Adalet ve Kalkınma Partisine (AK Parti) kızan insanların; “dinden soğudum.”, “bunlar Müslüman ise ben Müslüman değilim.”, “dua etmeyi bıraktım.” demeleri…
Beni üzmekte. Neden?
Bir insan “inanabilir” de “inanmayabilir” de… Tamam da…
İSLAMİYET ve MÜSLÜMANLIK AK Parti ile mi kaimdir?
AK Parti olmadan İslamiyet olmaz mı?
Gerçekten de bu tip yazımları ve söylemleri, okuyunca ve duyunca bir tuhaf oluyorum, çünkü bunu söyleyenler ve yazanlar, okumuş-yazmış aydın kesimlerimiz.
AK Parti’nin icraatlarından dolayı dinden soğumak, kendini Müslüman kimliğinden uzaklaştırmak, kendine “aydınım” diyen kesimlere hiç yakışmıyor.
Cehaletle bezenmiş cahil insanların bu tarzda yorum yapmaları normal karşılanabilir ama seviye olarak toplum üzeri, yani vasat üzeri kesimlerin geçirdikleri “aydınlanma” sürecinin neye yaradığını insan sormadan edemiyor!
Gerçekten de bu fevri çıkışlar…
AK Parti iktidar olduğundan beridir devam ediyor. Siyasal iktidarın bu ülkeye kazandırdığı en büyük açmazlar: Kutuplaşma, saflaşma, yabancılaşma ve aşırı politize olan kitlelerin birbirlerinden fikirsel ve duygusal olarak uzaklaşmaları ise de…
Bu meyanda…
Hiçbir mantıkî dayanağı olmayan duygu yüklü tepkilerin uç vermesine neden olmalarıdır.
Adalet ve Kalkınma Partisi, İslamiyet’in Türkiye şubesi değildir.
Sayın Erdoğan da (haşa) peygamber değildir.
İslamiyet’in ve Müslümanlığın açık referansları ve kaideleri apaçık ortadayken, bu tip refleksler Siyasal İslamcıların ancak ekmeğine yağ sürer.