Erhan Salman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Siyaset ve Seçim Denkleminde Sosyoloji ve Psikoloji Nerede?

Siyaset ve Seçim Denkleminde Sosyoloji ve Psikoloji Nerede?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir iki gündür, İYİ Parti’nin ve Sayın Meral Akşener’in kendisinin maruz kaldığını ifade ettiği baskı ve dayatma üzerinden, Millet İttifakının tertip ettiği masanın geleceğini ve milletin dertlerine derman olup-olamayacağına saplanıp kaldık.

Meral Akşener’in iddiası ne idi?

6’lı masanın bileşenlerinden 5 parti, CHP’yi ayrı tutarsak, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını, Sayın Akşener’e dayatmışlar.

Yahu diyorlar ki… Sayın Meral Akşener, ayladır-belki de bir yıldır- Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı olduğunu belirtiyormuş. E tamam da CHP kadroları ve Sayın Kılıçdaroğlu da yakın zamanlara kadar, Millet İttifakının adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu mütemadiyen ikrar ettiler.

Sayın Meral Akşener dayatmaya ve baskıya maruz kaldığını ifade ediyor, ve sonrasında tekraren aynı masaya o çok eleştirdiği “tıpış tıpış misali” gerisin geriye dönüyor.

Ben kendi açımdan baktığımda, Sayın Kılıçdaroğlu’nun geniş kitleleri arkasından sürükleyebilecek potansiyel liderlik vasfına sahip olduğuna inanmıyorum.

Bugün burada, 6’lı masada bir dayatma veya baskı yapıldıysa bunun kallavisini Sayın Meral Akşener, diğer ortaklarına, masanın paydaşlarına aylardır Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünün kesilmesi veçhesinde uygulamıştır.

Değerli okuyucular,

Sizin veya benim isteğime veya beklenti ya da arzularımıza göre ne siyasi partiler pozisyon alır ne de liderler belirlenir.

Eğer çok istiyorsanız beklentilerinizin memleket sathında yankı bulmasını, bunun en geçer yolu siyasete girerek, faaliyette bulunmaktır.

Yekten söyleyeyim…

Gelecek dönem açısından Sayın Akşener de İYİ Parti de, belleklerimizde “sadece hoş bir seda” olarak kalacaktır ama CHP Türkiye Cumhuriyeti varoldukça köklü bir çınar olarak yerini koruyacaktır.

****

En son tahlilde, yaşanan şu son iki-üç günlük gerginlik ertesinde insanlarımız Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu taraftarlığına soyunmuş, iki üç yıldır yürüttükleri ortaklık hukukunu berhava etmişlerdir.

Milli irade?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olmayı istemesi nasıl oluyor da milli iradeyi temsil etmiyor?

Meral Akşener’in kişisel hırs ve ihtirasları çerçevesinde İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu ya da Ankara BB Başkanı Sayın Mansur Yavaş’ı CHP’yi ezerek aday göstermesi ise milli iradenin ta kendisi oluyor, öyle mi?

İşte, bu masayı tertip eden paydaşlarda, “ahde vefa” duygusunun kırıntısı bile yokken…

Meral Akşener, nasıl görmezden gelebiliyor Sayın Kılıçdaroğlu’nun mecliste grup kurabilmeleri adına milletvekili transferine onay verdiğini?!

Bu siyasal jest unutulur mu?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaşını bahane edenler- sosyal medyada Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaşına takılmış bir solcu tayfa var ki ne aman- Sayın Erdoğan çok mu genç?

Ben burada, Sayın Kılıçdaroğlu’nun ideal aday olup-olmadığını tartışmıyorum veya sorgulamıyorum…

Ekrem İmamoğlu da…

Mansur Yavaş da…

Büyükşehir Belediye Başkanlarıdır.

Zaten, Ekrem İmamoğlu’nun parti değerlerini ve disiplinini yok sayan bir biçimde başına buyruk şekilde mitingler düzenlemesi ve burada “boy göstermesi” sol cephede nedense hiçbir rahatsızlığa yol açmadı!

Burada ne hikmetse bir tuhaflık yok sanırım.

Anket çalışmalarından yola çıkarak, olası Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı yarışında Sayın Erdoğan’ı yeneceğine hangi sağlam done veya dayanaklardan ulaşıyorlar, anlaşılmış değil.

Bu nasıl bir “dereyi görmeden paçaları sıvamak” öngörüsüdür?

Anket sayıdır, matematiktir, istatistiktir de…

Sosyoloji nerede?

Psikoloji nerede?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!