2025 yılında bile halen bir ülkenin kurucusu ile uğraşılmakta ise…
ATATÜRK bu ülkenin kurucu babasıdır.
Atatürk eleştirilemez diye bir şey yok. Ama saygısızlık yapmak ve hatırası önünde, kamuoyu önünde, infiale neden olacak söylem ve yazımlardan uzak durmak, zaten “olması gereken” bir durumdur.
Hani bu Siyasal İslamcıların ve Türkiye’deki aklıevellerin iddiaları var ya: Dedelerimizin mezar taşlarını okuyamıyoruz diye ve yine “bir gecede harf inkılabı oldu, okuma yazmayı unuttuk.” diye…
Unutmamamız gereken husus, Cumhuriyet rejimi halka sorulmadan savaş muzafferlerinin irade ve inisiyatifleriyle ilan edildiğinden, bu süreçte razı alınımı veya referanduma mı gidilecekti? Atatürk gibi bir lideri “mesnetsiz iddialarla” itham etmek, aziz hatırasına “leke sürmek”, son tahlilde bu amaç için gayret gösterenlerin yanına kalmakta, Tarih, bu şahsiyetleri kimsenin hatırlamayacağı dehlizlerde mahkûm etmektedir.
Atatürk’ü sevmeyebilirsiniz… Ki bu minvalde kimseyi ulu liderimizi sevdirecek cebri bir yasa yok.
Öte yandan Atatürk de eleştirilebilinir. Yine, bu hususta herhangi zorlayıcı veya men edici bir kanun yok.
Ama Atatürk’e saygısızlık edilemez.
Hangi ülkede bu ülkenin kurucusuna ileri-geri konuşulmasına ve saygısızlık edilmesine müsaade edilir?
* * * *
ATATÜRK diktatör idi demek, Atatürk zamanında “demokrasiye” izin verilmedi, demokrasinin gelişmesi için çaba sarf edilmedi demek, dilimizi unuttuk demek, cahil bırakıldık demek… Velhâsıl mütemadiyen ajitasyon yapmak ve devrimle kavgalı olmak, sanırım bir ruhsal marazaya işaret etmektedir.
19. yüzyılın sonlarında, Osmanlı İmparatorluğunda okuma yazma bilen erkek oranı %10 iken, kadınlarda %1 civarlarındaydı. Osmanlı toplumu yaşanan çağa ayak uyduramadığından, dinle ilgili sosyal sınıfların(ulema) ilerleme ve gelişmeye, dinî kurallar gerekçesiyle izin vermemelerinden, cehalet toplumda kök salmıştı.
1927 yılında yapılan nüfus sayımında erkeklerin okuma yazma oranları %30’a yükselirken, kadınların okuma yazma oranları %8 olarak tespit edilmişti. 1935 yılına gelindiğinde erkeklerde okuma yazma oranı %40, kadınlarda bu oran %15 seviyelerine çıkarılmıştı.
Gördüğünüz gibi, Mustafa Kemal ATATÜRK, Osmanlı İmparatorluğu döneminde cahil bırakılmış yığınlardan bir cumhuriyet devleti kuruyor. 1924 yılında Tevhit-i Tedrisat Kanunu ile eğitimde çift başlılık kaldırılarak, eğitim ve öğretim birleştiriliyor. Tüm bu inkılaplarla Türk Devrimi sağlam temeller üzerinden yükselmekte ve cumhuriyetin erdemli yurttaşları temin edilmekteydi.
Atatürk’ü eleştirmek en kolayı…
Atatürk’ü yargılamak en kolayı…
Ama 20. yüzyılın, dahası 19. yüzyılın toplumsal koşullarını bilmeden, dünyada zuhur eden değişimleri anlamadan, Atatürk ve cumhuriyet rejiminin tahlilini yapmak “en kolay” idman. İşte bu yüzden de, ne ülkedeki saflaşmalar ne de ötekileştirmeler son buluyor.