Türkiye ekonomisinde 2025 yılının en kritik tartışma başlıklarından biri enflasyon olmaya devam ediyor. 3 Eylül’de açıklanan son enflasyon verileri, hem tüketici fiyatlarında (TÜFE) hem de üretici fiyatlarında (Yİ-ÜFE) yükselişin devam ettiğini ortaya koydu. Bu durum, yıl sonu için belirlenen enflasyon hedefinin tutturulup tutturulamayacağına dair soru işaretlerini yeniden gündeme taşıdı. Ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası’nın sıkı para politikaları çerçevesinde belirlediği hedefler, bir yandan piyasa beklentilerini şekillendirirken, diğer yandan verilerin gidişatı hedefin ulaşılabilirliği konusunda tartışmaları artırıyor.
TÜFE’de Yükseliş Devam Ediyor
3 Eylül’de açıklanan tüketici fiyat endeksi, yıllık bazda çift hanelerde kalmaya devam ederken, aylık artış oranının beklentilerin üzerinde gerçekleştiği görüldü. Gıda fiyatları, kira artışları ve ulaştırma kalemlerindeki yüksek maliyetler, TÜFE’deki artışın temel sürükleyicileri oldu. Özellikle yaz aylarının enflasyon üzerindeki olası dengeleyici etkisinin sınırlı kalması, yılın geri kalan dönemine ilişkin kaygıları derinleştirdi.
Enerji ve akaryakıt fiyatlarının dalgalı seyri, enflasyondaki görünümü daha da karmaşık hale getiriyor. Döviz kurlarındaki hareketlilik ve küresel enerji fiyatları, Türkiye’nin dışa bağımlı yapısı nedeniyle iç fiyatlara doğrudan yansıyor. Bu da enflasyonun baz etkisiyle düşme ihtimalini sınırlarken, yıl sonuna doğru beklenen yavaşlama trendinin gerçekleşmesini zorlaştırıyor.
Yİ-ÜFE’deki Baskı Tüketici Fiyatlarını Yukarı Çekiyor
Üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), 3 Eylül verilerinde bir önceki aya göre kayda değer bir artış gösterdi. Sanayide maliyetlerin yükselişi, başta imalat ve enerji sektörlerinde olmak üzere birçok kalemde fiyatları yukarıya taşıyor. Bu artışların tüketici fiyatlarına yansıması zaman alıyor olsa da Yİ-ÜFE’nin yüksek seyri TÜFE için sürekli bir baskı unsuru olmaya devam ediyor.
Özellikle girdi maliyetlerindeki artış, işletmelerin fiyatlarını yeniden ayarlamalarına neden oluyor. Bu da yıl sonuna yaklaşılırken tüketici enflasyonunda kalıcı düşüş ihtimalini zayıflatıyor. Kısacası, üretici fiyatlarındaki her artış, enflasyon hedefine ulaşma yolunda ek bir engel olarak ortaya çıkıyor.
Yıl Sonu Hedefi Gerçekçi mi?
Ekonomi yönetiminin yıl sonu için koyduğu enflasyon hedefi, sıkı para politikası, faiz kararları ve maliye politikalarının eşgüdümüyle ulaşılmak isteniyor. Ancak 3 Eylül’de açıklanan veriler, bu hedefin gerçekçiliğini sorgulatıyor.
Bir tarafta baz etkisinin katkısıyla enflasyonda kısmi yavaşlama beklentisi bulunuyor. Diğer tarafta ise kur geçişkenliği, küresel emtia fiyatları ve iç talepteki dirençli seyir enflasyonun yüksek kalmasına neden oluyor. Bu koşullar altında, yıl sonu hedefi ancak güçlü ve kararlı politikalarla mümkün olabilir. Aksi durumda, piyasa beklentileri ile resmi hedef arasındaki makas daha da açılabilir.
Merkez Bankası’nın Stratejisi
Merkez Bankası, fiyat istikrarı vurgusunu sürdürürken, enflasyonla mücadelede sıkı duruşunu koruyacağını her fırsatta yineliyor. Faiz kararlarıyla iç talebi kontrol altında tutmak ve enflasyonu hedefle uyumlu patikaya çekmek amaçlanıyor. Ancak faiz artışlarının tek başına yeterli olmadığı, yapısal sorunların çözümünün de gerekli olduğu görüşü öne çıkıyor.
Maliye politikalarıyla desteklenmeyen bir para politikası, hedeflere ulaşmayı zorlaştırabilir. Özellikle kamu harcamaları ve bütçe disiplini, enflasyon üzerindeki baskının hafiflemesi için kritik bir öneme sahip.
Piyasa ve Toplumun Beklentileri
3 Eylül verileri, toplumda enflasyon algısının hala yüksek seyrettiğini gösteriyor. Hane halklarının fiyat artışlarına duyarlılığı, beklentilerin yönetilmesini zorlaştırıyor. Piyasalarda ise yıl sonu hedefinin tutturulamayacağına yönelik öngörüler giderek güçleniyor. Bu da ekonomik aktörlerin karar alma süreçlerinde belirsizliği artırıyor.
Enflasyonun kontrol altına alınamaması durumunda, sadece fiyat istikrarı değil, aynı zamanda ekonomik güven ve yatırım ortamı da olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle, yıl sonu hedefi salt bir ekonomik gösterge olmanın ötesinde, toplumun genel refah algısını da belirleyecek bir unsur haline geliyor.
Sonuç: Kritik Bir Dönemeç
3 Eylül’de açıklanan enflasyon oranları, yıl sonu hedeflerinin ulaşılabilirliğine dair tartışmaları yeniden alevlendirdi. Hem TÜFE’deki yükselişin hem de Yİ-ÜFE’deki baskının devam etmesi, hedefin tutturulmasını zorlaştırıyor.
Yılın son çeyreğine girilirken, enflasyonun seyrini belirleyecek temel faktörler arasında döviz kuru hareketleri, küresel enerji fiyatları, iç talebin gücü ve kamu maliyesindeki disiplin öne çıkıyor. Eğer bu alanlarda güçlü adımlar atılmazsa, yıl sonu hedefi yalnızca resmî belgelerde kalan bir niyet olarak görülebilir.
Türkiye ekonomisinin bu kritik dönemeçte nasıl bir yol haritası çizeceği, yalnızca rakamları değil, aynı zamanda toplumun ekonomik güvenini ve geleceğe dair umutlarını da şekillendirecek.