2023 yılında ifa edilecek Cumhurbaşkanlığı Seçimi, gerçekten de hem siyasi partiler bağlamında hem de halkımız bağlamında büyük öneme haiz.
Cumhur İttifakının bileşenleri açısından görünen hiçbir sorunun olmadığı ve dahası büyük ihtimalle aday olduğu gizlenmeyen Sayın Erdoğan’ın arkasında tam destek olduğu.
Bu, özellikle AK Parti ve Sayın Erdoğan açısından, ilerideki süreçlerde vuku bulabilecek hadiselerde “muğlaklıkları” dağıtmakta.
Öte yandan, muhalefet tarafında artık bir muamma var ki, aynen “kör düğüm” gibi… Aylardır çözülemiyor. Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı bilmecesi… Cumhuriyet Halk Partililerinin gönlünde yatan isim, genel olarak ifade edecek olursak, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu.
Burada tuhaf olan bir durum yok. Yalnız, özellikle Millet İttifakı saflarında zuhur eden bu sisli ortam, yani bilinmez aday hususu, bence en çok AK Parti’nin işine yarıyor. Her şeyden önce bu durumu, polemik hâline getirdiler. Algı oyunlarıyla sürekli olarak, resmen ilan edilmemiş “aday adayı” Sayın Kılıçdaroğlu üzerinden stres oluşturuyorlar, aslında stresi muhalefet tabanında oluşturuyorlar.
Şöyle bu hengâmeye baktığımda, muhalefet açısından hiçte verimli çalışmalar yapılamadığını deneyimliyorum. Bir kere, CHP içinde parti içi disiplin yok. Hani o çok methettikleri “parti içi demokrasi” yanılsaması var ya, yani düşüncelerin özgürce serdedilebilmesi… Evet, gerçekten de takdire şayan… Ama öte yandan, partinin ahengini bozduğunu görmüyorlar mı? Daha önce de yazmıştım. Ekrem İmamoğlu’nun resmiyetteki konumu nedir? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Doğru mu? Doğru.
O zaman, Sayın İmamoğlu’nun çeşitli illerde bir siyasi partinin genel başkanı hüviyetinde karşılanması ve miting tertiplemesi, neyin nesi?
He, parti içi demokrasi dediğiniz zaman, işte böyle normalde absürd kaçması gereken eylemler ve tutumlar, normalleşir ve rakibinize hamle üstünlüğü sağlar.