Cinsiyete dayalı eşitsizlik sonucu artan ayrımcılıklar ve yaratılan engeller başta kadınlar olmak üzere bütün toplumun ekonomik, sosyal, kültürel gelişmesinde ciddi sorunlar oluşturur. Kadınların dezavantajlı konumda olması beraberinde toplumsal süreçte ekonomik, sosyal, kurumsal-kültürel ve politik dışlanmayı da getirmektedir. Örneğin, kadınların büyük çoğunluğunun eğitimsiz olması genellikle işsiz; işsiz kadınlar yoksul ve çoğu kez de sosyal güvenlikten yoksun olabilmekte ve kadın bağımlı konuma gelebilmektedir. Oysa ki, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda kadının toplumsal konumu bir ülkenin medeniyet düzeyini belirleme açısından önemlidir.
Türkiye’de de devlet eliyle dezavantajlı gruplara yönelik yapılan yasal düzenlemeler ve uygulanan sosyal politikalar daha çok kadına yönelik yapılmaktadır. Yapılan yasal düzenlemelerle kadının özgürlük, eğitim, sağlık, çalışma gibi haklara erişimi kolaylaştırılarak erkekle eşit konuma getirilmesi amaçlanmaktadır. Bu düzenlemeler; insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında kamusal alanda önemli sonuçlar doğurmuştur. Kadın lehine oluşturulan sosyal politikalarla birlikte eşitlik politikaları hukuki zemin kazanması ve yaygınlaşması olumlu sonuçlar doğursa da yetersiz düzeyde kalmaktadır. Cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik yasal düzenlemeler soyut olarak kalmakta, toplumsal hayata yansımasını teşvik edici sosyal politikalarla desteklenmediği için kadına karşı ayrımcılığı ve dışlayıcı tutumları engelleyememektedir. Devlet tarafından eğitim, istihdam alanlarında yürütülen sosyal politikalar kadını birey olarak güçlendirmek yerine daha çok yardım, dağıtım hizmetleriyle gündeme gelen sosyal politikalardan bahsedilmektedir. Bu durum kadının muhtaçlığını arttırmakta hem vatandaşlık statüsünü zedelemekte hem de birey olma çabasını önünde engel oluşturmakta.
Kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığa ciddi boyutlarda maruz kalması toplumun gelişmesi önünde ciddi sorunlar oluşturmaktadır. Türkiye’de de toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınlar daha düşük öğrenime sahip olmakta, daha az işgücüne katılmakta, daha az gelir elde etmektedir. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı sonucu sosyal dışlanmaya maruz kalan kadın yoksulluğa mahkum edilmekte.
Devletin uyguladığı sosyal politikalarının amacı kadının birey kimliği güçlendirmeye yönelik olması Toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında kadınlara yönelik uygulanacak sosyal politikalarla kadının sosyal dışlanmasını ve dezavantajlı konumunu önleyerek kadın kimliğini güçlendiren toplumsal yasama yönelik eğitim, sağlık, istihdam, siyaset ile sosyal alanlarda kadının gelişmesinin ve ilerlemesinin önünü açacaktır. Kadına yönelik sosyal politikaların devlet tarafından desteklenmesi sağlanırken, sosyal politikaların devletteki hakim anlayıştan bağımsız ve etkilenmeyecek şekilde hukuki zemin oturtulması önemlidir.