Bazı şeyleri anlamak ya da anlamlandırmak istersin, onun neden öyle olduğuna kafa yormaya meylersin, bir bakarsın beyhude bir girişim içinde olduğunu görürsün.
Konum yine, muhalefet ve muhalefete destek veren “bir avuç basın-yayın organlarının”, politikacılardan daha fazla “siyasete boğazlarına kadar” batmış olmaları.
Neredeyse iki yıldır muhalefet partileri “seçim sürecine” hazırlanmaya çalışıyorlar.
Masa tertip ettiler. Bu masa etrafında toplanıyorlar. Bir şeyler “yapılıyor” izlenimi verilmeye çabalanıyor. Bazen yemek yemeleri, işte yemek esnasında sahip oldukları menü, gazetecilerin gündemini işgal ediyor.
Daha doğrusu, iktidara destek veren gazetecilerin ve onların gazetelerinin tek uğraşları, Millet İttifakı’nın aylardır bir masa etrafında toplanmalarına rağmen, dişe dokunur bir şey ortaya çıkaramamaları.
İktidara yakın gazeteciler için bu durum epeyce eğlenceli olmalı. Yazılarını okuduğunuzda, zaten nasıl muhalefeti toptan tiye aldıklarını hemencecik anlıyorsunuz.
Şunu belirteyim, Türkiye’de gazetecilik ve mesleğinin nasıl sorunlu bir alan olduğunu, artık tekrarlara düşerek ifade etmeye lüzum yok.
Tamam, iktidara destek veren gazeteciler, şikeli ve yanlı bir yayımcılık-yayıncılık yapsınlar. Sürekli olarak iktidar partisini ve Sayın Erdoğan’ı pohpohlasınlar ve övsünler.
Ekmek paraları bundan ötürü sağlanıyor deriz. Öte yandan, muhalefetten daha fazla canhıraş muhalefet yapan gazetelere ya da gazetecilere ne demeli?
Sizce de burada, muhalefet yapan gazetelerde/gazetecilerde sıkıntı yok mu?
Lafı eğmeye bükmeye gerek yok. Gerçekten de Türkiye’de bazı şeyler hiç değişmiyor. Bizim insanımız iktidara “göbekten bağlı gazeteciliğe/gazeteciye” olabildiğince itiraz ederken, muhalefet sıralarında gazetecilik yapan kişilerin yaptığı işi sor-gu-la-ya-mı-yor!
Şöyle biraz muhalif olan gazetelere ve tv’lere bakının, buralarda vakit geçirin…
Mübalağ yapmıyorum, muhalif siyasetçilerden daha fazla “politika” yaptıklarını görürsünüz. Sol gazetelerin bu canhıraş gayretlerini “anlayamamam” veya “anlama yoksunluğu çekmem”, acaba bende bir marazanın olduğunun göstergesi midir, yoksa olması gereken bir çabadır da benim aklım buna yetmiyor mudur?
***
Yayımlanan anket sonuçlarına balıklama atlamalar, elde edilen bulguları alanında “uzman kişilere” yorumlatmalar, işte efendim görüyor musunuz, zafer yakındır gibi, hiçbir altyapısı doldurulamamış öngörüde bulunmalar…
Gerçekten de senelerdir bu garabet durumu, ara sıra köşe yazılarımda dile getiririm ama pek fazla bir şeyin değişmediğini de üzülerek deneyimliyorum. Senelerce sağ cenah ne dedi durdu: Askerî vesayetten dert yandı, yargının siyasete el atmasından dert yandı, ezcümle siyaset dışı güçlerin, meşru olmayan yöntem ve yollarla siyaset aksını değiştirmesini eleştirdi.
Hiç lafı dolandırmayalım, nasıl ki askerlerin veya sivil toplum görünümlü kuruluşların ya da iş insanlarının, meşruiyet dayanağı olmayan biçimlerde siyasete müdahil olmaları ve buradan şahsi çıkar elde etmeleri hem toplumsal vicdan hem de ahlâk açısından sorunluysa…
İşleri gereği objektif olmaları gereken gazetecilerin tarafsızlık ilkesini unutarak, hitap ettikleri kitlelerin hoşuna gidecek haber üretiminde bulunmaları, bahsettiğim üzere siyasetçiden daha fazla siyaset şapkasıyla arz-ı endam eylemeleri, tüm eleştirdikleri tezat durumlarla eş düzlemde buluşmaları anlamına gelmektedir.
En azından benim açımdan, muhalif cephede bulunan gazetecilerin, bu tip gazetecilik yapmalarının hiçbir toplumsal faydaya da neden olmadığı ortada:
Boş hayal pazarlayıp satmak, o “ân” için geçer akçe olabilir de, ya sonra ne olacak?
E zaten mesele de bu değil mi?