Türkiye’de danışman sayısı neredeyse asker sayısını geçti. Her köşe başında, her toplantı salonunda, her seminerde bir danışman var. “İhracat uzmanı, finans danışmanı, strateji gurusu, KOBİ koçu…” Say say bitmez. Peki, bu kadar danışman ordusuna rağmen ihracat rakamlarımız hâlâ neden yerinde sayıyor?
İroninin doruk noktası burada: Danışmanlar rapor yazıyor, sunum yapıyor, PowerPoint şovlarıyla göz kamaştırıyor ama KOBİ hâlâ üretimini artıramıyor, yeni pazarlara giremiyor. Sanki danışmanlar bir büyücü ve ihracat, onların sihirli değnekleriyle kendiliğinden artacakmış gibi bekliyoruz. Ne yazık ki, sihir yok; sadece çok sayıda danışman ve bir o kadar boş rapor var.
KOBİ’ler hâlâ konfor alanında. İç piyasanın güvenli limanında demirlemiş durumdalar. “Yarın ne olacak, risk almalı mıyım, yurtdışına açılmalı mıyım?” soruları kafalarını kurcalıyor ama çoğu zaman danışmanların “strateji raporunu” bekliyorlar. Halbuki danışmanlık, sadece rapor değil, sahada uygulanan bir rehberliktir.
İhracatta sorun sadece bilgi eksikliği değil; aksine, bilgi fazlası var. Danışman ordusunu görmek mümkün ama koordinasyon ve uygulama eksikliği ihracat rakamlarını hâlâ yerinde saydırıyor. KOBİ’ler, finansal destekten lojistiğe, mevzuattan uluslararası pazarlama stratejisine kadar neredeyse her konuda danışman tavsiyesine ulaşabilir; ama sahada bu tavsiyeleri uygulayacak cesareti, altyapıyı veya motivasyonu bulmak zor.
Biraz ironik ama gerçek: Danışmanlar sayı olarak çok, etkinlik olarak az. KOBİ’ler ise ya rapor okuyor, ya sunuma katılıyor, ya da toplantıda kahvesini yudumluyor. İhracat büyümüyor, potansiyel boşa gidiyor.
Belki de yapmamız gereken, danışman ordusunu değil, danışman etkinliğini artırmak. Onları sahaya indirmek, KOBİ’yi konfor alanından çıkarmak, raporu masadan alıp uygulamaya taşımak gerekiyor. Cesur adımlar, risk almayı göze alan şirketler ve gerçek anlamda sahada çalışan danışmanlar birleşirse, işte o zaman ihracat rakamları da yerinde saymaz.
sayısal güç yeterli değil; aksiyon ve uygulama şart. Bu kadar danışman ordusu varken ihracat hâlâ düşükse, ya danışmanlar tatilde ya da KOBİ hâlâ uyuyor. İroni tam da burada başlıyor: Ne kadar danışman varsa, o kadar rakam sabit. Ve biz hâlâ bekliyoruz…