Seçimlere sayılı günler kaldı…
Çok doğru bir saptamadır.
Evet, “sayılı günlerdir”, çünkü zaman çizgisi üzerinde önceden bir “mutabakat” tesis edilmiştir.
Bu “sayılı günler” nezdinde, yeni başkan olmak isteyenler ya da ittifaklara yazılmış siyasi partiler ne yapıyorlar, derseniz, kanımca zamanı dolduruyorlar derim.
Gerçekten de…
Siyaset açısından seçim zamanı geldiğinde, “seçmen vatandaş” olarak sandık başlarına giderek, o çok şikâyet ettiğin durumların değişmesinde senin rolün hayatîdir.
Eğer tabii “normal bir ülkede” yaşıyorsan…
Daha önce de yazılarımda belirttim, 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçiminde, ipi göğüsleme babında ben Sayın Erdoğan’ı daha önde görüyorum.
Bunu, hem AK Parti özelinde hem de Cumhur İttifakı bileşeni bağlamında ifade ediyorum.
Burada, sayısız, memleket gündeminin olumsuzluğundan dem vurabilecek hadise ve olgulardan bahis açmak mümkün.
Yaz, yazabildiğin kadar:
– Yüksek enflasyon,
– Geçim zorluğu,
– Gelecek kaygısı,
– Önünü görebilme umudu,
– Daha iyi bir yaşam beklentisi,
– Mutluluk,
– Kendini huzur ve güven içinde hissederek, “kendini gerçekleştirme” kapasiteni işletebilmen…
– İfade hürriyeti,
– Hak, hukuk, adalet sacayağının yaşamda ahenk içinde birbirini tamamlaması.
* * *
Tamam, yazalım bildiğimiz şeyleri…
Şimdi, iktidara namzet oluşumlar, muhalefet partileri, şunca geçen zaman zarfında tamamıyla “farklı, orijinal” ne söyledi/söylediler?
Dikkat ediyorsanız, gündemi belirleme gücü hâlen AK Parti ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde.
Ben, özellikle, bu muhalefeti temsil eden partilerin nitelendirildikleri isimlere de takılmış durumdayım… ALTILI MASA söylemi, beşi bir etmez tabiri…
Kanımca, bu tip söylemlerde hep bir aşağılama var ama kusura bakmasınlar muhalefet partileri, bu fırsatı kendileri sunuyorlar.
MİLLET İTTİFAKI söylemi artık gittikçe “irtifa kaybediyor”. Lamı-cimi yok, ne Cumhuriyet Halk Partisi ne de İYİ Parti, en başta çatısını oluşturdukları ittifakın isminin kullanılmasında algılarla olması gerektiği kadarıyla mücadele edebiliyorlar!
Biliyorsunuz…
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve partinin önde gelenleri, partilerinin isminin A-KE-PE veya akp şeklinde yazılmasından şiddetle rahatsızlık duymuş ve bunun (AK Parti) şeklinde yazılması veçhesinde uğraşarak norm hâline getirtmişlerdir.
Belki şöyle bir düşünce aklınızdan geçebilir: Sen bu sıralar nedense muhalefet partileriyle çok fazla uğraşıyorsun, derdin ne?
Pekâlâ uğraşacağız, ki eğer memleket gerçekten de kötü durumdaysa ve çare kendilerindeyse, öncelikle muhalefet partileri, gerçekten de ben 6’lı masa tabirinden hiç haz etmedim, kendilerinin samimiyetini ve göreve hazır oldukları “intibaını” olması gereken ölçütlerde topluma sunabilmeleri gerekmektedir.
Şimdi gel de iktidara göbekten bağlı yazarların-medya unsurlarının, “seçime sayılı günler kala hâlâ cumhurbaşkanı adayını bile ilan edemiyorlar” alaysamasına katılma!
Kusura bakmayın değerli okuyucular, özellikle iktidarın yönetişim tarzından ve uygulamalarından rahatsız okuyucular;
Sizler, yeni bir Türkiye trenini taşıyan ( MİLLET İTTİFAKI) lokomotifinin, tünelden sağsalim geçerek tünelin sonundaki “aydınlığa” varabileceğine “eldeki şartlar” altında ne kadar inanıyorsunuz ve ne kadar prim verebiliyorsunuz?