Çok iddialı olmayacaksa, insanlar yüzyıllar boyunca hep bir beklenti içinde olmuştur.
Beklenti içinde olmak, içinde az-biraz umut ve inancı da barındırır.
Hayatta varolmaya binaen ve yaşamsal ihtiyaçlar bağlamında, beklentiler, cemiyet hayatının gereği sosyolojik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve benzeri uzamda uzar gider.
Yine, beklentiler ve beklenti içinde olmak, kanımca bir “arayışı” da yanına arkadaş olarak rapteder.
Mesela…
Güncel gelişmelerden yola çıkarak ve soluk aldığımız Türkiye gerçekliğinde hadiseye(hadiselere) baksak:
Ekonominin aşağı yönlü ivme kazanması karşısında, yani güya ekonomimiz büyürken ve ülke olarak kalkınırken…
Vatandaşlarımızın ve hanehalklarının alımgücünün, mevcut parasal stok nazarında hiçbir şey ifade etmemesi ve bunun akabinde insanlarımızın bir beklenti içine sokulması…
Gerçekten de şapkanızı çıkarıp da eğriye eğri doğruya doğru tespit yapabilme ve yorumlama erdeminde bulunabilirseniz…
Enflasyonun ve ekonominin diğer makroekonomik göstergelerinin yurttaşlarımızın beklentileri içinde ne denli etkiye vasıl olduğunun hakkını verebilirseniz, gerçekten de bu zor zamanlar tünelinde beklentilerinin yanına arayışı da katık ettiklerini görürsünüz.
Özellikle…
İşsizler… Genç işsizler… Eğitimli ve belirli bir varsayılı donanıma sahip işgücünün, ülkemizden gittikçe umutlarını kaybetmesi…
Beklentiler içinde olması…
Arayışlar…
Yabancı bir ülkeye göç etmek. Gurbete çıkmak. Geleceğini ve umudunu yurdundan başka bir ülkede aramak.
****
Ekonomik olarak da durum farklı bir yönseme izlemeyecektir. Türkiye gibi bir ülkede yaşamanın gereği olarak, hâlen ahbap–çavuş ilişkisinin muteber olduğu, liyakat ve ehliyet yerine “bendensin” zihniyetinin kaim olduğu bir süzme kadercilik karşısında…
İş piyasasına dâhil olanlar ya da iş piyasası içinde olup da, yıllardır varlık-yokluk savaşımı verenler de bir beklenti ve arayış içindedirler. Beklentileri; devranın değişmesi, çalışma hayatının daha formel bir hâl alması, özlük haklarının geliştirilmesi, daha adil bir ücret politikasının uygulanması-eşit ücret bir tutarsızlıktır-, kariyer açısından fırsatların çeşitlendirilmeleri, yükselme babında önlerinin kesilmemesi ve daha birçok iş yaşamından “kendilerini gerçekleştirebilecekleri” imkânların sunulması…
Tamam da… Beklentiler bu yöndedir de… Olan nedir? Kocaman bir muammadır. İşte o vakit ardından arayış/arayışlar başlayacaktır.
“Beyin göçü”… Siz istediğiniz kadar, “hamaset dolu” yüreklendirici söylevlerinizle potansiyel insan kaynağınızı memlekette tutmak için elinizden geleni ardınıza koymayın…
Beklentiler ve arayışlar sinerjiye neden olunca ve kinetik enerjide harekete vesile olunca…
Değişim başlar.
SİYASET için de geçerli değil midir, bu yaşananlar ile beklentilerin ortak bir zeminde bütünleşememesi?
Şöyle diyebiliriz, sosyolojiden tutunda ekonomiye ve diğer kültür olsun, bilimsel olsun, insana dokunan tüm bu faaliyet sahalarında, tecrübe edilen sıkıntı ve karşılaşılan problem yumakları indinde, çatı müessese, sıkıntıları silip atacak mekanizma, POLİTİKADIR.
Beklentiler… Daha iyi bir ülkede yaşamaktır. Demokrasinin lig atlamasını beklemektir. İnsanca yaşam koşullarının tamamen anayasal güvence altında lütuf değil, bir kazanım olarak tesis edilmesinin mücadelesinin verilmesi. İşte bunun içinde arayış içinde olmak lâzım gelir. Vatandaş olmanın, birey olmanın, bir devletin vergi veren yurttaşı olmanın en güzel yanı, beklentilerinin karşılanmaması durumunda, demokratik refleks gereği, içinde olduğu arayış muvacehesinde iradesi istikametinde negatifleri pozitiflere çevirebilme gücüne sahip olmasıdır.