Erhan Salman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. 20 Yıl… Göz Açıp Kapayıncaya Kadar… Ne Oldu Ne Bitti?

20 Yıl… Göz Açıp Kapayıncaya Kadar… Ne Oldu Ne Bitti?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

TÜRKİYE’DE demokrasiden ve çoğulculuktan uzaklaşıldıkça…

Ortak bir “yaşam ideali” kurmak “hayal” oluyor.

Bunları söylüyorum ama söylemim “afaki” değil.

Neden?

AK Parti’yi, toplumun gözünde büyüten unsur neydi, diye sorsam, siyasetle yazın düzeyinde bile olsa ilgilenenler derhal şu cevapları verebilecektir:

Türk töresi olagelen “insanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturunu iktidarının ilk dönemlerinde “tavizsiz” yaşama adapte etmesi idi.

Bildiğiniz gibi, Türk Demokrasisi, senelerce yalpalaya yalpalaya istikâmet bulmaya çalışmış, ama ne hikmetse istenilen çağdaş demokrasi liglerine erişememişti.

Yıllarca “koalisyon hükümetlerinin” yönetmeye çalıştığı memleketimizde, meşru hükümetlerin sırtında hep “demoklesin kılıcı” yani askerî vesayet ile yargı vesayeti olurdu.

İşte…

3 Kasım 2002 tarihinde…

Türkiye’de sadece “iktidar el değiştirmiyor”…

Bir “zihniyet devrimi” gerçekleşiyordu.

Askerî vesayetin meşru politikacıların üzerinde yönetimsel serbestiyet tanımadığı bir dönemde, AK Parti “sessiz çoğunlukların” sesi olarak, değişim adına iktidar dümenine geçiyordu.

Çünkü…

Bu memlekette, seçilmişlerin hiçbir zaman “iradelerini” Türkiye’nin politikalarına tam olarak yansıtamamalarından dolayı, vatandaşlar, “sakıncalı” ya da “öteki” olarak devlet katında “değer” görüyordu.

Biliyorum…

Bildiğiniz/bildiğim şeyleri “hatırlatıyorum” ama olsun ziyanı yok.

* * *

Şimdi ne oldu?

Son zamanlarda, AK Parti gerçekten de bende “hayalkırıklığına” neden oldu.

Benim “ilgiyle takip ettiğim” değişimci parti olarak kendisini lanse eden AK Parti, gerçekten de yılların vermiş olduğu yönetimsel yorgunluktan mı ya da tıkanmanın sonunda mı;

Yoksa…

Rahmetli Necmettin Erbakan hocanın mütemadiyen ifade ettiği gibi, AK Parti “takiyeye” sığınarak, hayallerindeki toplum tasavvuru için seçmenlere “gözbağcılık” mı uyguladı?

Son tahlilde, memleketimizde yaşananların iktidar partisinden azade tutularak değerlendirilmesinin hiçbir mantıkî dayanağı yoktur.

Muhafazakâr demokrat olduklarını saklamayan AK Parti yöneticilerinin, son günlerde Türkiye sathında cereyan eden gelişmeler neticesinde, laik ve hukuk devleti olmanın prensiplerince topluma güven verecek açıklamalarda bulunmamaları…

Artık iyiden iyiye…

AK Parti’nin siyaset kurumu içindeki ve Türkiye hedeflerindeki “misyonunu” doldurduğuna inanıyorum.

İmamların, hem de görev başındaki imamların, insanlara bir şeyleri “dayatmak gibi” bir hareket serbestliği yoktur.

Hiç saklamaya gerek yok. Türkiye’de son senelerde uygulanan politikalarla “muhafazakârlık” dayatılmaya çalışılmıştır.

Bir siyasi parti “muhafazakâr demokrat” olduğunu ikrar edebilir, yine kurucuları mütedeyyin insanlardan teşkil olabilir.

Ama unutulan, Türkiye Cumhuriyetilaiktir. Bu toplum, evet Müslüman insanların çoğunlukta olduğu bir toplumdur.

Hepsi bu kadar. Kul ile Yaradanın arasına tamamen dünyevi hırslar adına fani insan olan siyasetçiler “müdahil” olmaya başlayınca…

İşler çığrından çıkar, değiştik, farklı bir Türkiye vaat ediyoruz diyenlerin yaldızları dökülünce…

Esas “değişim” başlar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!