Özlem Tunç
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yanlış Teşhis Değil Ama En Sık Görülen Olgu: Ödeme Kaygısı

Yanlış Teşhis Değil Ama En Sık Görülen Olgu: Ödeme Kaygısı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir süredir rahatsızım. Ani somatik ağrılar.

Ardından iş yapma gücünde azalma, isteksizlik.

Yığılan işler, yığılan görüşmeler.

Ve hop—pat diye gelen bir mide kanaması.

“Nasıl? Ne için? Neden?” diye dolanırken, eğitimlerim omuzumdan çekti:

4 yıllık psikoloji lisansı + 2 yıllık klinik psikoloji yüksek lisansı…

“Bu durum tamamen somatik, Özlem. Kendine gel.”

Ben overthinking tarafı yüksek, toplumsal fayda derdine düşmüş, boş vakti olmayan ama kazanç dengesini kuramayan aşırı çalışan bir kadınım.

Günümüzde raflarda hiçbir ürün aynı fiyatta kalmıyor; her alım sırasında yeni bir etiketle karşılaşan toplum olduk. Lakin maaşlar yerinde duruyor, ödenekler alınamıyor, bir de birçok insan sizi fikir alabilir miyim? şunu da yapar mısın? diye ek işlere tabi tutuyor.

Gönüllülükten çok saatim çalınmış gibi hissediyorum,

Ödenek yok, zaman yok. Sosyal hayat yok ödemeler üst üste benim tükenmeyen mesailerim var.

Adını koydum: Ödeme Kaygısı.

Not: Bu, DSM 5 (tanı ölçütleri) de bir tanı değil.

Yeni teşhis filan değil; sahadan yükselen bir olgu.

Klinik pratikte tablo uygunsa anksiyete/uyum bozukluğu spektrumunda kodlanır;

Bağlam için Z59 gibi sosyoekonomik stresörler eklenir (düşük gelir, aşırı yoksulluk, barınma/ekonomik sorunlar vb.). Kısacası “ödeme kaygısı” yazmaz; ekonomik stresör diye not düşülür. (Psikiyatri Derneği)

Peki bilim ne diyor?

Ekonomik güvensizlik, fiziksel ağrıyı arttırıyor, ağrı eşiğini düşürüyor;

33.720 hane verisinde OTC ağrı kesici kullanımını dahi öngörüyor. (Evet, laboratuvar dışı gerçek hayatta da.) (PubMed)

Stres–ağrı birbirini besleyen bir döngü: fizyolojik, bilişsel ve sosyal mekanizmalar aynı kazanda kaynıyor; stres ağrıyı, ağrı stresi büyütüyor.

(PMC)

2025’te yayımlanan bulgular: yoksulluk + yalnızlık, “ağrı–yorgunluk–düşük ruh hali” savunma kümelenmesiyle el ele geziyor. (Yani mesele sadece “moral” değil; bizzat bedensel.)

(PubMed)

Pandemi sonrası yüksek etkili kronik ağrı oranları 2019→2023 aralığında belirgin arttı; bedensel tablo toplumsal ölçeğe taşmış durumda.

(PubMed)

Benim zihin ve düşünce cephem de karşılığı şu:

Ödeyemedikçe insan kendini işe yaramaz sanıyor; randevular yığılıyor, üretim isteği sönüyor, dil sertleşiyor. “Toplumsal öfke” dediğimiz şeyin bir ucu, ekonominin bedene yazdığı ağrı.

İnsanız: sinir sistemimiz sürekli alarmda kalırsa ne kalem akar ne vicdan ferahlar.

Çözümü romantikleştirmeyeceğim:

Yapısal güven (barınma, gıda, borç yönetimi) olmadan ahlâk nutukları öfkeyi söndürmez.

Sağlık cephesi kısa stres–ağrı taramasını rutine almalı; ezber tedaviler yerine yaşam ritmini toparlayan basit protokoller şart.

Bireysel düzeyde ben kendime şunu yazdım:

 uyku–hareket–nefes üçlüsü; dijital fren,
“günlük nakit akışı → günlük sinir sistemi” farkındalığı
ve en önemlisi kendimi suçsuzlaştırmak.
Bu beden koşulların yükünü taşıyor ayıp değil, tamamen hayat gerçeğimiz.

Teşhis değil, gerçek Ödeme Kaygısı.
Sorumluluk paylaşılmadan bu dert bitmez

Birey nefes alacaksa, zemin şart.
Kurum düzen kuracak, devlet güven verecek. İşveren dürüst olacak; hakedişler düzenli,
emek zamanında ödenecek.
Zaman çalanlara güle güle. Para yükü hafifledi mi, öfke de ağrı da biter gider.

Hayatı ağrılara teslim edemeyecek kadar refah toplumlar yok mu var.

Peki biz bunu ülkemiz de neden başaramıyoruz da anti depresanlara bırakılıyor tüm yük.

eee bide benim gibi anti depresan kullanamayanlar ne yapacak hadi ben bu yolları biliyorum arada unutsam da

Neyse midem tuttu yine ben nefes egzersizlerime döneyim…

AŞK’la

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!