Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bugün yayımladığı verilere göre, Ekim 2025’te Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) bir önceki aya göre %2,55 artarken, yıllık bazda %32,87’ye yükseldi. Böylece yılın ilk on ayında toplam artış %28,63’e ulaşmış oldu. Her ne kadar bu oran geçen yılın aynı dönemine göre daha düşük bir düzeyi işaret etse de fiyatlardaki genel yükseliş eğilimi ve yüksek seyreden yaşam maliyetleri hane halklarını zorlamaya devam ediyor.
Ekim 2024’te yıllık enflasyon %48,58 iken, bu yıl aynı ayda %32,87’ye gerilemiş olması, enflasyonda baz etkisinin ve sıkı para politikasının etkilerinin gözle görülür hâle geldiğini gösteriyor. Ancak bu gerileme, fiyat düzeyinin hâlâ yüksek olduğu gerçeğini değiştirmiyor. On iki aylık ortalamalara göre artış oranı %37,15 ile fiyatlardaki katılığın sürdüğünü ortaya koyuyor.
Gıda, Konut ve Ulaştırma Enflasyonun Belirleyici Unsurları Oldu
TÜFE’nin alt kalemlerine bakıldığında, en yüksek ağırlığa sahip üç harcama grubunun fiyat dinamikleri dikkat çekiyor.
Gıda ve alkolsüz içeceklerde yıllık artış %34,87 ile genel enflasyonun üzerinde gerçekleşti.
Konut grubu fiyatları %50,96 artarak tüm ana harcama kalemleri içinde en sert yükselişi gösterdi.
Ulaştırma grubu ise yıllık %27,33’lük artış kaydetti.
Bu üç grubun yıllık değişime olan katkısı toplamda yaklaşık 20,5 puanı buluyor. Enflasyonun genel seyrinde gıda fiyatları %8,44’lük, konut fiyatları %7,75’lik, ulaştırma fiyatları ise %4,34’lük katkı yaptı. Özellikle kira artışlarının sürmesi ve enerji fiyatlarındaki yukarı yönlü hareket, konut grubundaki artışı belirgin biçimde hızlandırdı.
Gıda tarafında ise sonbahar aylarının ortasında olmasına rağmen, sebze ve meyve fiyatlarındaki mevsim dışı artışlar ve işlenmiş gıda ürünlerindeki maliyet geçişkenliği etkili oldu. Akaryakıt fiyatlarının görece durağan seyri ise ulaştırma kaleminde geçen yılki kadar sert bir yükselişi önledi.
Aylık Artışta Gıda Fiyatları Öne Çıktı
Aylık bazda bakıldığında Ekim ayında genel fiyat seviyesi %2,55 arttı. Bu artışta en belirleyici unsur yine gıda oldu.
Gıda ve alkolsüz içeceklerde aylık artış %3,41,
Konut grubunda %2,66,
Ulaştırmada %1,07 olarak hesaplandı.
Gıda grubunun tek başına aylık enflasyona katkısı 0,83 puan, konut grubunun 0,45 puan, ulaştırmanın ise 0,16 puan düzeyinde oldu. Yani yalnızca bu üç kalem, aylık fiyat artışının yaklaşık yarısından fazlasını oluşturdu.
Ekim ayında endekste kapsanan 143 temel harcama başlığından 118’inde artış, yalnızca 18’inde düşüş, 7’sinde ise değişim olmadığı görüldü. Bu tablo, fiyat artışlarının ekonominin geneline yayıldığını, yani enflasyonun yaygın (diffuse) bir karakter kazandığını ortaya koyuyor.
Çekirdek Enflasyon (B) Yıllık %32,52’ye Geriledi
TÜİK’in açıkladığı özel kapsamlı TÜFE göstergeleri ise fiyat hareketlerinin altında yatan temel eğilimleri izlemek açısından önemli bir referans sunuyor.
En çok takip edilen göstergelerden biri olan “B endeksi” (işlenmemiş gıda, enerji, alkollü içecekler, tütün ve altın hariç) yıllık %32,52, aylık %2,43 arttı.
Bu rakam, manşet enflasyondan biraz daha düşük bir seviyeye işaret ediyor. Yani enerji ve işlenmemiş gıda kalemleri hariç tutulduğunda fiyatların görece daha sınırlı bir artış gösterdiği söylenebilir. Buna rağmen çekirdek enflasyonun hâlâ %30’un üzerinde seyretmesi, fiyatlama davranışlarının tam olarak normale dönmediğini gösteriyor.
Öte yandan, yönetilen-yönlendirilen fiyatlar hariç TÜFE (F göstergesi) aylık %2,70 artışla dikkat çekti. Bu durum, kamu tarafından belirlenen fiyatların ötesinde de piyasada belirgin fiyat baskılarının sürdüğünü ima ediyor.
Enflasyonun Seyri: Yavaşlama Var, Ama Rahatlama Henüz Yok
Veriler genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye ekonomisinde enflasyonist eğilimin yavaşladığı, ancak fiyat istikrarının henüz sağlanamadığı açıkça görülüyor.
2024’teki yüksek enflasyonun ardından uygulamaya konulan sıkı para politikası, kredi büyümesindeki sınırlama ve kamu maliyesindeki kontrollü duruş, fiyat artış hızını düşürmede etkili oldu. Ancak hizmet sektöründeki fiyat katılığı, konut ve kira piyasasındaki baskılar ve gıda fiyatlarındaki mevsim dışı oynamalar, enflasyonun kalıcılığını destekliyor.
Ekonomistler, yılın son iki ayında baz etkisinin daha belirginleşeceğini ve yıllık enflasyonun %30’un altına doğru gerileyebileceğini, ancak bunun kalıcı bir dezenflasyon süreci anlamına gelmeyeceğini belirtiyor. Özellikle 2026’ya girerken ücret artışları, kamu zamları ve küresel enerji fiyatları gibi unsurların fiyatlar üzerinde yeniden baskı yaratma potansiyeli bulunuyor.
Sonuç: Fiyat Dengesi Arayışı Sürüyor
Ekim 2025 verileri, Türkiye’de enflasyonun yönünün aşağıya döndüğünü ama hızının hâlâ yüksek olduğunu gösteriyor. Gıda, konut ve hizmet fiyatlarındaki direnç, kısa vadede kalıcı bir rahatlamayı engelliyor.
Önümüzdeki dönemde para politikasındaki sıkılığın korunması, üretim zincirinde verimliliğin artması ve beklentilerin yönetilmesi, fiyat istikrarı için kilit önemde olacak.
Hane halkı açısından ise tablo net: enflasyon oranı geriliyor olabilir, ancak hayat pahalılığı henüz hafiflemiş değil.
