Tarih bazen kılıçla yazılır, bazen kalemle. Bazen düşman sınırdan geçerek gelir, bazense içimizden birilerinin bakışlarında saklanır.
En yıkıcı savaşlar çoğu zaman sessiz olanlardır. ”Beşinci kol” işte böyle bir gölge gibi dolaşır milletlerin damarlarında. İlk bakışta tanımazsın; çünkü onun elinde silah yoktur, ama sözü zehir gibidir. Yüzü tebessüm eder, ama kalbi başkasına atar. O, düşmanının değil; düşmanla beraber olanın, içerden iş görenin adıdır.
Bu kavram ilk kez İspanya İç Savaşı’nda telaffuz edildi. Ama asıl anlamını, geçmişte ihanete uğrayan her milletin kalbinde kazıdı. Bu coğrafyada da öyle… Osmanlı yıkılırken, İstanbul’da bazı kalemler Batı’ya övgü düzüp, Anadolu’daki direnişe “isyan” diyordu. Bugün ise ekranlarda, kürsülerde, dijital dünyalarda başka maskelerle karşımızda…
Bazen beşinci kol, bir gazeteci kılığına girer; milletin inancına, tarihine alaycı bakışlar fırlatır.
Bazen bir akademisyen olur; yüz yıllık geçmişi küçümser.
Bazen bir sanatçı maskesi takar; değerleri aşağılarken “özgürlük” der, inancı hor görürken “yaratıcılık” kisvesi arkasına saklanır.Ama en çok da susar. Mazlum yere düştüğünde, beşinci kolun en belirgin hali suskunluğudur. İsrail’in çocuklara attığı bombalara tek kelime etmeyenler, aynı kişiler değil mi? Onlar için adalet sadece kendi ideolojilerine yararsa anlamlı…Bugün Filistin yanıyor. Anneler, çocuklarının saçlarını değil, bedenlerinin parçalarını kokluyor. Ve bazıları hala “ama” diyerek başlıyor cümlelerine. İşte orası, insanlıkla ihanetin kesiştiği yerdir. Çünkü vicdan “ama” bilmez. Ya vardır ya yoktur.
Bakın tarih boyunca bu topraklar ne badireler atlattı. Moğol istilaları, Haçlı Seferleri, Batı’nın oyunları, içerideki fitneler ..Ama her seferinde bir şey kurtardı bizi: iman. Bu milletin en büyük silahı, gönlündeki dualar, annelerin sabrı, gençlerin “Ya Allah” diyerek yürüdüğü yollardı. İşte beşinci kol da tam buraya saldırıyor. Çünkü bir milletin tankı değil; tevekkülü güçlü olursa, hiçbir güç onu yıkamaz.
Vatan sevgisini “ırkçılık” sanır. Dini duyguyu “gericilik”, milli duruşu “faşizm” diye yaftalar. Bugün bize düşen; sadece dikkat etmek değil, uyanmak.
Her söze alkış tutmamak, her “aydın” diye çıkana itibar etmemek.
Gerçek aydın, milletinin yanındadır. Gerçek aydın, halkının yarasını görür, ona körleşmez. Tarih tekerrür etmesin istiyorsak;Beşinci kolu sadece haberlerde değil, kendimizde de aramalıyız.
Zihnimizi kim şekillendiriyor? Hangi diziler bizi biz olmaktan çıkarıyor? Hangi sözler, hangi kavramlar bizi değerlerimizden uzaklaştırıyor? Bu yazıyı okurken belki bir soru düştü içine:
“Ben de bazen istemeden bu oyunun bir parçası mı oldum?”
Cevabı yüreğinde ara. Çünkü beşinci kol en çok, farkında olunmayan yerlerde çoğalır. Ama umut şuradadır: Bir kişi bile “dur!” dediğinde, karanlık sarsılır.
Dış düşmana karşı ordu yeterlidir. Ama içteki düşmana karşı, ancak vicdanlar uyanık olursa kurtulur bu millet.
Şahane Agahoglu