Zafer Özcivan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Gıda Enflasyonu Son 6 Ayın Zirvesinde

Gıda Enflasyonu Son 6 Ayın Zirvesinde

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de en yakıcı gündemlerden biri olan gıda fiyatları, eylül ayında yeniden yükselişe geçti. TEPAV’ın (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı) açıkladığı Gıda Fiyat Endeksi’ne göre eylül ayında aylık gıda enflasyonu yüzde 2,81 olarak hesaplandı. Bu oran, son altı ayın en yüksek seviyesi anlamına geliyor. Aynı dönemde TÜRK-İş’in açıkladığı mutfak enflasyonu ise yüzde 3,17 ile daha da yüksek çıktı. Rakamlar hem mutfak bütçesinin hem de sofradaki temel ürünlerin giderek zor erişilir hale geldiğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Mart’tan Bu Yana Dalgalı Seyir

Verilere bakıldığında, gıda enflasyonundaki hareketliliğin son aylarda oldukça dalgalı olduğu görülüyor. Mart ayında yüzde 3,25’e kadar çıkan artış, nisanda yüzde 2,68’e, mayısta yüzde 1,21’e kadar geriledi. Haziran ayındaki 0,11’lik neredeyse sabit seyir, yaz aylarının bolluğunu işaret ederken temmuzda yüzde 0,73, ağustosta ise yüzde 2,58’lik artış gözlenmişti. Eylül ayında gelen yüzde 2,81’lik oran ise, özellikle yazdan sonbahara geçişte yaşanan fiyat dalgalanmalarının sofraya doğrudan yansıdığını ortaya koyuyor.

Aslında bu tablo, gıda fiyatlarının Türkiye’de sadece arz-talep dengesiyle değil, aynı zamanda üretim maliyetleri, tarımsal arz zinciri ve kur hareketleriyle de yakından ilişkili olduğunu gösteriyor. Bir başka deyişle vatandaş, sadece pazardaki ürün çeşitliliğine değil, tarladaki girdi maliyetlerine ve küresel piyasalardaki dalgalanmalara da bağımlı hale gelmiş durumda.

Hangi Ürünlerde Artış, Hangi Ürünlerde Düşüş Oldu?

Eylül ayında fiyat hareketleri ürün bazında farklılık gösterdi. Taze meyve ve sebze kategorisinde limon, salatalık ve karpuz fiyatları gerilerken; özellikle sivri biber, çarliston biber ve kıvırcık marul fiyatlarında ciddi artışlar kaydedildi. Bu tablo, yazın son günlerinde tüketicinin bol ve ucuz sebzeye erişiminin zorlaştığını gösteriyor.

Taze meyve-sebze dışındaki kategorilerde ise dikkat çeken artışlar yaşandı. Antep fıstığı, sakatat ürünleri ve reçel fiyatları ciddi biçimde yükselirken; lokum, ay çekirdeği ve kakaolu toz içeceklerde fiyat düşüşleri gözlendi. Yani, temel gıda dışı kategorilerde de dalgalı bir seyir hâkim. Özellikle kuruyemiş ve şekerleme ürünlerinde görülen bu değişim hem ithal girdi maliyetleri hem de iç talepteki dalgalanmalardan kaynaklanıyor.

Vatandaşın Sofrasında Daralan Pay

Eylül 2025 itibarıyla yıllık gıda enflasyonu TEGE’ye göre yüzde 31,5, TÜRK-İŞ mutfak enflasyonuna göre ise yüzde 41 olarak hesaplandı. Bu rakamlar, bir yıl öncesine kıyasla vatandaşın mutfak alışverişinin neredeyse yarı yarıya pahalı hale geldiğini gösteriyor.

Dar gelirli aileler açısından bu tablo daha da kritik. TÜRK-İş’in mutfak enflasyonu verileri, özellikle açlık ve yoksulluk sınırlarının belirlenmesinde yol gösterici nitelikte. Gıda fiyatlarındaki yüksek artış, gelir düzeyi sabit kalan hanelerin alım gücünü zayıflatıyor. Bir başka ifadeyle maaşlar aynı kalsa bile, aynı sepeti doldurmak için artık daha fazla para gerekiyor.

Neden Yükseliyor?

Uzmanlara göre gıda enflasyonundaki bu artışın birkaç temel nedeni var:

Üretim Maliyetleri: Gübre, mazot, enerji ve işçilik giderlerindeki artış, tarladan pazara kadar tüm süreci pahalılaştırıyor.

İklim Koşulları: Kuraklık, sel ve don gibi ekstrem hava olayları, özellikle sebze ve meyvede arzı azaltarak fiyatları yukarı çekiyor.

Döviz Kuru Etkisi: İthal girdi maliyetlerindeki yükseliş, özellikle işlenmiş gıda ürünlerinde fiyatlara doğrudan yansıyor.

Arz Zinciri Sorunları: Lojistik maliyetleri, nakliye sorunları ve depolama giderleri, fiyatları daha da artırıyor.

Dolayısıyla gıda fiyatlarının sadece mevsimsel değil, yapısal sorunlara da dayandığını söylemek mümkün.

Vatandaş Ne Yapıyor?

Bu fiyat artışları karşısında vatandaşın tüketim alışkanlıklarında da ciddi değişimler gözleniyor. Pek çok aile, kırmızı et yerine tavuk ve sakatat ürünlerine yöneliyor. Ancak son dönemde sakatat fiyatlarının da yükselişi, bu alternatifin de zorlaşmasına neden oluyor. Sebzede ise daha dayanıklı ve uygun fiyatlı ürünlere talep artarken, çeşitlilik daralıyor. Market alışverişlerinde kampanya ve indirim günleri yoğun ilgi görürken, mahalle pazarlarının önemi yeniden artıyor.

Önümüzdeki Dönemde Ne Bekleniyor?

Ekonomistler, sonbahar ve kış aylarında gıda fiyatlarının daha da artabileceği uyarısında bulunuyor. Özellikle kış sebzelerinin üretim maliyetlerindeki yükseklik ve enerji fiyatlarının sera ürünlerine etkisi, önümüzdeki dönemde sofraları daha pahalı hale getirebilir. Buna karşılık, hükümetin gıda arzını artırmaya yönelik politikalarının, tanzim satış noktaları gibi müdahalelerinin sınırlı bir etkiye sahip olacağı ifade ediliyor.

Sonuç: Sofradaki Ateş Sönmüyor

Eylül 2025 verileri bir kez daha gösteriyor ki, gıda enflasyonu vatandaşın en yakıcı gündemi olmaya devam ediyor. Enflasyondaki düşüş beklentileri konuşulsa da sofradaki gerçeklik farklı bir tablo çiziyor. Çünkü gıda fiyatları, yalnızca ekonomik göstergelerden ibaret değil; aynı zamanda her ailenin günlük yaşamını, sağlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bir mesele.

Özetle, gıda enflasyonunun son altı ayın en yüksek seviyesine çıkması, önümüzdeki dönemin hem hane halkı bütçesi hem de sosyal refah açısından zorlu geçeceğine işaret ediyor. Vatandaş için “mutfak enflasyonu” kavramı artık sadece bir istatistik değil; her alışverişte hissedilen bir gerçeklik halini almış durumda.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!