırganlığı, İran’ın kızgın stratejik sabrı ve Amerika’nın ikiyüzlü kibrinin çevresinde dönerken, arada bir ülke daha zikrediliyor: Türkiye.
Peki ama neden?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yaptığı bir konuşmada şöyle demişti:
“Osmanlı geri dönmeyecek. Buna asla izin vermeyeceğiz.
Bu cümle sadece bir tarihi kompleksten ibaret değildi. Aynı zamanda Türkiye’nin bölgede giderek güçlenen etkisinden duyulan rahatsızlığın, hatta korkunun dışavurumuydu. Çünkü İsrail çok iyi biliyor ki, bu topraklar sustuğunda Gazze yalnız kalır. Türkiye ses verdiğinde, Kudüs yeniden ayağa kalkar. Ve bu da onların en çok korktuğu şeydir.
Türkiye, İran ve İsrail arasında bir geçit değil, bir kilit noktadır. İncirlik Üssü, NATO radarları, hava sahası, deniz yolları… Her biri bir başka güç için vazgeçilmez. O yüzden de, kimse Türkiye’yi tarafsız bırakmak istemez. Ya susturmak isterler ya da diz çöktürmek. Türkiye artık yalnızca bir ülke değil, Müslüman coğrafyanın vicdanı olarak görülüyor. Erdoğan’ın BM kürsüsünde “Dünya 5’ten büyüktür” çıkışı sadece bir siyasi slogan değil, yürekten gelen bir haykırıştı. Siyonist aklın istemediği tam da bu: İmanla siyaset yapabilen bir liderin çıkıp hakikati söylemesi.
İran ve İsrail’in Aynı Anda Türkiye’den Rahatsız Olması Tesadüf mü?
İran da tedirgin, İsrail de… Çünkü Türkiye’nin durduğu yer net: Adaletten yana. Savaşta değil, barışta direnen bir devlet olarak her iki tarafın da stratejisini bozuyor. İsrail, Türkiye’nin Filistin’e uzanan merhamet elinden, İran ise Türkiye’nin Türk dünyasına açılan kapısından rahatsız.
Ne gariptir, Kudüs’ü bombalayan da, Şam’da mezhep savaşı körükleyen de sonunda aynı ülkeyi suçluyor: Türkiye.
Son günlerde sosyal medyada yayılan bazı dezenformasyonlar, özellikle Türkiye’nin ABD uçaklarına hava sahasını açtığına dair yalan haberler, bilinçli olarak servis ediliyor. Amaç belli: Türkiye’yi Arap halklarının gözünde şeytanlaştırmak. Çünkü onlar biliyor ki, Arap sokakları Türkiye’ye umutla bakıyor. Kudüs düşerse İstanbul ağlar diye inanıyor.
Ama onlar unutur, biz hatırlarız:
“Müminler kardeştir.”
Ve biz, sınırlarımızın ötesinde yanan her yüreği kendi yangınımız biliriz.
Bugün Hedef Türkiye, Yarın Ne?
Eğer biz bugün dik durmazsak, yarın hedef Azerbaycan olur, Pakistan olur, Katar olur. Türkiye yalnızca bir coğrafya değil, bir duruştur. Bu yüzden mesele sadece politika değil, bir varoluş mücadelesidir
Tarih boyunca bu millet, düşmanını denizde değil yürekte boğmayı bildi. Biz ne Moğol’un önünde diz çöktük, ne Haçlı’ya baş eğdik. Bugün de ne Siyonizm’e ne emperyalizme kul olmayız.
Kalbimiz Kâbe’ye, Duruşumuz Hakk’a Yönelmişse Korkumuz Yok
Evet, hedefte olabiliriz. Ama unutmayın:
Kâbe’nin etrafı put doluyken de İbrahim vardı.
Ve biz biliyoruz ki, bizim yardımcımız ne Amerika’dır, ne NATO’dur.
Bizim yardımcımız Allah’tır.