Şahane Agahoğlu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kıyafetin Sessiz Dili: Çocuklarımızı Büyüten Dünya, Bizden Ne İstiyor?

Kıyafetin Sessiz Dili: Çocuklarımızı Büyüten Dünya, Bizden Ne İstiyor?

featured

Son yıllarda mağaza vitrinlerine baktığımızda, çocuk reyonlarının artık çocuk reyonu olmaktan çıktığını acı bir şekilde görüyoruz. Henüz 12–13 yaşındaki kız çocukları için üretilen kıyafetlerde, “büyütme çabası” hâkim.

Kısa bluzlar, krop üstler, pileli mini etekler, kalın makyajlar, yetişkin kadınların stilini taklit eden ayakkabılar…

Bir zamanlar çocukların masumiyetini yansıtan renklerin, desenlerin, sadeliğin yerini şimdi erken yetişkinlik alıyor. Buna da “moda” adı veriliyor.

Oysa bu moda, çocuklarımızın ruhundan çalıyor.

Onları hızla büyümeye, hızla tüketmeye, hızla görünür olmaya itiyor.

Dahası, bu dönüşümün merkezinde çoğu zaman Batı’nın dayattığı modernlik algısı, sosyal medyanın filtrelenmiş gerçekliği ve küresel markaların pazarlama stratejileri var.

19. yüzyılda Sanayi Devrimi ile birlikte çocuklar iş gücünün parçası olarak erken yaşta yetişkin kıyafetleri giymek zorunda kaldı. 20. yüzyıl başında çocuk hakları gündeme gelirken, özel kıyafetler ve masumiyetin korunması önem kazandı. Fakat 1980’lerden itibaren küresel markalar, sosyal medya ve hızlı moda, çocukları yeniden erken yetişkinlik tuzağına soktu.

Son yıllarda ise sosyal medya, filtrelenmiş gerçekliği ve takipçi sayısını çocukların kendilerini ölçü kriteri hâline getirmesine yol açıyor. Moda ve dijital dünya, çocukların masumiyetini yavaş yavaş tüketiyor. Her ”like” ve her paylaşım, onları görünür olmaya, erken olgunlaşmaya ve yetişkin beklentilerini taşımaya itiyor.

Ama başka bir hakikat daha var:

Gerçektenbazı  aileler, köklü kültürler ve geleneğini unutmayan toplumlar, çocuklarını yetişkin gibi giydirmez.

Onlar için çocuk, çocuk gibi kalmalıdır.

Sadelik bir eksiklik olarak görmemek gerek , Sadelık terbiyenin dışa yansıyan şeklidir.

Kıyafet ise yalnızca bedenin ve ruhun örtüsüdür.

Eskiden, aileler 18 yaşından önce çocuğu “dünya karşısında yetişkin” gibi göstermeyi ayıp sayardı.

Bir çocuğun kendine yakışanı giymesi; yaşıyla, haliyle, duruşuyla uyumlu kıyafetler seçmesi bir saygınlıktı.

Bugün ise mağazalara girdiğimizde çocuk bölümünde bile yetişkin tarzının minyatür hâlini görüyoruz.

Kıyafetlerin evrimi, değerlerin de evrimini sessizce zorluyor.

Bu bir kültür savaşının en yumuşak, en “masum” görünen cephesi.

Toplumu dönüştürmenin en kolay yollarından biri çocukların beğenilerini, algılarını ve beden bilincini şekillendirmektir.

Kıyafet üzerinden verilen mesajlar, birkaç yıl sonra davranış olarak, daha sonra ise hayat tarzı olarak geri döner. Bugün minik bir kız çocuğuna “yetişkin gibi giyinmek normaldir” derseniz, yarın ona “erken olgunlaşmak zorundasın”, “daha çok beğenilmelisin”, “daha çok görünmelisin” mesajını da verirsiniz. İşte tehlike burada başlıyor.Duygusal açıdan ise mesele çok daha derin.Çocuklar yalnızca kıyafet giymiyor; onlara biçilen rolü de giyiyorlar.Ruhları, yaşlarından büyük yükler taşıyor.

Masumiyet, çocukluğun zarafeti, kendi zamanında büyümenin güzelliği yavaş yavaş kayboluyor. Ve biz yetişkinler bazen farkında bile olmadan bu gidişata sessiz kalıyoruz. Her kültür, çocuklara saygıyı önce onların çocukluğunu koruyarak gösterir. Bir toplum, çocuklarına gösterdiği özen kadar asildir. Kıyafet kumaş değildir, bir çocuğun neye layık görüldüğünün ifadesidir.

Bizim medeniyetimizde çocuk, Allah’ın emaneti kabul edilir. Emanete gösterilen hürmet; sadelikte, temizlikte ve ölçüde gizlidir. Bir çocuğun ruhunu korumak, ona küçük yaşta yetişkinliğin gölgesini düşürmemek, en büyük görevlerimizden biridir.

Çocukların erken yaşta büyütülmesine “trend”, “moda”, “özgürlük” demek; aslında onların çocukluğunu çalmak demektir.

Kıyafetin evrimi zihniyetin, değerlerin ve geleceğin değişimidir. Eğer bu sessiz dönüşümü fark etmezsek, yarın çocuklarımıza vereceğimiz en büyük hediye olan “temiz bir çocukluk” elimizden kayıp gidecek. Ama fark eder ve duruş sergilersek, çocuklarımız kendi çocukluklarının güzelliğini taşıyacak.

En güçlü aile, çocuğunu fıtrata göre yetiştirendir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!