Bugün birileri kalkıp “Atatürk’süz bir müfredat” hayali kuruyorsa, bilsin ki hayalini kurduğu şey eğitim değil, toplumsal hafızayı silme operasyonudur. Çünkü bu ülkenin kurucusunu, bağımsızlığın mimarını müfredattan çıkarmak; çocuklara gerçeği saklamak, tarihi tersyüz etmek demektir.
Atatürk’ü yok sayarak hazırlanmış bir müfredat, evin temelini dinamitleyip üzerine bina dikmeye kalkmaktır. Çürük zeminde ne demokrasi tutar, ne özgürlük yeşerir, ne de bilim ilerler. Atatürk’süz eğitim, evlatlarımızı dünyaya kör, tarihe sağır, geleceğe hazırlıksız bırakır.
Şunu kabul edelim: Cumhuriyet’in değerlerini hedef alarak, “geçmişi silersek yeni nesil istediğimiz gibi olur” diyen anlayış, aslında kendi çıkarı için çocukların aklıyla oynuyor. Bu zihniyet, ülkeyi ileri götürmez; tam tersine karanlığa çeker.
Atatürk yalnızca bir isim değil, çağdaşlığın, özgür aklın, eşitliğin simgesidir. Onu ders kitaplarından çıkarmak, çocukların yolunu bilerek karartmaktır. Böyle bir müfredatın adı eğitim değil, ideolojik mühendisliktir.
Bugün hâlâ özgürce konuşabiliyorsak, kadınlar eğitim alabiliyorsa, halkın iradesi bir değer taşıyorsa; bu Atatürk sayesindedir. Onu yok saymak, bu kazanımları da yok saymaktır.
O yüzden tekrar ediyorum: Atatürk’süz müfredat olmaz. Çünkü Atatürk’süz bir eğitim, bu ülkeye ihanetin resmidir.