Prof. Dr. Mehmet Çavaş
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Görünmeyen Cephenin Sessiz Savaşı!

Görünmeyen Cephenin Sessiz Savaşı!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uluslararası ilişkiler; müzakereler, zirveler ve çeşitli antlaşmalar ile birlikte, perde arkasında yürütülen daha karmaşık bir süreç ile şekillenmektedir. Bu sürecin adı casusluk diplomasisidir. Çünkü devletler, dış politika hedeflerine ulaşırken sadece resmi kanallar ve protokoller ile değil, aynı zamanda istihbarat faaliyetleriyle hareket etmektedir. Diplomasi ve casusluk, ilk bakışta alakasız gibi görünse de tarih boyunca iç içe geçmiş, biri birini tamamlamış ve kimi zaman biri birinin yerine geçmiştir. Diplomasi, genellikle devletlerarasında ortaya çıkan problemlerin barışçıl yollar ile çözülmesi için iletişim kurmak, müzakere etmek ve sorunları bu şekilde çözmektir.

Casusluk ise gizlilik, aldatma ve kritik bilgi elde etme üzerine kurulu pratik uygulamalardır. Ancak her ikisinin de özünde ulusal çıkarları en üst düzeye çıkarmak ve onların sürekliliğini sağlamak fikri yatmaktadır. Realist uluslararası ilişkiler teorisi; devletlerin hayatta kalabilmek ve güvenliklerini sağlayabilmek için her aracı kullandıklarını belirtmektedir. Bu noktada diplomasi, yumuşak güç aracı olarak kullanılırken, casusluk daha keskin ve riskli bir güç aracı olarak kullanılmaktadır. Casusluk diplomasisi ile elde edilen bilgi, ülkeyi yöneten karar vericilere, rakip devletlerin niyeti, pazarlık gücü ve zaafları hakkında kritik veriler sağlamaktadır.

Öte yandan, resmi kanalların tıkandığı durumlarda gayri resmî iletişim kanalları oluşturmaktadır. Örneğin Küba Füze Krizi sırasında Amerikalı gazeteci John Scali ile KGB ajanı Aleksandr Feklisov arasındaki temaslar, casusluk diplomasisinin diplomasiye nefes aldırdığı önemli örneklerden biridir. Bununla birlikte, etki operasyonları ile kamuoyunun istenildiği gibi yönlendirilmesi, seçimlere müdahale edilmesi, hedef ülkede belirli elitlerin desteklenerek nüfuz alanı oluşturulması gibi birçok faaliyet casusluk diplomasisi kapsamında yapılmaktadır.

Casusluk diplomasisinin kökleri çok eskiye dayanmaktadır. Antik Çin’de Sun Tzu, düşmanı alt etmenin yolunun bilgiye sahip olmaktan geçtiğini belirtmiştir. Roma İmparatorluğu’nda “speculatores” hem haberci hem istihbaratçı görevi yapmıştır. Venedik, diplomatik temsilcilerini aynı zamanda istihbarat elemanı olarak görevlendiren ilk devletlerden biri olmuştur.

Günümüzde casusluk diplomasisinin gerçek anlamda kurumsallaşması Soğuk Savaş döneminde başlamış ve ABD ile Sovyetler Birliği büyükelçiliklerini istihbarat üssüne dönüştürmüştür. Diplomat görünümlü casuslar “legal cover (yasal koruma)” adı verilen yöntem ile faaliyetlerini istedikleri gibi yürütmüştür. Sovyetler Birliği, BM Daimi Temsilciliğini KGB için bir operasyon merkezi yapmış ve Washington’daki Sovyet elçiliği de benzer şekilde kullanılmıştır. ABD’nin Sovyetler Birliği denizaltı kablolarına dinleme cihazı yerleştirmesi ve U-2 casus uçakların Küba’daki füzeleri görüntülemesi, casusluğun diplomasi masasında ne kadar kritik öneme sahip olduğunu göstermiştir.

Bugün casusluk diplomasisi çok farklı yöntemler ve araçlar kullanılarak yürütülmektedir. İnsan istihbaratı önemini korumakla birlikte, sinyal istihbaratı, siber saldırılar ve coğrafi istihbarat öne çıkan istihbari faaliyetlerden birkaçıdır. 2016 yılındaki ABD seçimlerinde Demokrat Parti e-postalarının hacklenmesi, casusluğun diplomatik krize dönüşmesinin çarpıcı örneklerindendir. Öte yandan Edward Snowden’ın ifşaları, ABD’nin sadece rakiplerini değil müttefiklerini de dinlediğini ortaya çıkarmış ve bu durum büyük bir güven krizine neden olmuştur. 2010 yılında İran’ın nükleer tesislerini hedef alan Stuxnet saldırısı, siber casusluğun diplomasiye nasıl yön verdiğinin en açık örneklerinden biri olmuş ve İran’ı müzakere masasına oturmaya zorlamıştır. Siber alanın sınır tanımaz yapısı, casusluk diplomasisini daha da karmaşık hale getirmektedir.

