Erhan Salman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Savaş Ve Barış

Savaş Ve Barış

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugün, tüm dünyanın gözü önünde bir katliam yaşanıyor ama insanlık seyretmekten öte “çok fazla” bir şey yapamıyor. İdareciler sadece söylem ile yetinirken, Batı yakasının halkları protesto gösterilerinde bulunuyor.

Gazze’de Filistinliler kendi topraklarında, katil ve teokratik fikirlerini hayata geçirmek için saçmasapan dayanaklarla kendine taraftar toplayan İsrail tarafından katlediliyor. Kâh ileri ve yüksek teknolojili silahlarla kâh aç ve susuz bırakılarak.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü 2024 yılı askeri harcamalar raporu yayımlanmış. Rapora göre, dünya genelinde askeri harcamalar 2.7 trilyon dolara ($) ulaşarak, 10 yılda %37’lik bir artış göstermiş.

2024 yılında en çok harcama yapan 5 ülke ABD, Çin, Rusya, Almanya ve Hindistan olmuş. Bu ülkeler, dünya askeri harcamalarının %60’ını tek başına karşılamışlar. ABD, 997 milyar dolar’lık harcamasıyla dünya genelindeki askeri harcamaların %37’sini tek başına karşılamış. Çin, 314 milyar dolarlık harcamayla 2’inci sırada yer almış. Rusya, Ukrayna savaşı dolayısıyla askeri harcamalarını bir önceki yıla göre %38 artırarak 149 milyar dolara çıkarmış. (magmadergisi.com)

Şöyle baktığımızda…

2025 yılında, Pakistan, Hindistan, Yemen ve İran sıcak savaşın içine çekilen ülkeler oldular. Bu bağlamda, 66 ülke ve 2 milyar insan doğrudan savaş coğrafyasında bulunuyormuş. Cari dönemde yaşadığımız lokal savaş ve çatışmaların gerekçesi olarak küresel iktisadî hakimiyetin ABD ve Avrupa’dan, Çin ve Asya-Pasifik bölgesine kayması, gösteriliyormuş. Çin’in meta üretimi ve tedarik zincirlerindeki hâkimiyeti küresel ticari hâkimiyet açısından en önemli tehdit unsuru olarak görülüyormuş.

(Evrensel gazetesi)

Dünyada bu kadar ilerleme yaşanmasına rağmen ne yoksulluk ne de kan ve gözyaşı sonlandırılabiliyor. Eskinin konvansiyonel savaşlarının yerini artık nükleer tehditler ve insansız hava araçlarının aldığını görüyoruz.

******

Savaş ve çatışma mahallerinin genişletilmesi ve silah fabrikalarının durmadan çalışmaları kötücül akılların planlamalarının sonucudur. Kötü ruhlar habisçe emellerinin peşinden koşarak, muratlarına kavuşmak adına, daha ne kadar daha insan kıyımına göz yumacaklar? Hâlbuki, yirmi birinci yüzyıl, milenyum çağı, temel insan hak ve hürriyetlerinin daha fazla hayata entegre edileceği ve insanların refah ile gönenç içinde yaşayacakları bir dönemeçti. Sözde böyleydi.

Dünyada doymak bilmeyen kursakların, daha fazla adına, insanları ve toplumları kan gölünün içine ram etmeleri, yıllardır ve asırlardır devam eden bir gelişme. Değişme, sadece belki de planların ve stratejilerin yeniden gözden geçirilmeleri için barış yapılmasıdır. Dünyada barıştan ziyade savaşa daha fazla yatırım yapılması, devletlerin güya güvenlikleri adına silahlanmaları…

Bir yanda…

Amerika Birleşik Devletleri ve onun çizgi film kahramanı karakterinden izdüşüm almış başkanı Trump… Önce dünyayı bir maceraya sürüklüyor, kıta ötesinden İsrail’in uyguladığı mezalime destek oluyor, silah ve diğer savaş gereksinimi araçları İsrail’e yolluyor.

Öte yandan “arabuluculuk” rolüne soyunuyor. Ne Trump’ın ne de ABD derin devletinin ne de Avrupa yakasının dünyanın iyiliğine, refahına ve huzuruna yönelik teşebbüslerine aldanmamak gerek. Ne de olsa emperyalizmin uygulayıcılarının “huylu huyundan vazgeçmez” misali davranacağını, kaç kez daha test etmek zorunda kalacağız?

“Savaş, bir devlet ya da devletler grubunun diğer bir devlet ya da devletler grubuna karşı giriştiği topyekûn mücadeledir. Savaş evrensel bir olaydır. 35000 yıldan beri, son buzul çağının sona ermesinden bu yana, her zaman ve her yerde yaşanmaktadır. 5000 yıldan beridir de savaşların kayıtları tutulmaktadır. Dünyanın yazılı tarihi de savaş tarihinden başka bir şey değildir. Yazılı tarihin son 3500 yılında sadece 270 yıl savaş görülmedi. Yani savaş, uygarlık ve demokrasiyle de ortadan kalkmamıştır.”

(Osman Pamukoğlu, III. Dünya Savaşı, sf. 13, İnkilap Yayınevi, İstanbul, 2019)

Ortalığı kan gölüne çevirenler yılların verdiği bir marazdan kurtulamıyorlar. Üstüne üstelik temel insan hak ve özgürlüklerinin kutsiyetine dayanarak yapıyorlar bunları. O zaman bizler de her ân, her zaman dediğim gibi, agâh ve uyanık olmak “zorundayız”.  

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!