EKONOMİNİN, vatandaşların belini bükmesi siyaset kurumu içinde polemiklere neden olmakta.
Her şeyden önce elma ile armudu ayırmak lâzım. Bazen, siyasetçiler, sırf siyasal gelecekleri için oportünist demeçlerle ve tutumlarla toplumlarını yönlendirmekte ve bir süreliğine olsa da teskin etme yönüne gitmekte.
Bazı toplumsal kaynamalardan yola çıkarak istedikleri özlemlerinin meydana gelmesi adına kitlelerin şekillendirilmesi çokça rastlanan bir şey. Evet, ekonominin genel durumu iyi değil. Enflasyon yüksek. İthalata dayalı bir ekonomik yapı. Ücretlerin her ne kadar yükseltilmiş olsa da yaşam gereklerini karşılayamaması…
Yine, bazı uygulanan yanlış politikalardan ötürü tarım sektörünün ve hayvancılığın bitme noktasına gelmesi… Bunlar zaten herkesin gördüğü ve kendince yorumladığı bir husus. Burada eksiklik muhalefet cenahının takındığı tutumdan kaynaklanıyor. Bakıyorum da hâlen sol jargonun klasik olagelen kavramlarından medet ummaları, sizce de bulunduğumuz toplum düzeni içinde komik olmuyor mu?
Birkaç gündür basına yansıyan nahoş vakalardan hareketle gelecek tasarımları yapılıyor. Ve buna da “siyaset mühendisliği” ya da “toplum mühendisliği” deniliyor. Yine muhalefetin özgül ağırlığı en fazla olan bileşeni CHP, toplumda soru işaretlerinin zuhur etmesinde en önde gelmekte. Sadece belirli aralıklarla toplanmak ve kamuoyuna bildiri dağıtarak, memnuniyet dolu yüz ifadeleriyle fotoğraf kareleri servis etmek, stratejik hamle olarak değer görmüyor.
Bunca olumsuzluk içinde eğer muhalefet farkındalık oluşturup, “geniş kitlelerden” oy alamaz ise…
Bir tez olumlanmış olacak: “Muhalefettekilerin iktidar olmak gibi bir dertleri yok!”