Erhan Salman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Etle Kemik Olmuş Bir Türkiye İçin… Umudumuz Hiç Sönmeyecek

Etle Kemik Olmuş Bir Türkiye İçin… Umudumuz Hiç Sönmeyecek

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2023 genel seçimlerine, görece epeyce bir zaman var.

İttifaklar arasında- MİLLET İTTİFAKI, CUMHUR İTTİFAKI-

Atışmalar ve ağız dalaşları üzerinden…

Siyaset yapılıyor…

Ve dahası politika üretildiği zannediliyor.

Şimdi, şöyle genel manzaraya baktığımızda…

Özellikle…

MİLLET İTTİFAKI açısından dereleri görmeden geçme havası zuhur etmiş durumda.

Şunu söylemekte yarar var: Her ne kadar AK Parti iktidarı, 20 yıllık bir yıpranma sürecinden geçiyorsa da, bu süreç içerisinde siyaset yapma refleksine daha fazla sahip.

Demek istediğim, cari hükümet yapısının, toplumsal dokunun hücrelerine daha fazla nüfuz edebilmesi.

Türkiye’de siyasetin iki ana damar üzerinden sürdürüldüğünü ve devam ettirilmek istendiğini görüyorsunuz.

Özellikle…

1980 Askerî Darbesi’nin hem sosyolojik hem de siyasal yapıda neden olduğu “doğal olmayan”dönüştürücü rolü, sonraki zamanlarda İslam dininin değerleri üzerinden politika yapma derdinde olan ve buna göre kendilerine “istikamet” ve dava belirleyen siyasi hareketlere kaldıraç biçiminde yol açmış ve siyaset kurumu içinde “meşruiyet” kazanarak toplumsal taban minvalinde konsolide olmalarını da sağlamıştır.

Öte yandan… Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı sürecinde iyiden iyiye dağılma evresinde olması ve ordudaki Batıdaki gelişmelerden haberdar moderncilerin(yenilikçilerin) asker-aydınların, zaten modernleşme sürecinin başlatıldığı gerçekliğiyle, kurtuluşun, dağılan imparatorluk topraklarından Anadolu’da yepyeni bir zihniyet ve teşkilatlanma eylemiyle vuku bulacağına inanmalarıyla “oldu-bitti” yöntemiyle tesis ettikleri cumhuriyetçi laik ulus-devlet modeli ve onun ideolojisi.

Bu bağlamda…

Yapılan değerlendirmelere, ezelden beri toplumsal yapımızı tesiri altına almış bu iki ana damar üzerinden bakmak, daha verimli olacaktır.

Siyasi yönetim cenahını tesis edenler bakımından da, muhalefet cenahını tesis edenler açısından da…

Üzerinde durulması gereken nokta… Toplumsal kesimlerin, öncelikle bu ulus-devletin bir “yurttaşı” olduğu saikiyle siyaset üretilmesi ve devletin “yansız” olacağı kabulünden hareketle, tüm seçmen-vatandaşların “makbul insan/birey” olduğudur.

Dinimiz İslam üzerinden siyaset üretme derdinde olanlar açısından da, “modernliği-laikliği-sekülerizmi” tek ve biricik bir yaşam tarzı olarak “empoze” etme derdindeki olanlar açısından da bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tek muteberliği, dayatılan “ideolojiye” ve “yaşam değerlerine” tam ve mutlak itaat üzerinden “benzeşmektedir”.

Şöyle çok fazla geriye gitmeden arşivlerde olsun, gazete manşetlerinde olsun, yorum-analizlerde olsun, politikacıların demeçlerinde olsun…

“Amaca giden yolda her türlü yol mubahtır.”, düsturu takip edilmekte ve yine yurttaşlarımızın mütedeyyinlikleri de, daha dünyevî bir yaşam tarzıyla dünyaya bakmaları da, siyasetin çetinceviz atmosferinde, bu katmanlardaki yurttaşlarımızın “ayrıştırılmasına” ve “ötekileştirilmesine” yol açmaktadır.

Bu bağlamda… Siyasetçiler olarak, istediğiniz kadar “demokratikleşme” ve “anayasa güzellemeleri” ikrar edin, ama sade yurttaşta riyakârlığa ve güvensizliğe/dışlamayacılığa neden olmayacak bir siyasal paradigmalar geniş bir konsensüsle tesis edilmediği müddetçe…

İNSANLARIMIZ…

Hep bir rüya âleminde yanılsamalar içinde, çekiştirildiği istikamete hareket edecek…

Ama olan…

ORTAK ÜLKÜMÜZE ve hep ileri motivasyonumuza olacaktır.

ONURLU VE KENDİ KENDİNE YETEBİLEN, TOPLUMSAL HUZURU VE BARIŞI ülkenin tüm sathında tesis edebilmiş bir toplum olabilme hayaliyle…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!