Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı “Hane halkı Tüketim Harcaması (Bölgesel), 2024” sonuçları, ülke genelinde tüketim kalıplarının gelir düzeyiyle ne kadar paralel ilerlediğini bir kez daha ortaya koydu. Verilere göre, Türkiye’de yapılan her 100 liralık hane halkı harcamasının yaklaşık 25 lirası İstanbul bölgesinde yapılıyor. Bu tablo, yalnızca nüfusun yoğunluğunu değil, aynı zamanda bölgesel refah farklarının derinliğini de gözler önüne seriyor.
İstanbul’un Harcama Gücü: Dörtte Birlik Pay
TÜİK’in İBBS 1. Düzey bölgesel sınıflamasına göre, ülke genelindeki hane halkı tüketim harcamalarının %24,9’u TR1 (İstanbul) bölgesinde gerçekleşti.
İstanbul’u, %15,0 ile Ege (TR3) ve %12,1 ile Akdeniz (TR6) bölgeleri izledi.
Ülke harcamalarından en düşük payı ise Kuzeydoğu Anadolu (TRA) bölgesi aldı; bu bölgenin payı sadece %1,5 düzeyinde kaldı.
Bu tablo, ekonomik büyüklük ve alım gücü farklarının bölgelere nasıl yansıdığını net biçimde gösteriyor.
İstanbul’un liderliği sadece toplam harcamada değil, tüketim türlerinde de baskın. Eğitim hizmetlerinin %37,8’i, konut ve kira harcamalarının %27,8’i, kişisel bakım ve çeşitli mal-hizmet harcamalarının %27,1’i İstanbul’da yapıldı.
Bu oranlar, İstanbul’un yüksek gelir düzeyiyle birlikte yüksek yaşam maliyetinin de altını çiziyor.
Kentteki kira, ulaşım, eğitim ve sosyal yaşam maliyetleri diğer bölgelerin katbekat üzerinde.
Ege’nin Payı Güçlü, Doğu’nun Harcaması Sınırlı
İstanbul’un ardından ikinci sırada gelen Ege Bölgesi (TR3), ülke harcamalarından %15 pay aldı. Ege’de özellikle alkollü içecekler ve tütün ürünleri (%18,2), mobilya ve ev eşyaları (%16,1) ve sağlık harcamaları (%15,9) alanlarında ülke ortalamasının üzerinde bir hareketlilik gözlendi.
Bu tablo, bölgenin orta-üst gelir grubuna sahip yapısının ve emekli nüfusun ağırlığının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Buna karşın, Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde tüketim hem miktar hem çeşitlilik açısından oldukça düşük seviyede.
Kuzeydoğu Anadolu’da hane halkı gıda harcamalarının ülke toplamındaki payı yalnızca %2,1, giyim harcamalarının payı ise %1,8 oldu.
Ortadoğu Anadolu (TRB) bölgesinde ise gıda harcamaları %3,4, iletişim harcamaları %2,6 payla sınırlı kaldı.
Bu farklar, yalnızca gelir düzeyine değil, bölgesel altyapı, ulaşım, istihdam ve fiyat farklılıklarına da işaret ediyor.
Konut Giderleri Aile Bütçesini Zorluyor
Tüm bölgelerde hane halkı harcamalarının en büyük kısmını “konut ve kira” oluşturdu.
Bu kalem, İstanbul’da hane halkı harcamalarının %27,3’ünü kapsıyor.
Yani ortalama bir İstanbul ailesi bütçesinin dörtte birini kiraya veya konut giderine ayırıyor.
En düşük oran ise %20,1 ile Kuzeydoğu Anadolu’da görüldü.
Ancak bu fark, mutlak değerlerde tersine dönüyor; çünkü İstanbul’daki yüksek kiralar, toplam harcamanın içinde yüksek orana neden olurken, Doğu’da kira maliyetleri düşük ama gelir de sınırlı.
Ulaştırma harcamalarına gelince tablo yine çarpıcı.
