İran ile İsrail arasındaki savaş 2025 yılının Haziran ayında, aniden patlak verdi. Tıpkı yarı bulutlu bir Orta Doğu gökyüzünde çakan bir şimşek gibiydi. Sadece 12 gün sürdü ama bölge ekonomisinde, özellikle de Türkiye’de derin izler bıraktı. “Türkiye savaşa girmedi ki, neden etkilensin?” diyebilirsiniz. Ama Orta Doğu gibi her şeyin her şeye bağlı olduğu bir coğrafyada, patlamaların sesi uzaktan bile gelse, piyasalar titremeye başlar!
Dünyanın füzelerden endişelendiği günlerde, petrol fiyatları da adeta bir füze gibi yükseldi. Varil başına yaklaşık 60 dolar olan petrol, sadece birkaç gün içinde 76 dolara fırladı. Enerjisinin büyük bölümünü ithal eden Türkiye gibi bir ülke bu şokla nasıl başa çıksın? Enerji Bakanı da açıkça belirtti: Bu süreçte enerji ithalatı maliyetleri ciddi şekilde arttı.
Ama hikâyenin sadece bir yüzü bu. Dolar kuru da 40 TL’ye kadar çıktı. Evet, tam 40 lira! Bu kadarı bile her şeyin – ekmekten oto yedek parçaya kadar – zamlanması için yeterliydi. Üreticiler dert yandı, tüketiciler de öyle…
Türkiye’nin İhracatı: Bardağın Dolu ve Boş Tarafı
Gelelim işin özüne: 2025’in ilk 6 ayında Türkiye’nin ihracatı nasıl geçti? Rakamlar, ihracatın geçen yıla göre yaklaşık %4,1 arttığını gösteriyor. Yaklaşık 131 milyar dolarlık mal Türkiye’den ihraç edildi. Ama büyüteçle komşu ülkelere bakınca işler biraz karmaşıklaşıyor.
İran ve Irak’a yapılan ihracat azaldı. Güvensiz ortam ve kur oynaklığı insanları temkinli hale getirdi. Ekonomik aktörler adeta adımlarını tartarak attı. Hatta bazı kaynaklar, Türkiye’nin aldığı bazı siyasi tutumların İranlı tüccarların güvenini sarstığını belirtiyor.
Öte yandan, Suriye’ye yapılan ihracat şaşırtıcı biçimde arttı. Suriye’nin bazı bölgelerinde ortamın biraz sakinleşmesi ve ticaret yollarının yeniden açılmasıyla Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı %45’ten fazla artış gösterdi! Sınırdan geçen TIR sayısı 70 binden 113 bine çıktı! Yani sınır yolları, adeta hayati ticaret arterlerine dönüştü.
İnanması zor ama Birleşik Arap Emirlikleri, 2025’in ilk yarısında Türkiye’nin en hızlı büyüyen ticaret ortağı oldu. Bu ülkeye yapılan ihracat %64,5 oranında arttı! Neden mi? Yeni ticaret anlaşmaları imzalandı, gümrük vergileri düşürüldü ve BAE pazarı, Türk altın ve mücevheratına âşık! Sadece bu sektördeki ihracat 1,8 milyar doları aştı!
İran-İsrail savaşı sadece fiyatları etkilemedi; aynı zamanda lojistik hatlarını da bozdu. Gemiler rotalarını değiştirdi, sigortalar pahalandı ve istikrarlı güzergâtlara alışmış Türk ihracatçılar, yeni bir belirsizlik dalgasıyla karşı karşıya kaldı.
Diğer yandan, yatırımcılar altın ve dolara sığındı. Gram altın fiyatı 4350 liranın üzerine çıktı. Bu da demek oluyor ki enflasyon arttı, üretim maliyetleri yükseldi, ihracat odaklı sanayiler nefes alamaz hâle geldi.
Türkiye, ticareti seven bir ülke olduğunu hep gösterdi! İran ile çalışan 5500’den fazla Türk şirketi vardı. Ama şimdi bazı pazarlar daha riskli hâle geldi. Ekonomistler ve politika yapıcılar, Türkiye’nin ihracat pazarlarını çeşitlendirmesi gerektiğini söylüyor. Afrika, Asya ve Türkiye ile serbest ticaret anlaşmaları olan ülkeler – mesela BAE – artık daha fazla ciddiye alınmalı.
Bunun yanında, yerli sanayi de güçlendirilmeli. Çünkü enerji ve hammadde ithalatına bağımlılık ne kadar azalırsa, Türkiye bölgesel krizlerin fırtınalarından o kadar sağlam çıkar.
Evet, savaş sadece 12 gün sürdü ama etkisi aylarca, belki de yıllarca sürebilir. Türkiye bu fırtınaların ortasında ayakta kalmak istiyorsa, akıllıca adımlar atmalı: Yeni pazarlar, çeşitli ihracat kanalları ve en önemlisi bölgesel ticaret ortaklarının güvenini korumak.
Ve biz de, kahvaltı masasında elimizde sıcak çayla, bu gelişmeleri yakından izlemeliyiz. Çünkü Orta Doğu’da hiçbir şey imkânsız değil…