Duygu Terzioğlu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Hayat 40’tan Sonra Başlar mı? Jung’a Göre Evet!

Hayat 40’tan Sonra Başlar mı? Jung’a Göre Evet!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Carl Gustav Jung, “Hayat kırk yaşına kadar bir araştırmadır” derken aslında hepimizin yaşadığı bir gerçeğe parmak basıyor. Düşünsene, ilk kırk yıl boyunca sürekli bir koşturmaca içindeyiz. Okul, iş, evlilik, çocuk, para derken zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyoruz. Bu dönemde hayat, biraz laboratuvar gibi: sürekli deneyip yanılıyoruz, öğreniyoruz.

Çünkü hayatın ilk yarısı sanki bir deneme sahnesi gibi. İnsan sürekli dış dünyayı keşfediyor, kendini başkalarının gözünde kanıtlamaya çalışıyor.

İlk Yıllar: Başkalarının Defterine Yazmak

20’li yaşlarda hayallerimiz çok büyük. “İyi bir meslek sahibi olacağım, güzel bir evim olacak, aile kuracağım” deriz. Başarılarımızı da hep başkalarının gözünden ölçeriz. Üniversiteye girmek, iş bulmak, evlenmek, çocuk yapmak… Bunlar birer “onay kaşesi” gibi. Yani aslında kendimizi değil, başkalarının beklentilerini tamamlıyoruz.

Bu dönem, Jung’un deyimiyle bir araştırma. Çünkü insan sürekli dışarıya bakıyor: “Toplum benden ne bekliyor? Çevrem bana nasıl bakıyor? Başarılı mıyım, başarısız mıyım?”

40 Yaş Kapısı: İç Sesin Duyulmaya Başlaması

Sonra 40 yaş geliyor. Bir sabah uyanıp şu soruyu soruyorsun:

“Ben gerçekten mutlu muyum?”

Çünkü dışarıdan gelen alkışlar artık yetmemeye başlıyor. İnsan içinden gelen sesi duymak istiyor. İşte bu noktada hayatın yönü değişiyor. Birçok kişi bu yaşlarda büyük kararlar veriyor:

  • Yıllardır yaptığı işi bırakıp çocukluk hayalinin peşinden gidiyor.
  • “Ben aslında ressam olmak istiyordum” deyip tuvale fırça vuruyor.
  • Çocukları büyüyen bir anne, kendini yeniden keşfederek hobilerine dönüyor.
  • Ya da büyük şehirde yıllarca yaşayıp, köyde huzurlu bir yaşam kurmaya karar veriyor.

Orta Yaş Krizi Değil, Ruhun Çağrısı

Biz buna genelde “orta yaş krizi” deriz. Ama Jung’a göre bu bir kriz değil; aksine olgunlaşmanın işareti. Çünkü insan artık “başkalarının istediği ben” değil, “kendi olmak istediği ben” üzerine düşünmeye başlıyor. Bu, içsel bir yolculuk.

Gerçek Yolculuk

Kısacası hayatın ilk yarısı, başkalarının defterine not düşmek gibi. 40’tan sonrası ise kendi defterini açıp kendi hikâyeni yazmak. İşte Jung’un “araştırma” dediği şey burada sona eriyor, çünkü artık bulmaya başlıyoruz: Kendi yolumuzu, kendi anlamımızı, kendi benliğimizi.

İnsan ömrü, iki ayrı mevsim gibidir: İlkbahar telaşla dışarıya bakar, yaz güneşiyle kendini kanıtlamaya uğraşır. Ama asıl güzellik, sonbaharda başlar; insan o vakit köklerine döner, ruhunun derinliklerinde saklı bahçeyi keşfeder.Belki de insanın en büyük yolculuğu dünyayı gezmek değil, kendi içine dönmektir. Dışarıda aradığımız cevapların bir gün içimizde saklandığını fark ettiğimizde, gerçek olgunluk kapımızı çalar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!