Cumhuriyet düşüncesi ve demokrasi, Türkiye’de hâlen tartışmaların üzerinde değer göremediğin için, cumhuriyet felsefesinin ve Türk Devriminin memleket yurttaşlarınca eşanlı olarak olması gerektiğince özümsenemediği için…
29 Ekim 1923 tarihinin sene-i devriyelerinde genelde bayrak sallayıp marşlar söylüyoruz.
Olması gereken bu değil pekâlâ… Cumhuriyet Nedir? Demokrasi Nedir, hâlen bu olguların etrafında sığ düşüncelerle ve genelgeçer tanımlamalarla günümüzü heder ediyoruz.
Gerçek anlamda olması gereken…
Cumhuriyet rejimimizin üzerine titrememiz gerektiğidir. Bu bağlamda, Türk Devrimini ve öncesinde kurtuluş savaşı evrelerini iyi etüt etmeli ve sindirerek çalışmalıyız. Cumhuriyet rejiminin ilanı sürecinde bile ATA’MIZIN fikri genişliğine sahip olmayan kişilerin varlığı, yine bu kişilerin muhalefetlerine rağmen cumhuriyetin ilanı… Atatürk’ün modern Türkiye devleti inşaında düşünce ve tasavvur olarak diğerlerinden ne kadar ileri olduğunun göstergesidir.
Şöyle geçmişe ve Osmanlı Devleti’nin sosyo-ekonomik ve sosyo-politik yapısına iyi bakmak lâzım gelmektedir. Geri kalmış bir ülke ekonomisinden tutunda %90 okuma-yazma bilmeyen bir nüfus, buna binaen hâlen Saltanat ve Hilafet makamlarının geri gelmesi yönünde hülyalara dalan aymazlar.
Her yönüyle geri kalmış bir toprak parçası…
Yine tarihsel perspektife bakarken, belirttiğim gibi, cumhuriyet ilan edildiğinde ve sonraki süreçlerde memlekette ne vardı, ne yoktu veyahut Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden ülkemize miras kalanların ne olduğuydu…
Tarım faaliyetleri ilkel yöntemlerle yapılmakta…
Okul olsun hastane olsun, memleket ihtiyaçlarını giderme babında yetersiz…
Doktorumuz yok…
Velhâsıl-ı kelam, imkânsızlık içindeki bir memleketten kalkınmaya ve ekonomik büyümeye geçen bir genç cumhuriyet.
***
Cumhuriyet ve demokrasi tartışmalarında gözden kaçan hep şu olmuştur. Bir devrim yaşanmış ve akabinde yeni modern bir devlet tesis edilmiş… İnkılaplar hayata geçirilmiş. Ama yurdum insanının aklı gericiler tarafından formatlandığından, efendim Atatürk Döneminde “demokrasi yoktu.”, “Devrim halka rağmen yapıldı.”, “bir gecede dilimizi unuttuk.” gibi ipe sapa gelmez safsatalarla toplumun, millet ve vatandaş olma şuuru sürekli olarak baltalanmıştır.
Cumhuriyet rejiminin ülkemizde kök salma ve oturması süreçlerinde en büyük engel, devrim yaşanan ülkelerde olabileceği gibi bunun bir de “karşıdevrim” atağının olacağıdır. Bu bağlamda, ülkemizdeki yeni idareyi içlerine sindiremeyenler, yıllar boyunca rejimimizi çökertmek için hem masa başında hem de sahada girişimlerde bulunmuşlardır.
Yine esasında, Cumhuriyet Rejimini, diğer otoriter ve totaliter rejimlerden ayıran en büyük fark, ne olursa olsun, yönetimin halkın elinde olmasıdır. İster direkt yönetim olsun ister temsili parlamenter demokrasi yoluyla olsun, ülkenin kaderinde milletin iradesinin olması, cumhuriyeti diğer kökleri mazide kalan yönetim biçimlerinden ayırmaktadır. Bu bağlamda, özellikle Osmanlı İmparatorluğu özelinde baktığımızda… Sultanın–padişahın kul ve kölesi olan insancıklar… Modern Türkiye Cumhuriyetinde yurttaş statüsüne kavuşarak, özerk bir birey olmuşlardır. İşte aslında cumhuriyet rejiminin ülkemize kazandırdığı bu köklü reformlar; harf inkılabı, kılık kıyafet değişikliği, eğitimin birliği, Saltanat ve Hilafetin ilga edilmesi; bazılarının özlemle anmalarına rağmen, ülkemizin uygarlık ailesine adım atmasının en önemli kilometre taşlarından idi.
Bugün baktığımızda, karşıdevrimcilerin ve numaracı cumhuriyet sevdalılarının anlayamadıkları şey… ATATÜRK CUMHURİYETİ’NİN tüm doğal engellere ve beşeri salvolara rağmen, bir dava sahibi Osmanlı zabitanlarının bunu rüya olarak bırakmamaları, büyük bir azim ve kararlılıkla yaşama teyellemeleri idi. Bu bağlamda, karşıdevrimci diye adlandırılan kesimler kendilerinde heyulaya neden olan cumhuriyet ve kazanımları dairesinde fırsat buldukça Atatürk Türkiye’sinin cumhuriyet ve demokrasi ayaklarına bir canavara saldırır gibi saldırdılar.
Ne ki… Esasında kafalarında tahayyül ettikleri şeyler, mesela, yeni Osmanlıcılık ancak bir heyula olabilirdi. Çünkü dünyanın gidişatı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin gidişatı atbaşı iken, hayalâlemlerinde dolaşanlar, hâlen cumhuriyetin, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” düsturuna ayak uyduramadılar. Eskiye ricat için de ellerinden geleni de yapmaktalar. Ama nafile… Atamızın ifade ettiği gibi, Cumhuriyet, dünya döndükçe, ilelebet payidar olacaktır.
