Türkiye’miz gerçekten de dramatik, evlere şenlik gündemlerle insanlarımızın sinirlerini germekte.
İnsan canının hiçbir kıymeti kalmadı ülkemizde. Gıda zehirlenmelerinden son günlerde vatandaşlarımız yaşamlarını yitirdiler. Evet, yine evet, hiçbir hükümet veya devlet ilgilisi veya sorumlusu istifa etmeyi düşünmedi, düşünmüyor da. Türkiye’de olur böyle vakalar diye diye bugünlere geldik. Bize has gelişmeler…
Değerli okuyucular, hükümet veya devlet görevlilerinin sadece “baş sağlığı” temennilerinde bulunmaları yetmiyor. Olayın aydınlatılması için tüm kurumlarımız “seferber” edilmiştir demeleri de yetmiyor. İşte senelerdir dillendirilen kavramlar var ya… Bunlar için ehemmiyet kazanıyor. Eğer, Türkiye’de tam anlamıyla “bağımsız bir yargı” sistemi olsa, denge ve denetleme mekanizması olması gerektiği gibi çalışmış olsa, böyle üzücü olayların yaşanması da azalırdı.
Şeffaflık…
Hesap verebilme…
Bu mekanizmalar memleketimizde çalışmadığı müddetçe böyle elim olaylar olmaya devam eder…
Bizler de birileri acaba “istifa edecek” mi diye bekleriz.
Demokrasimizin yeterince olgunlaşmamış olması, hukuk devleti prensiplerine tüm vatandaşlarca ve devlet yöneticileri tarafından riayet edilmemesi, haklının ya da mağdurun hukuk açısından hakkını alamaması ve öte yandan herkesin kendince hukuk arayışı içinde olması; bunun da sokak eşkıyacılığına yol açtığını görmediğimiz sürece…
Sade yurttaşlar olarak böyle olaylarda; kadın cinayetlerinde olsun, çocuk işçilerin çalışma hayatı içinde olması gereken tedbirler alınmadığından dolayı ölmelerine, yine ihmaller zincirlerinden ötürü insanlarımızın toplu ölümüne…
Ahlanır vahlanırız, dövünürüz. Ama gelecekte bir daha en azından tekerrür etmemesi için alınması gereken tedbirleri de bekler dururuz. Çünkü burası TÜRKİYE’DİR…
İNSAN CANI HER ŞEYDEN ucuzdur.