NATO’nun 2021 yılı raporu, üye ülkelerin yüzde 70’i son beş yılda diplomatik kurumlarını hedef alan siber saldırılara maruz kaldığını göstermektedir. Bugün büyükelçilikler sadece diplomatik görüşmelerin merkezi değil, aynı zamanda dijital saldırıların da odak noktası haline gelmiştir. Türkiye açısından bakıldığında tablo daha hassas bir boyut kazanmaktadır. Türkiye’nin NATO üyesi olarak Batı ile yakın ilişkisi, aynı zamanda Rusya, Orta Doğu ve Kafkasya ile doğrudan teması, ülkeyi casusluk diplomasisinin en kritik alanlarından biri haline getirmektedir. Zaman zaman basına yansıyan yabancı ajan operasyonları, sınır dışı edilen diplomatlar ya da ülkemize yönelik siber saldırılar, bu görünmez mücadelenin Türkiye’de ne kadar yoğun yaşandığını açıkça göstermektedir. Bu faaliyetlerin etik ve hukuki boyutu tartışmalıdır. 1961 yılında yapılan Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi, diplomatların ev sahibi ülkenin yasalarına saygı göstermesi gerektiğini belirtmektedir. Ancak bu antlaşmaya rağmen diplomat kimliği altında casusluk yapılması neredeyse olağan bir hale gelmiştir. Bu faaliyetleri yürüten kişiler yakalandıklarında ‘persona non grata’ (istenmeyen kişi) ilan edilip sınır dışı edilmenin dışında ciddi bir yaptırım ile karşılaşmamaktadır. Özellikle siber alanda “bu bir casusluk mu, yoksa savaş eylemi mi?” sorusu hala net biçimde yanıtlanabilmiş değildir.

Bütün bu örnekler, aslında geçmişten bugüne değişmeyen bir mantığa işaret ederken, bilginin en büyük güç olduğunu ve devletlerin bu gücü elde etmek için her yöntemi denediklerini göstermektedir. Bugün her ne kadar kuryelerin yerini şifreli yazışmalar, gizli ajanların yerini siber korsanlar, diplomatik kuryelerin yerini yapay zekâ destekli yazılımlar almış olsa da anlayış ve temel amaç aynı kalmıştır. Çünkü diplomasi masasında elinin güçlü olmasını isteyen devletler, önce perde arkasında bilgi savaşı vermekte ve masaya eli güçlü bir şekilde oturarak milli menfaatlerini maksimize etmektedir. Bu yüzden casusluk diplomasisi, uluslararası ilişkilerin görünmeyen yüzü olup bunu anlamadan küresel siyaseti anlamak ve milli menfaatleri korumak oldukça zordur. Müzakere masasında nezaketle verilen mesajların arkasında, çoğu zaman yürütülen bu sessiz savaşın sağladığı avantajlar vardır.

Bugün gelinen noktada, teknolojik gelişmelerde dikkate alındığında yapay zekâ ve dijital casusluk, uluslararası ilişkilerde en hızlı gelişen ve en tehlikeli alanlardan biri olmuştur. Görünen odur ki gelecekte de, devletler ve diğer aktörler, bu alanları geleneksel casusluk yöntemlerinin ötesinde daha sofistike ve yıkıcı araçlar olarak kullanacaktır. Özellikle yapay zekâ destekli algoritmalar, veri toplama, analiz etme ve stratejik karar verme süreçlerinde insan faktörünü neredeyse tamamen ortadan kaldırmış ve çok daha hızlı ve hassas müdahaleler yapabilecek seviyeye ulaşmıştır. Bu yüzden dijital casusluk, sadece bilgisayar kontrollü sistemlere yönelik saldırılar ile sınırlı kalmayacak ve siber dezenformasyon kampanyaları, gerçek zamanlı seçim manipülasyonları, sosyal medya platformları aracılığı ile kamuoyunun yönlendirilmesi gibi faaliyetler, devletlerin elindeki en güçlü araçlar olacaktır.

Ayrıca, kuantum bilgisayarlar gibi yeni teknolojilerin devreye girmesi ile mevcut şifreleme sistemleri önemini yitirecek ve güvenlik tehditleri daha çok artacaktır. Bu durum, uluslararası ilişkilerde dijital casusluğu sadece bir istihbarat aracı olarak değil, aynı zamanda farklı bir savaş biçimini ortaya koyacaktır. Hem devletler hem de diğer aktörler, dijital casusluk stratejilerine yönelik sürekli bir geliştirme sürecine girerek, gerektiğinde uluslararası krizlere, gerektiğinde diplomatik tıkanıklıklara veya güvenlik tehditlerine yol açarak istediklerini çok daha kolay bir şekilde yapabileceklerdir. Bu nedenle dijital çağda yerli ve milli teknolojilerini geliştirerek kullanan ülkeler, güvenliklerini sağlayarak egemenliklerini muhafaza ederken, dışa bağımlı olan ülkeler ise ne yazık ki teknolojik hâkimiyet kuran ülkelere bağımlı ve onların kölesi olarak varlıklarını sürdürecektir…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!