4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü, bu yıl Türkiye’de çok daha tartışmalı bir karşılandı. Çünkü kanunen belediyelere 4 yıl süre tanınmasına rağmen, birçok yerel yönetimin yeterli hazırlığı yapmadan sokak hayvanlarını barınaklara veya “yaşam alanları” adı verilen yerlere toplamaya başladığı öne sürülüyor. Bu uygulamaların hayvan refahını hiçe saydığı gibi, aynı zamanda Kanun’un ruhuna da aykırı olduğu belirtiliyor.
Kanunun Öngördüğü Süre ve Belediyelerin Sorumlulukları
Kanun koyucular, belediyelerin hayvan barınma merkezleri oluşturması için her yıl bütçelerinden belirli oranlar ayırmalarını zorunlu kılmıştı. Üstelik bu oranlar, belediyelerin fiziksel ve finansal kapasiteleri göz önünde bulundurularak belirlendi. Yani Kanun, belediyelere aşamalı ve planlı bir yol haritası sunmuştu. Ancak gelinen noktada birçok belediyenin bu yükümlülükleri yerine getirmediği, çözüm üretmek yerine hayvanları toplama yoluna gittiği eleştirileri yükseliyor.
Doluluk Oranları ve Personel Eksikliği
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya yöneltilen sorular, konunun ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Şu sorular, kamuoyunun aklındaki en önemli meseleler olarak öne çıkıyor:
- Türkiye genelindeki barınak ve “yaşam alanlarının” mevcut kapasitesi nedir ve bu kapasite halihazırda dolmuş mudur?
- Bu merkezlerde yeterli personel istihdamı yapılmakta mıdır?
- “Yaşam alanı” adı verilen bölgeler, gerçekten hayvan refahına uygun mudur? Gölgelik, padok sistemi, rehabilitasyon ve hijyen koşulları sağlanmakta mıdır?
Bu soruların yanıtlanmaması, kamuoyunda endişelerin artmasına neden oluyor. Çünkü uygun koşullar sağlanmadan yapılacak toplama işlemleri, kısa süre içinde hem hayvan hem de insan sağlığı için tehlike yaratabilecek “ölüm merkezleri” riskini beraberinde getiriyor.
Yaşam Hakkı Tartışmaları
Hayvanlara bir lokma yemek, bir yudum su vermek bile insani bir görevken, bu yardımları engellemek toplumsal vicdanda büyük tepkiye yol açıyor. “Hayvanlara bakan insanlara ‘insan değilsin’ demek, kendini yüce yaratanın üzerinde görmek değil midir?” sorusu, meselenin sadece hukuki değil aynı zamanda etik boyutuna da dikkat çekiyor.
Doğanın Boşluk Kabul Etmeyen Dengesi
Uzmanlar, sokak hayvanlarının agresif biçimde toplanmasının doğadaki ekolojik dengeyi bozacağı konusunda uyarıyor. Özellikle “vakum etkisi” olarak bilinen bu durum, boşalan alanlara yaban hayatının veya kontrolsüz kemirgen türlerinin dolmasına neden olabilir. Bu da kuduz vakaları gibi ciddi sağlık sorunlarının artmasına yol açabilir.
Haydar Özkan’dan Siyah Çelenk Tepkisi
Yaşanan bu gelişmeler üzerine DİHKONFED Doğa İnsan Hayvan Koruma ve Bilgilendirme Konfederasyonu ile HAYKONFED adına Başkan Yardımcısı Haydar Özkan, kamuoyuna güçlü bir mesaj verdi. Özkan, “4 Ekim kana bulanmıştır. Yaşam hakkına saygı duyulacak, koruyacak, gerçekten yaşatacak bir yasa istiyoruz” diyerek tepkisini dile getirdi.
Aynı zamanda, Haydar Özkan öncülüğünde bugün saat 13.00’te Tarım ve Orman Bakanlığı önüne siyah çelenk bırakılacağı açıklandı. Bu protesto, hem kanuna aykırı toplamalara karşı hem de hayvan refahını gözeten bir düzenlemenin hayata geçirilmesi talebiyle