Batı Marmara (TR2) bölgesi ulaştırmaya %24,3 ile en yüksek payı ayırırken, Güneydoğu Anadolu (TRC) bu alanda sadece %14,6 harcama yaptı.
Araç sahipliği, yakıt fiyatları ve toplu taşıma imkânlarının bölgesel farklılıkları bu dengesizliği açıklıyor.
Gıdaya En Fazla Pay Doğu’dan
Türkiye genelinde gıda ve alkolsüz içeceklere ayrılan pay, gelir düzeyine ters orantılı bir tablo çiziyor.
Yani gelir arttıkça, gıdanın toplam harcamalar içindeki payı azalıyor.
Ortadoğu Anadolu (TRB) bölgesinde bu oran %30,2, İstanbul’da ise sadece %15,9.
Bu durum, Doğu illerinde gelirlerin önemli bölümünün temel ihtiyaçlara yöneldiğini, tasarruf veya lüks tüketime çok az pay kaldığını ortaya koyuyor.
Özetle, gelir düzeyi azaldıkça “tüketimin zorunlu kısmı” büyüyor.
İBBS 2. Düzeyde Ayrıntılar: İstanbul, Ankara ve İzmir Üçlüsü Zirvede
Daha detaylı bölgesel sınıflamada (İBBS 2. Düzey) İstanbul (TR10) bölgesi yine başı çekiyor.
Türkiye’deki tüm hane halkı tüketim harcamalarının %24,9’u İstanbul’da, %8,3’ü Ankara’da (TR51), %6,4’ü İzmir’de (TR31) yapıldı.
Bu üç bölge toplamda ülke harcamalarının neredeyse %40’ını oluşturuyor.
En düşük pay ise Kastamonu, Çankırı, Sinop (TR82) bölgesine ait: yalnızca %0,6.
Onu Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan (TRA2) %0,7 ile izliyor.
Bu oranlar, ekonomik aktivitenin ve tüketim potansiyelinin nasıl belli merkezlerde toplandığını açık biçimde gösteriyor.
Bölgesel Farklılıkların Arkasında Ne Var?
Uzmanlara göre bu tablo, Türkiye’de uzun süredir devam eden bölgesel kalkınma eşitsizliklerinin somut bir yansıması.
Büyükşehirlerde eğitim, ulaşım, sağlık ve sosyal hizmetlerin gelişmişliği tüketimi çeşitlendirirken, Anadolu’nun doğusunda tüketim büyük ölçüde zorunlu harcamalarla sınırlı kalıyor.
Özellikle gıda, kira ve ulaştırma üçlüsü, hane bütçelerinin kaderini belirliyor.
Ekonomistler, İstanbul ve Ege gibi bölgelerde yüksek harcama payının refah göstergesi olduğu kadar, yüksek yaşam maliyeti anlamına da geldiğini vurguluyor.
Zira yüksek kira, ulaşım ve eğitim giderleri, bu bölgelerde gelir artsa bile harcanabilir geliri sınırlıyor.
Tüketim Haritası, Gelir Haritasının Yansıması
Sonuçta tablo açık: Türkiye’nin tüketim haritası, aynı zamanda gelir haritası.
İstanbul ve batı bölgeleri toplam harcamanın büyük kısmını yaparken, doğu bölgeleri hâlâ temel ihtiyaçlara odaklı bir tüketim modeli sergiliyor.
Bu fark sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik bir gösterge.
Tüketim alışkanlıkları, yaşam biçimlerini; yaşam biçimleri de ekonomik ve kültürel dönüşümü şekillendiriyor.
2024 verileri, Türkiye’nin büyüyen ekonomisinde refahın hâlâ eşit dağılmadığını, tüketim kalıplarının bölgesel uçurumlarla iç içe geçtiğini bir kez daha kanıtladı.
Görünüşe göre, Türkiye’nin “tüketim coğrafyası” İstanbul’dan Ağrı’ya uzanan çizgide hem fiyat hem beklenti hem de yaşam standardı bakımından birbirinden oldukça farklı dünyalar barındırıyor.