Dr. Hamid Şehanegi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Medya ve Toplumsal Kutuplaşma

Medya ve Toplumsal Kutuplaşma

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yakın zamanda bir kafede karşılaştığım sahne, toplumun güncel manzarasını özetler gibiydi. İki arkadaş aynı konu üzerine konuşurken, biri televizyondan öğrendiklerine, diğeri sosyal medyadan duyduklarına dayanarak bambaşka yorumlar yapıyordu. Bu küçük sohbet, farklı medya açılarının aynı olayı nasıl farklı algılayabildiğini gösteriyor. Günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız bu tür ayrışmalar, toplumsal kutuplaşmanın yansıması. Böyle sahneler, medyanın toplumsal kutuplaşmayı nasıl şekillendirdiğinin küçük bir işaretidir.

Medya, farklı kimliklerin ve görüşlerin kendilerini ifade ettiği bir mecra olsa da günümüz ortamında bu ayrım daha da derinleşiyor. Türkiye’de internet ve sosyal medya kullanımı arttıkça dijital haber ortamı hızla büyüdü; buna paralel olarak siyasi kutuplaşma ile dezenformasyona karşı toplumsal kırılganlık artmaya devam ediyor. Anadolu Ajansı’na konuşan sosyolog İpek Armağan da sosyal medyadaki manipülatif içeriklerin henüz netleşmeden toplumu kutuplaştırdığını ve bu tür önyargılı içeriklerin toplumsal birlikteliği zedelediğini vurguluyor. Bu tablo, medyanın tek taraflı ve şablon haberlere ne kadar açık olduğunu gösteriyor ve böylece ortak gerçeklik algımızın giderek zayıfladığını ortaya koyuyor.

Türkiye’de yapılan bir çalışma, haber tüketicilerinin büyük çoğunluğunun benimsedikleri fikirle paralel kaynakları takip ederek adeta kendi “yankı odalarında” yaşadığını ortaya koyuyor. Sonuçta bireyler kendilerini onaylayan haberlere daha fazla maruz kaldıkça kutuplaştırıcı söylemler güçleniyor. Uzunoğlu’nun 2025 tarihli araştırması ise bağımsız YouTube yayınlarında kriz ve olumsuz temaların baskın olduğunu, içeriklerin duygusal yoğunluk yaratarak izleyiciyi daha çok etkilemeye çalıştığını gösteriyor. Bu eğilimler, dijital mecraların duygusal ve kutuplaştırıcı içeriğe açık bir zemin sağladığını gösteriyor.

Siyasal Dinamikler ve Dijitalleşme

Siyasi aktörler ve medya kuruluşları, güncel tartışmaları kendi anlatıları doğrultusunda şekillendirebiliyor. Çoğu zaman kutuplaşmayı körükleyen bir haber dili kullanıldığı görülüyor. Araştırmalar, Türkiye’deki yoğun partizanlık ve kalitesiz haber üretiminin doğrulama yanlılığını güçlendirerek toplumsal kutuplaşmayı beslediğini gösteriyor. Bu tablo farklı siyasi söylemler arasında derin uçurumlar olduğunu işaret ediyor.

Dijital dünyada algoritmalar ise benzer görüşteki içerikleri öne çıkararak bireyleri sanal balonların içinde tutuyor. Bağımsız sosyolog İpek Armağan’a göre sosyal medya platformlarının çoğu takipçi sayısını artırmaya odaklandığından, haber yerine etkileşim amaçlı içerikler üretiliyor. Bu durum, güvenilir bilginin yerine kutuplaştırıcı gürültünün yükselmesi riskini artırıyor ve sağlıklı bilgi akışını aksatıyor.

Medyanın Sorumluluğu

Medyanın toplumdaki bu ayrışmayı derinleştirmek yerine azaltma sorumluluğu vardır. Habercilik meslek etiği, doğruluk, dengeli yayın ve saydamlık ilkeleri çerçevesinde hareket edilmeli; tahrik edici başlıklardan kaçınılmalıdır. Anadolu Ajansı’na konuşan Armağan, gazetecilik ile dedikodu arasında net bir ahlaki çizginin korunması gerektiğini, toplumsal infial yaratan olaylarla ilgili haberlere söylentilerden uzak nesnel yaklaşımlar kazandırılması gerektiğini vurguluyor. kuruluşları farklı toplumsal kesimlerin beklentilerine de yer vererek, toplumu birleştirici bir dili benimsemelidir.

Çözüm Önerileri

  • Eğitim ve medya okuryazarlığı: Vatandaşların farklı kaynaklardan gelen bilgiyi eleştirel süzgeçten geçirmesini sağlayacak eğitim programları yaygınlaştırılmalıdır.
  • Dengeli yayıncılık ve denetim: Medya kuruluşları farklı görüşlere yer veren çoğulcu içerikler üretmeli; gerekirse şeffaflık ve etik kurallarını güçlendirecek düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Diyalog platformları: Sivil toplum, akademi ve medya temsilcilerinin bir araya geleceği, uzlaşma ve anlayışı teşvik eden forumlar düzenlenmelidir.
  • Teknoloji ve politika: Sosyal medya platformları dezenformasyonla mücadele edecek algoritmik iyileştirmeler geliştirmeli, siyasi aktörler ise uzlaşmacı ve sorumlu bir dil benimsemelidir.
  • Toplumsal dayanışma kültürü: Ortak değerler vurgulanarak farklı görüşler arasında empati kurmayı sağlayacak etkinlik ve projeler desteklenmelidir.

Bu adımlar, medyanın ve toplumun birlikte çaba göstermesiyle etkili olacaktır. Günümüzün hızlı bilgi akışı ortamında sorumlu medya pratikleri ve bilinçli tüketiciler, ülkenin birleştirici gücünü koruyacak en güçlü araçlardır. Bu bilinçle hareket etmek aynı zamanda demokratik olgunluğumuzun da bir göstergesi olacaktır. Ulusal bütünlüğü sağlam tutmak ve farklılıklarımızı sağlıklı diyaloğa dönüştürmek için bu sorumluluğu birlikte üstlenebiliriz.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!