Ekonomik genişleme veya büyüme, her nedense ülkemizde yıllarca hep bir “başarı öyküsü” olarak dillendirilir olagelmiştir.
Ekonomik büyüme var olmasına var da…
Neden bu büyüme hanehalklarının bütçelerine veya harcama davranışlarına eklenmiyor? Türkiye büyüyor ama yurdum insanının bu büyümeden katmadeğer sağladığı oranda geri dönüşüm alamadığı ayan beyan ortada.
Sıralı %20’lik gruplar itibariyle yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirinin dağılımı (%), 2014-2023
Anket yılı | 2014 | 2015 | 2016 | 2017 | 2018 | 2019 | 2020 | 2021 | 2022 | 2023 |
Gelir referans yılı | 2013 | 2014 | 2015 | 2016 | 2017 | 2018 | 2019 | 2020 | 2021 | 2022 |
Toplam | 100 | 100 | 100 | 100 | 100 | 100 | 100 | 100 | 100 | 100 |
İlk %20(En düşük) | 6,2 | 6,1 | 6,2 | 6,3 | 6,1 | 6,2 | 5.9 | 6,1 | 6,0 | 5,9 |
İkinci %20 | 10,9 | 10,7 | 10,6 | 10,7 | 10,6 | 10,9 | 10,6 | 10,8 | 10,4 | 9,8 |
Üçüncü %20 | 15,3 | 15,2 | 15,0 | 14,8 | 14,8 | 15,2 | 14,9 | 15,1 | 14,7 | 14,0 |
Dördüncü %20 | 21,7 | 21,5 | 21,1 | 20,9 | 20,9 | 21,4 | 21,1 | 21,3 | 20,9 | 20,5 |
Son %20(En yüksek) | 45,9 | 46,5 | 47,2 | 47,4 | 47,6 | 46,3 | 47,5 | 46,7 | 48,0 | 49,8 |
KAYNAK: TUİK
(TUİK sitesinde rakamlar yuvarlandığı için %100 rakamını vermeyebilir, denilmekte.)
Yukarıdaki tablodan ne okumak isterseniz onu okuma “özgürlüğünüz” vardır.
Türkiye’de demokrasinin standartlarında ve kalitesinde düşme yaşandığı aşikâr olduğu kadar… Ekonomik anlamda da bir genişleme ve rahatlama yaşanamadığı ortada…
Üretmeyen bir ekonomik yapıda pekâlâ vatandaşlarımızın ekonomik gönençlerinin artması da zaten hep bir başka bahara kalıyor.
Yıllardır, kamuoyunun algısını ve vatandaşların belleklerini ne ile nakış gibi işlediler?
İLERİ DEMOKRASİ…
YENİ TÜRKİYE…
İSTİKRAR… SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK… KALKINMA VE BÜYÜME.
Yahu tamam da neden ilk %20’lik dilimle son %20’lik dilim arasındaki makas bu zamana değin hak ve adalet nispetlerinde olsun kapanamamış?
Böyle bir siyasal sistem ve ekonomik düzen!!
Nasıl bir sistem?
“Zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu bir düzen!”
Biz daha önce neden ötürü şikâyet ediyorduk? Askerî vesayetin ve jüristokratik vesayetin olduğu dönemlerde, bankaların içlerinin hortumlandığını, şirketlerin havsalalarımızın alamayacak kadar kazanç elde etmelerinden dolayı “tüyü bitmemiş yetimin” hakkının çalındığından dem vurmuyor muyduk?
Bu siyasal sistemde uçacağımız dillendirilmesine rağmen, her nedense emeklilerin ve emekçilerin parasal hususlarda bir türlü gönülleri abat EDİLEMEDİ! İşte bundan ötürü, demokrasi denen dışı cafcaflı içi değişken olgu, bu kadar ehemmiyet arz etmekte. Demokrasi mekanizmasının küf tutmasına göz yumar, demokratik refleksleri iğdiş edersen, insanları zoraki bir Şükür’e ram edersen, bunca zaman geçmesine rağmen de memleket sathında olması gereken refah paylaşımını da tesis edemezsin.
Zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu bir sosyo-ekonomik yapıda her daim huzursuzluk da kaos da tetikte bekler. Bunu ifade etmek de yazmak da bozgunculuk değildir. Siyasetçilerden olsun, diğer üst düzey bürokratlardan olsun, şöyle gerçekten de “rasyonel akılla” yapılan ve yine insanların dimağlarında ve yüreklerinde suizana yol açmayacak bir izahat olmayınca ya da yapılmayınca… İnsanlar, normal olarak hem Türkiye’nin kendi potansiyeline bakarak hem de yönetimsel zaaflardan ötürü sukutuhayale kapılarak, ülkelerinden ve geleceklerinden ümidini kesiyorlar. İşte bakın bu duygudurumu, kesinlikle sürdürülemez ve katlanılamaz. Barış ve sukut içinde yaşamamızın yolu bellidir: Toplumun hiçbir katmanındaki vatandaşların dışlanmadan, ötekileştirilmeden, yabancılaştırılmadan, büyük TÜRKİYE ailesi içinde hakça ve adilanece bir yaşam alanının inşa edilmesidir.