Anne… Eskiden aşk nasıldı? Bu soru, bir çocuğun gözlerinde masumiyet, bir kadının yüreğinde sızı, bir toplumun hafızasında ise kayıp bir dua gibi yankılanıyor.
Eskiden aşk…Secdeyle başlardı. Göz değil, gönül severdi. Sevda bir kelime değil, bir yolculuktu. İki kalp Allah’ın adıyla kenetlenir, aşk; araya perde konulmadan yaşanmazdı. Melekler şahit olur, gök dua ederdi. Şimdi ise her şey görünür oldu ama hiçbir şey derin değil. Herkes “aşk” diyor, ama kimse sevmeyi bilmiyor.
İslam’da aşk; arzunun değil, ahlakın dilidir.Allah Teâlâ Kur’an’da der ki: “Onlarla aranızda meveddet (derin sevgi) ve rahmet var kıldık.” (Rum, 21) Bu ayet , bir kalbi anlatır aslında. Meveddet, sadece hoşlanmak değil; acıda da , yoklukta da sarılmaktır. Bugün ne yazık ki aşk adına sunulan birçok şey, sadece hevestir. Sosyal medya ekranlarında başlayan ilişkiler, dizilerde özendirilen sevdalar, sadakat yerine serbestlik yüceltiliyor.Bugün kimi zaman ekranlarda, kimi zaman sosyal medya satırlarında, bazen de sözde “aydın” söylemlerde bir konu acımasızca gündeme getirilir:
“Hz. Peygamber (sav), Hz. Aişe ile çok küçük yaşta evlendi…”
Bu cümle, ne bir merakın meyvesidir ne de bir bilgi arayışının. Bu cümle, kasıtlı bir karalamanın, İslam’ı itibarsızlaştırma çabasının en sinsi aracıdır.Oysa Hz. Aişe annemiz, çocuk değil; döneminin en yüksek ruhsal ve zihinsel olgunluğuna sahip bir genç hanımefendiydi. O çağda yaş, bugünkü gibi sadece rakam değildi. Olgunluk; kültürle, sorumlulukla, yetişme tarzıyla ölçülürdü.
Hz. Aişe (r.anha), sıradan biri değildi.O, Hz. Ebubekir gibi bir bilge babanın evinde büyüdü.Kur’an’ın indiği evde, vahyin sesiyle serpildi.Zeka olarak yaşıtlarının çok ötesindeydi. İlim, ahlak ve zarafetle donatılmıştı. Peygamber Efendimiz (sav), onunla evlendiğinde bu evlilik, toplumun en şerefli iki ailesini birleştiren ilahi bir iradeydi.Bu izdivaç; bir aşkın, bir ilmin, bir rahmetin kapısını araladı.Hz. Aişe, sadece bir eş olmadı…O, İslam’ın en büyük kadın âlimi oldu. 2200’den fazla hadis rivayet etti.Kadınlar ona dini meselelerde koşar, devlet adamları ondan ilim öğrenirdi.Savaş meydanlarında da, mescit kürsülerinde de yer aldı.O, bir ümmete annelik etti.
Şimdi soralım: Bir çocuk bunu yapabilir miydi? Hayır. Ama Hz. Aişe yaptı, çünkü o bir “çocuk” değildi.
O, Allah’ın seçtiği bir hanım, Peygamber’in gönlünün nuru, ümmetin kutlu annesiydi.
Hz. Aişe evliliği üzerinden İslam’a iftira atanlar; aslında İslam’ın kadına verdiği değeri yıkmak istiyorlar. Çünkü İslam, kadını gömülü bebeklikten, ümmet anneliğine yükselten yegâne dindir.
İslam olmasaydı, Hz. Aişe’ler sadece gölgede kalırdı. Eleştirilmesi gereken, çocukların hayatlarına erken yaşta zorla müdahale eden, onları eğitim ve gelişim haklarından mahrum bırakan sistemler ve tutumlardır Toplum olarak artık çocukların üzerinde bu ağır yükü bırakmayı reddetmeliyiz. Eğitim, sevgi ve sabırla büyüyen çocuklar, yarınlarımızın en sağlam temelleridir. Çocuk evlilikleri, sadece o çocuğun değil; bütün bir toplumun geleceğinin gasp edilmesidir. Her çocuk, Allah’ın bize emanet ettiği bir nurdur; onu karanlıklara terk etmek, sadece insanlığı değil, Rabbimizin rızasını da kaybetmektir. Gelin, çocuklarımızı koruyalım, onları sevgi ve imanla büyütelim; çünkü gerçek iman, en savunmasız olanı gözetmektir
Sizi tebrik ediyorum. Bu kadar güzel anlatılır mı? Her yazınız ayrı bir mükemmellikte. Bravo
Takip ediyorum tüm köşe yazılarınızı.
Çok teşekkür ederim